İSKEÇE (İHA) - İskeçe'de, "Azınlık Sivil Toplumu Destekleme Örgütü" isimli derneğin kurulması ismi nedeniyle yasaklandı.
2006'da aldığı kararla bir derneğin "İskeçe Türk Birliği" adını taşımasını yasaklayan Yunan Yargıtay'ı, bu kararının ardından bir adım daha ileri giderek, herhangi bir tanımlama içermeyen "azınlık" teriminin bir derneğin adında yer almasının da "suçları gizleyebileceğini" ileri sürdü. 4 Haziran 2007'de Batı Trakya Türk Azınlığı mensubu kişiler, İskeçe Asliye Hukuk Mahkemesi'nden "Azınlık Sivil Toplumu Destekleme Örgütü" adıyla kurdukları derneğin tanınması için başvuruda bulundu.
Başvuru dilekçesi, mahkeme tarafından reddedildi. Mahkeme kararında, Lozan Antlaşması'na ve Türk-Yunan Nüfus Mubadelesi'ne ilişkin anlaşmaya da atıfta bulundu ve Trakya'da, dinleri Müslüman olan halkın (dini azınlık) kalmış olduğunun altı çizilerek, bu antlaşma ve anlaşmaların değişmemiş olduğu, bu bağlamda da Trakya'da dinleri Müslüman olan Yunan vatandaşlarının bulunduğu belirtildi. İskeçe Asliye Hukuk Mahkemesi'nin kararında, Yargıtay'ın daha önce de "Evros (Meriç) Azınlık Gençleri Derneği"nin yasaklanmasıyla ile ilgili ileri sürdüğü şu hususların altı çiziliyor: "Dernek'in adı, kimliğini belirten bir husustur ve söz konusu dernekte azınlık mensuplarının düşüncelerini ifade edip etmediğine, bu bağlamda derneğin dini (Müslüman) azınlığı mı, yoksa etnik (Türk) azınlığı mı temsil ettiğine dair bir karışıklık
bulunmakta ve hatta kasten karışıklık ve kuşku oluşturulmaktadır. Bu da iç kamu düzenine aykırı, bu bağlamda da yasadışıdır".
"Azınlık Sivil Toplumu Destekleme Örgütü" isimli derneğin geçici Yönetim Kurulu Başkanı ve Millet Gazetesi Yayın Yönetmeni Cengiz Ömer, konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu:
"Mahkemeler hukuka göre değil, ülke siyasetine (milli çıkarlara) göre kararlar vermektedir. Yunanistan'da azınlık konuları ortaya kondu mu, kararsızlık hemen açıkça belli oluyor. Yunanistan'ın on yıldan bu yana Avrupa Konseyi'nin etnik azınlıkların korunmasıyla ilişkin çerçeve sözleşmesini onaylamamış olması bu kararsızlığı daha da belirginleştiriyor. Gerçeklerden kaçmakla sorunlar çözülmüyor. Şimdiye kadar uygulanan politikalar hep böyle oldu. Bu karar, ırkçı bir karardır. Bu karardan sonra
azınlığımızın pek de iyi hissettiği söylenemez. Zira, 2007 yılında, bir derneğin adında azınlık teriminin kullanılması Yunanistan'da "çok kaygılandırıcı" ve kesinlikle "bir şeyler gizleniyor" anlamı taşıyor. Yunan Mahkemeleri, Lozan Antlaşması'nın Fransızca metnini azınlıklarla ilgili kısımlarını kasıtlı olarak yanlış tercüme ederek her etnik kimlikten gelen vatandaşlarını yanıltmaya çalışıyor. İktidardaki siyasi partiler de azınlık konularını samimi bir şekilde ele almak için herhangi bir sebep
görmüyorlar. Yunanistan, bugün dahi azınlık konularına katılaşmış fobilerle yaklaşıyor. Bu fobilerle Batı Trakya Türk Azınlığı'nın ak gün görebileceği iddia edilemez. Bu karar, Yunanistan'daki Türk fobisinin açık bir göstergesidir. Türk ve hatta Türklüğü çağrıştırması muhtemel 'azınlık' adıyla derneklerin kurulması yasaklanırken, devletin resmi görüşünü destekleyen ve Batı Trakya Türk Azınlığı'nı bölmeye yarayacak "(Yunan) Pomak Derneklerinin" kurulmasına izin verilmekte ve desteklenmektedir. Bu bir
çifte standart ve Türk düşmanlığıdır. Bunun başka bir izahı yoktur".
Daha önce de 14 Aralık 1995'de Batı Trakya Türk Azınlığı'na mensup bir grup genç, Dedeağaç Asliye Hukuk Mahkemesi'nden "Evros Azınlık Gençleri Derneği" adıyla kurdukları derneğin tanınmasını talep etmişti. Dilekçe, 58-1996 tarihli kararla anılan mahkeme tarafından, 423-1998 sayılı kararla ise Trakya Temyiz Mahkemesi tarafından reddedildi. Trakya Temyiz Mahkemesi'nin kararı da temyiz edildi. Bunun üzerine Yargıtay konuyu 11 Ağustos 2003'de ele almaya başladı. 22 Şubat 2005'de yayımlanan kararla Yargıtay temyiz başvurusunun reddedilmesini önerdi ve 58-2006 sayılı kararla vatandaşların temyiz başvurusu reddedildi.
Yargıtay, Trakya Temyiz Mahkemesi'nin "Meriç Azınlık Gençleri" adının net, belirli ve kuşkuya yer bırakmayacak bir şekilde ifade edilmediğini belirtmesinin doğru olduğunun da altını çizmişti. Yargıtay, Trakya Temyiz Mahkemesi'nin, (Yunanistan'ın imzalamış fakat onaylamamış olduğu) Avrupa Konseyi Çerçeve Sözleşmesi'nin etnik azınlıkların korunmasına ilişkin 3. maddesinin 1. paragrafının ve Kopenhag metninin 32. paragrafının ihlal edilmediği şeklindeki kararını da kabul etmişti ve "bu maddeler bireysel tanımlamayı kabul ederken, toplumun kendisini tanımlama hakkını tanımamaktadır ve her şeyden önce bu metinlerin bağlayıcılığı yoktur" açıklamasında bulunmuştu.