Polis operasyonuyla gözaltına alınan Adnan Oktar grubuna ait Çengelköy'deki villaya son giren gazeteci olan Birgün yazarı Nevşin Mengü, röportaj için gittiği villada neler gördüğünü anlattı.
Mengü, "Oktar operasyonun ardında neler var" diye sorduğu yazısında yanıtı şöyle verdi:
"Galiba burada pişen başka bir şey var. Adnan Oktar ‘a yürütülen operasyonun ardından, A9 televizyonu faaliyetleri bahane edilerek, muhtemelen YouTube yayınları mercek altına alınacak ve bir tür katı denetim getirilmeye çalışılacak. Bir adım sonrası YouTube yayınları örgüte mi bağlanacak? Olur mu olur. Maalesef bunu da yaşayıp göreceğiz."
İşte Mengü'nün Birgün'deki yazısı:
Tesadüfe bak ki, Adnan Oktar gözaltına alınmadan son röportaj yapan gazeteci ben olmuşum. Deutsche Welle Türkçe için A9 kanalına RTÜK ‘ün denetim getireceği vb. söylentileri üzerine röportaj talep ettim .Talebim de kabul gördü. Röportaj için Çengelköy ‘deki o meşhur villaya tek başıma gittim, kendi kameramanımızı getirmemize izin vermediler. Tüm çekimleri Adnan Oktar ‘ın kendi ekibi yaptı. Röportaj için özellikle bunu şart koşmuşlardı. Anladığım kadarıyla Adnan Oktar sadece belirli bir açıdan görüntüsünün alınmasını istiyor. Kamerada sadece profilden görüntüsünün iyi çıktığını düşünüyor, o şekilde görünmek istiyor. Dolayısıyla çekimleri kendi ekibi yaptı, görüntüleri de istediğimiz formatta bize teslim ettiler.
Villa tahmin edeceğiniz üzere süslü püslü, duvarlarda nü tablolar var. Villanın sadece bir kısmını görebildim, çok da fazla gezdirmediler. Röportaj biter bitmez neredeyse villadan ayrıldım. Röportajın asıl konusu Adnan Oktar ‘ın A9 televizyonuydu. O hafta A9 kanalındaki yayınlar bahane edilerek internet yayıncılığına RTÜK denetimi meselesi gündeme gelmişti. Anaakım medya malumunuz artık sadece çeşitli bakanlıkların kendilerine dikte ettirdiği şeyleri kağıda ya da yayına döküyor.
Gazetelerde yer alan haberlere göre A9 kanalı ile ilgili RTÜK ‘e çok şikayet geliyordu, fakat RTÜK yayın internette olduğu için bir şey yapamıyordu falan filan. İzleyiciler kanalın neredeyse erotik yayın yaptığı konusunda şikayetçiymiş. Kanalın Bir YouTube kanalı olduğunu ve izleyici sayısının da hep toyu bir kaç yüz olduğunu hatırlatalım. Yani kanalı izlemek için bayağı internette aramanız, YouTube kanalına abone olmanız falan lazım. YouTube kanalları TV kanalları gibi zap yaparken karşısınıza çıkan kanallar değil. Bu iddiaya göre izleyiciler internette kanalı buluyor, tıklıyor, izliyor, sonra da şikayetçi oluyor.
Adnan Oktar röportajımızda Recep Tayyip Erdoğan ‘ı nasıl desteklediğini anlattı, devletle kavga istemediğini, bu nedenle kanala artık kadın müritlerini, namı diğer kedicikleri çıkarmayacağını söyledi.
Şimdi Adnan Oktar ve cemaatine düzenlenen operasyondan sonra anaakım medyaya, örgütün en büyük gelir kaynaklarından birinin A9 televizyonu olduğu yazılmış. Yani yazdırılan iddiaya göre, bir kaç yüz izleyicili ve neredeyse hiç reklam almayan bu kanaldan milyonlar elde etmek mümkün. Bu işler böyleyse herkes youtube kanalı açsın, milyon milyon kazansın.
Youtube kanalı dediğimiz şey iyi hoş da, böyle milyonlar falan kazanmak mümkün değil. Bir kaç bin izlenirsen, YouTube kanalına reklam koyar, bunun için sana da taş patlasa 100, 200 bir şey öder. Ancak sen kanalın için reklam verenlerle anlaşır, kendince bir tür ürün yerleştirme uygularsan belki para kazanabilirsin. Eh malum reklam veren de bir kaç bin kişinin izlediği görüntüye milyonlar akıtmaz. Kazanacağın para atla deve olmaz.
Galiba burada pişen başka bir şey var. Adnan Oktar ‘a yürütülen operasyonun ardından, A9 televizyonu faaliyetleri bahane edilerek, muhtemelen YouTube yayınları mercek altına alınacak ve bir tür katı denetim getirilmeye çalışılacak. Bir adım sonrası YouTube yayınları örgüte mi bağlanacak? Olur mu olur. Maalesef bunu da yaşayıp göreceğiz.