HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Adli Tıp kalkanı: Kanser tanısı koysa da hasta ölürdü

Nuriye Kasap'a yanlış teşhis koyan doktorla ilgili dosyaya Adli Tıp'tan, "Uygun tanı konsa da hasta ölürdü, doktor sekizde iki kusurlu" yanıtı geldi.

Adli Tıp kalkanı: Kanser tanısı koysa da hasta ölürdü

Eskişehir'de akciğer kanserine yakalanan 3 çocuk annesi Nuriye Kasap'a yanlış teşhis koyan doktorla ilgili dosyaya Adli Tıp'tan, "Uygun tanı konsa da hasta ölürdü, doktor sekizde iki kusurlu" yanıtı geldi.

Radikal'in haberine göre, Eskişehir’de yaşayan üç çocuk annesi Nuriye Kasap, “öksürük ve nefes darlığı” şikayetiyle on ay boyunca üç kez gittiği hastaneden astım teşhisi konarak geri gönderildi. On ay sonunda başvurduğu bir başka hastanede, ileri derecede akciğer kanseri olduğu anlaşıldı ve dokuz ay sonra da hayatını kaybetti. Sağlık Bakanlığı’nın atadığı üç profesör, çokça belirtiye rağmen doktorun akciğer tomografisi aldırmadığını ve yanlış teşhis koyduğunu saptadı. Bunun üzerine doktor hakkında dava açıldı. Dosya, Adli Tıp’a gönderildi. İkinci facia burada gerçekleşti: Üç profesörün raporu ve Kasap Ailesi’nin dilekçesi yok sayılırken, şüpheli doktorun ifadesi ve onun özel olarak hazırlattığı rapora dörder sayfa yer verildi. Bütün bu işlemlerin sonunda, aralarında sadece bir tüberküloz uzmanının bulunduğu kurul, “Uygun tanı konsa da hasta ölürdü” diyerek, doktoru sekizde iki kusurlu buldu.

Eskişehir’de yaşayan 35 yaşındaki Nuriye Kasap 5 Ocak 2011’de öksürük ve nefes darlığı şikayeti üzerine Özel Ümit Hastanesi Göğüs Hastalıkları Polikliniği’ne başvurdu. Dr. A.G., Kasap’a akut bronşit teşhisi koydu. Önerilen tedavi sonuç vermeyince Kasap, 21 Eylül ve 10 Kasım 2011’de iki kez aynı hastaneye gitti. Bu kez öksürük, nefes darlığı ve hırıltıdan yakındı. Dr. A.G., akciğer grafisini çekmeden, yine astım ve bronşit teşhisi koydu. Kasap, şikayetleri devam edince 14 Kasım 2011’de bu kez bir başka hastaneye başvurdu. Yapılan kontrolde, akciğer grafisi uygulandı ve kanser olduğu anlaşıldı. Fakat Kasap artık hastalığının ileri aşamasındaydı. Tedaviye alındıysa da kurtarılamadı. Üç çocuk annesi Kasap, Temmuz 2012’de öldü.

KANSERİ FARK ETMEMİŞ
Kasap’ın eşi ve üç çocuğu, Sağlık Bakanlığı’na başvurarak, hastaneyi şikayet etti. Bunun üzerine Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Muzaffer Metintaş, Prof. Dr. Sinan Enginel ve Prof. Dr. Füsun Alataş bilirkişi olarak atandı. Üç profesörün hazırladığı raporda, Kasap’ın ilk başvurusundan sonra akciger tomografisi çekilmesi ve bunun uzman bir radyolog tarafından incelenmesi gerekirken bu yola başvurulmadığı ifade edildi. İkinci başvuruda Kasap’ın “solunum fonksiyon testlerinde restirktif tip kayıp olduğu” ve “bu tür kayıpların akciğer parankim ve plevral hastalıklarda söz konusu olabileceği, astım ve KOAH olmayacağı” ifade edildi. Üçüncü ve son başvurusunda Kasap’ta “ileri derecede restirktif kayıp” görüldüğü halde durumun hala fark edilmediği vurgulandı.

Kasap Ailesi adına Avukat Selamet Şen, rapor üzerine Eskişehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne başvurarak, tazminat talep etti. Dava dilekçesinde, Kasap’ın muayene sırasında Dr. A.G.’ye “Doktor bey en azından akciğer filmi istemeyecek misiniz?” diye sorduğu halde işlem yapılmadığını savundu. Dilekçede ayrıca, Dr. A.G.’nin doğru teşhis koymayarak, Kasap’ın ölümüne yol açtığı savunuldu.

TANI KONSA DA ÖLÜRDÜ

Dosya, Adli Tıp 1. İhtisas Kurulu’na gönderildi. Kurul, 18 Aralık 2013’teki raporunda Avukat Şen’in dilekçesine kısa bir paragraf yer verirken, Dr. A.G.’nin savunmasına dört sayfa ayırdı. Osmangazi Üniversitesi’nin Dr. A.G. aleyhindeki bilirkişi raporuna değinilmedi. Üstelik hiçbir göğüs hastalıkları uzmanını bulunmadığı kurul, 3. İhtisas Kurulu’ndan Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Erelel’i davet ederek, raporu görüştü. Raporda, Dr. A.G.’nin “ileri tetkik istememesi nedeniyle kusurlu olduğu ancak gecikme olmaksızın tanısı konularak uygun tedavisinin yapılması durumunda da kurtulmasının kesin olmadığı, ölümün meydana gelmesindeki kusur oranının 2/8 olarak değerlendirildiği” ifade edildi.

Avukat Şen, mahkemeye başvurarak rapora itiraz etti. Şen, raportörün ayrımcılık uyguladığını savunarak, “Doktor lehine olan görüş niteliğindeki raporu dört sayfa olarak rapor geçmiştir. Yine raporda vefat eden müvekkilin eşinin kulak rahatsızlığından bile bahsetmesine rağmen üç profesörün raporundan bir kelime bile bahsetmemesi, bilirkişi raportör faciasıdır. Burada raportör ihtisas kurulundaki üyeleri düpedüz yanıltmıştır. Osmangazi Üniversitesi’nin raporunu Adli Tıp’tan saklamıştır” dedi. Şen, yeni rapor aldırılmasını istedi.

En Çok Aranan Haberler