İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Cevat Babuna 15 Eylül 2017 Cuma günü hayatını kaybetmişti. İlanda Prof. Dr. Babuna’nın 5 çocuğunun hiçbirinin isminin yer almaması dikkat çekmişti. Olay, baba Cevat Babuna ile çocukları arasında yaşandığı iddia edilen Adnan Oktar tartışmasına bağlanmıştı. Konu üzerine Cevat Babuna'nın eşi Semin Babuna, Aydınlık yazarı Sabahattin Önkibar'a konuştu. Çocuklarının ve mallarının kendisinden koparıldığını iddia eden Babuna, eşi ile birlikte Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Adnan Oktar dosyası verdiklerini söyledi. Semin Babuna "Tayyip beyin onlardan hazzetmediğinin şahidiyim" demişti.
Önkibar'ın aktardığı konuşma şöyle:
- “Kocanız merhum Cevat Babuna Tayyip Erdoğan’ı tanır mıydı?”
- “Evet, yakından tanırdı.”
- “Peki siz bu durumu Tayyip beye iletmeyi düşünmediniz mi?”
- “Tayyip beyle görüştük.”
- “Nasıl?”
- “Arandık ve Tayyip beyin bizimle görüşeceği söylendi... Ben de torunum Emre Ertüzün ile birlikte gidip görüştüm.”
- “Sonra?”
- “Onlarla alakalı dosyayı Cumhurbaşkanımıza verdim.. Bunları düne kadar FETÖ yargısı koruyordu.. Şimdi onlar yok ve gereği yapılır diye ümit ediyorum.. Tayyip beyin onlardan hazzetmediğinin şahidiyim.”
KIZI HÜMA BABUNA'DAN YALANLAMA
Hüma Babuna'nın yayımladığı açıklama:
Aydınlık Gazetesi'nde yayınlanan "Tayyip Erdoğan, Adnan Hoca'nın dosyasını istemiş" başlıklı köşe yazısında, annem Semin Babuna’nın başından son kelimesine kadar hayal ürünü olan senaryolarına dayanarak; şahsım, kardeşlerim ve Sayın Adnan Oktar hakkında gerçekdışı iddialara yer
verilmiştir. Öncelikle belirtmeliyim ki; annemin Sabahattin Önkibar ile yaptığı söylenen telefon konuşmasında, benim ve kardeşlerim hakkında ileri sürdüğü iddiaların hiçbiri gerçekleri yansıtmamaktadır. Annem söz konusu gerçekdışı iddiaları ve benzerlerini daha önce de dile getirmiş, ancak bu iddiaların mesnetsiz
olduğu yargı kararlarıyla defalarca ispatlanmıştır. Yalanlarıyla yargıyı yanıltamayan annem şimdi de basını yanıltmaya çalışmaktadır. Söylediklerinin her kelimesi gerçek dışıdır. Mesela, benim ve kardeşlerimin babamızın cenaze törenine güya katılmadığımızı öne sürmüştür. Oysa ekteki fotoğraflardan da kolayca anlaşılacağı üzere ben ve kardeşlerim hem Çapa Tıp Fakültesi’ndeki törene ve hem de Fatih Camii’ndeki cenaze törenine bizzat katıldık. Hatta babamın tabutunu ilk omuzlayan ve cenaze aracına koyan kişi, abim Oktar Babuna’dır. Törenlerde bizlerle konuşan ve yan yana saf tutan annem de tüm bunları gayet iyi bilmektedir. İkincisi, annemin “FETÖ yargısıyla işbirliği” iddiası da çok iğrenç bir yalandır. Sayın Adnan Oktar ve BAV mensupları FETÖ kumpaslarının en büyük mağdurlarından biridir. BAV Camiası’na 1990’lardan bu yana yapılan her komplonun altından FETÖ yargısı çıkmıştır. Hatta FETÖ yargısının önde gelen isimleriyle işbirliği yapan ve bununla Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarını mağdur etmeye çalışan bizzat Semin Babuna’nın kendisidir. Annem Semin Babuna, 2006 yılında dönemin özel yetkili savcısı Fikret Seçen ve İstanbul Organize Suçlar Şubesi müdürü Mutlu Ekizoğlu’na giderek BAV Camiası hakkında sahte bir ifade vermiştir. Kurulan kumpas sonrasında yürütülen soruşturmada, sahte tutanaklar ve yalancı tanıklar kullanılarak benim, kardeşlerim ve arkadaşlarım hakkında kurgu suçlamalar üretilmiştir. Bunların hepsi tarafımızca tek tek belgeleriyle çürütülmüştür ve namuslu yargı mensupları sayesinde bu kumpas çökmüş, dava düşmüştür. Bu kumpas soruşturmayı Semin Babuna’yla birlikte kurgulayan Fikret Seçen ve Mutlu Ekizoğlu’nun FETÖ firarileri olduğu malumunuzdur. Üçüncüsü, yazıda annem Semin Babuna’nın Sayın Cumhurbaşkanımız’la görüştüğü iddia edilmiştir. Annemin Sayın Cumhurbaşkanımız’la gerçekten görüşüp görüşmediğinden kuşkuluyum. Doğru konuşmadığı yargı kararlarıyla sabit olan ve yüzlerce kişinin önünde gerçekleşen cenaze töreni konusunda bile çekinmeden gerçekleri saklayan annemin hiç olmamış bir görüşmeyi sanki olmuş gibi anlatması muhtemeldir. Ancak Sayın Cumhurbaşkanımız zaten halkla içiçe olan ve gelen görüşme taleplerini kabul eden bir liderdir. Annemin kırtasiyeden aldığı bir dosya içine eklediği 3-5 sayfa için Cumhurbaşkanımız’ın adını kullanmış olması da çok çirkindir. Dördüncüsü, annem, bizim Merter’de bulunan bazı gayrimenkullerimizi satarak parasını başkalarına hibe ettiğimizi ileri sürmüştür. Bu da tamamen gerçek dışıdır. Ablam Ceyda Ertüzün’ün Merter’deki bazı gayrimenkullerini satmak zorunda kalmasının sebebi, kardeşimiz Oktar Babuna'nın ABD’deki kanser tedavisi masraflarıdır. İstanbul’un en değerli yerlerinde 12 ayrı gayrimenkule sahip olan annemin, kardeşimin kanser tedavisine maddi bir katkıda bulunmayı reddetmesi nedeniyle ablam Ceyda Ertüzün bu gayrimenkullerini satmak zorunda kalmıştır. Kaldı ki 2 çocuk annesi rahmetli
bir milletvekili eşi olan ablam Ceyda Ertüzün’ün kendisine ait malları dilediği şekilde kullanma hakkı bulunduğu tartışmasızdır. Beşincisi, bu haberde bahsi geçen kardeşlerim ve ben sahip çıkılmaya ihtiyacı olan küçük birer çocuk değil, en küçüğü 38 en büyük 55 yaşında olan aydın kişileriz. Her birimiz kolej ve ünlü üniversitelerden mezun kariyer sahibi insanlarız. Son olarak, yazıda “bize aktarılanları yorum yapmadan sunuyoruz” ifadesi kullanılmıştır. Ama annemin (eğer anlattıkları gerçekten doğruysa) Sayın Cumhurbaşkanımız’a iftira içeren bir iki sayfa gazete fotokopisini vermekten öteye gidemeyecek annemin hayal ürünü düşüncelerinin “Tayyip Erdoğan Adnan Hoca’nın dosyasını istemiş” başlığı ile yayınlamasını son derece yadırgadığımı belirtmek isterim. Yazının içinde anlatılan “fotokopi verme” olayı ile yazının başlığında kullanılan “dosya istedi” ifadesinin ilgileri bulunmamaları bir yana, Sayın Cumhurbaşkanımız’ın bir bilgiye ihtiyacı olsa, devletimizin polisi, jandarması, MİT’i varken, bunu Semin Babuna’dan talep etmeyeceği aşikardır. Özetle, yazıda annemin, yargı kararlarıyla gerçekdışı olduğu ortaya konmuş senaryolarına dayanarak yer verilen iddiaların her kelimesi gerçekdışıdır. Okuyucuların doğru bilgilendirilmesi açısından bu tekzibimin yayınlanmasını talep ediyorum.
Hüma Babuna
Mynet.com