İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısındaki salonda yapılan duruşmaya, 5 tutuksuz sanık ile bazı müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
Aralarında örgüt elebaşı Adnan Oktar'ın da bulunduğu tutuklu sanıklar ile haklarında adli kontrol tedbiri uygulanan tutuksuz sanıklar, önceki gün alınan ara karar gereği, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanan sanıkların rahat ifade vermeleri için duruşma salonuna getirilmedi.
Bugünkü oturumda, soruşturma aşamasında etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanarak tahliye edilen tutuksuz sanık Ece Koç'un savunması alındı.
Davanın farklı tarihlerdeki duruşmalarında savunma yapan ve haklarındaki iddiaları reddederek kendilerine iftira atıldığını savunan sanık kardeşler Tarık Koç, Ayşe Koç, Necati Koç ve Nilüfer Koç'un ağabeyi olan müşteki Mehmet Emin Koç'un eski eşi sanık Ece Koç, hiçbir baskı altında olmadığını belirterek savunmasına başladı.
Sanık Koç, savunmasında "Örgütte bulunduğum her saniye için çok pişmanım. Cezaevinde itirafçı olmam, 30 yıldır ilk kez kendi öz irademle aldığım karardır. O yüzden cezaevine girince avukatım aracılığıyla ifade vermek için dilekçe gönderdim. Emniyete çağrıldım, yaşadıklarımı detaylı olarak anlattım. Bana 30 yıl boyunca esir hayatı yaşatan, gerek korkutarak gerekse tehditle beni orada tutan, seyahat ve çalışma hakkımı elimden alan, çocuğumla dahi görüştürmeyen Adnan Oktar ve diğer örgüt mensuplarından şikayetçiyim." ifadelerini kullandı.
Örgütle, 1989 yılında Silivri Selimpaşa'da yazlıkta kaldığı dönemde tanıştığını ifade eden sanık Koç, şunları anlattı:
"Adnan Oktar örgütünden birileri orada yazlık tutmuştu. Orada bu kişilerle tanıştım. Daha sonra Adnan Oktar ile tanıştım. Lise son sınıftaydım. Örgüt mensupları okul çıkışlarıma gelirdi. Emin Koç ile gönül ilişkimiz oldu. İmam nikahı kıydık. Hamile kaldığım için ailemize evlenmek istediğimizi söyledik. Ailemiz bize bir ev açtı. Biz eşimle resmi nikahla evlendik. O dönem örgütte boşanmalar vardı. Adnan Oktar, resmi nikahlı evli kişileri zorla ayırdı. Evliliklerin şirk evliliği olduğunu söyledi. Allah'ın affetmeyeceği tek suç şirktir. Biz eşimle ayrılmak istemiyorduk. Adnan Oktar, resmi olarak evlendiğimiz gün bizi imam nikahı olarak boşattırdı."
Sanık Koç, örgütün ilerleyen yıllarda erkekler ve kızlar olarak ayrıldığını anlatarak, "Bu nedenle eşimi yıllarca görmedim. Birkaç kez yanlışlıkla bacı ve erkek kardeş karşılaşması olmuştu. Adnan Oktar ona bile çok kızardı. Örgüte yönelik 1999 operasyonundan sonra ailemin evime gittim. Örgütten 2 kız da benimle beraber ailemin evine geldi. Annem, babam, ben ve oğlum yan yanaydık. Mutluyduk. Benim ailemle mutlu olduğum bilgisi o dönem hapiste olan Adnan Oktar'a iletilmiş. Hemen evden çıkarılmamı emretmiş. Resmi nikahlı olduğum için Emin Koç geldi, beni evden çıkardı, tekrar örgüt evine götürdü." diye konuştu.
Örgüt mensuplarının birbiriyle en ufak samimiyetlerinin dahi örgüt üyeleri tarafından "korku ve güven haberi" kapsamında hemen Adnan Oktar'a iletildiğini kaydeden Koç, savunmasında şunları aktardı:
"Adnan Oktar 'Örgütten ayrılabilirler.' diye hemen bu kişileri birbirinden uzaklaştırır. Örgütte bulunurken birçok yerde çalıştım. Ama maaşımı hiç görmedim. Maaş kartım Alev Babuna'daydı. Paramızın bir lirasını habersiz harcayamayız. Örgütte, genelde aileleri sorunlu olan kişiler, miras için kağıt üzerinde evlendirilir. İlk evlilikler dışında, sonraki evliliklerin hiçbiri gerçek evlilik değildir. Adnan Oktar bacı olan tüm kadınlarla imam nikahı kıymıştır. Sonra bir gün 'Siz imansızsınız.' dedi, birer lira mehir ücreti verip boşadı. 'Hepiniz benim cariyemsiniz.' dedi. Bizim hiçbir şekilde dışarı çıkma özgürlüğümüz yoktu. Hele Dragos'tan çıkmak mümkün değildir. Birkaç otomatik kapılıdır, sıkı korunur."
Ece Koç, ailesinin her zaman Adnan Oktar örgütüne karşı çıktığını belirterek, "İlk dönemler beni şehir dışına, yurt dışlarına gönderdiler. Ama resmi nikahlı olduğum için pek bir şey yapamadılar. Ailem Adnan Oktar'dan şikayetçi oldu. Aileme iftira atmak zorunda kaldım. Babama oğluma cinsel istismarda bulunduğu yönünde iftira attım. Adnan Oktar bize özel markalı kıyafetler alıyordu ki, ailemiz hakkında karalayıcı ifadeler kullanırken basının ilgisini çekelim." dedi.
Adnan Oktar'ın kadınlara sürekli eziyet ettiğini anlatan Koç, "Bana da yaptı. Çok şiddetli tokat atıyordu, tekme atıyordu, saç kesiyordu. Hayvan taklitleri yaptırırdı. Bazı kadınları döverdi, kadın elini kaldırırsa, 'Bana özellikle bunu yaptırıyorsun, kendini yaralattırıp beni polise şikayet edeceksin.' diyordu. Dragos'ta 10 yıl kaldım. O evde her katta mutlaka bir silah vardı. Adnan Oktar'ın bulunabileceği her yerde bulunduruluyordu. Adnan Oktar'ın girdiği banyoya kadar silah vardı." ifadelerini kullandı.
Koç, tutuklu sanıklardan Kartal İş'in, A9 TV'nin yüzü gibi olduğunu anlatarak, şunları kaydetti:
"Sosyal medyada insanları kışkırtırdı ki hakaret etsinler. Sonra bu kişilere tazminat davası açılırdı. Tazminat davalarından gelen paralar örgüte aktarılırdı. Adnan Oktar bu paralardan gülerek bahsederdi. Facebook hesaplarımızı Adnan Oktar'ın talimatıyla sahte isimlerle açardık. Adnan Oktar ve imam bacılar dışında kimseden talimat almıyorduk. Turnike sistemini görmedim. Sadece Adnan Oktar'dan duymuştum. Birçok kardeşin kızlarla ilişkiye girdiğini, Adnan Oktar'ı sevmeyen ve istemeyenlere bunun arttırılarak yapıldığını duymuştum. Kızların Adnan Oktar ile ilişkiye girmek istemediği açıktı. Ama Adnan Oktar kimi isterse onunla olur. Biz ilk katılanların dışında sonradan gelen kız kardeşler ile erkeklerin getirdiği kızları gözümüzün önünde taciz ettiğini gördüm. Burada anlatamayacağım şeyler. Her türlü pis şeyi yapıyordu."
Savunmasını tamamlayan Koç, çapraz sorgusunda bir müşteki avukatının, "Sahte sosyal medya hesaplarını erkekleri tavlamak için mi açıyordunuz?" sorusu üzerine, "Cemaatin bazı kriterleri vardır erkekler konusunda. Zengin olması, yakışıklı olması, iyi ve zengin bir ailesinin olması, eğitimli olması gibi kriterler. Bu kriterlerdeki erkeklere ulaşılmaya çalışılır. Daha sonra örgüte kazandırılan bu erkekler güzel kızları tavlamak için kullanılır." diye yanıt verdi.
Ece Koç, üye hakimlerden birinin "Grup içerisinde sürekli inşallah ve maşallah diye konuşuluyor. Bu sözleri size zorla mı söylettiriyorlardı? Size bu yönde bir talimat verildi mi?" sorusuna ise "İnşallah maşallah Adnan Oktar'ın talimatı gereği söylenmeye başlandı." dedi.
Duruşma, verilen aranın ardından sanıkların savunmalarının alınmasıyla devam edecek. (AA)