Yaklaşık üç ay süren sokak eylemleri döneminde yaşanan hukuksuzluklara ve hak ihlallerine değinen rapor, yetkililere çeşitli tavsiyelerde bulundu.
Örgüt, hükümetin 10. yılında temel insan haklarına hâlâ saygı göstermediğini söyledi.
Polisin şiddetini orantısız ve "gereksiz" olarak niteleyen Af Örgütü, sokaktaki insanların barışçıl gösteri yaptığını belirterek bir tehdit oluşturmadıklarını savundu.
"Türkiye'de toplanma özgürlüğü hakkı şiddet kullanılarak engelleniyor” alt başlığıyla yayımlanan raporda, Gezi eylemleri sırasında yaralanan, gözaltına alınan ve polis şiddetine maruz kalanların tanıklıkları da yer alıyor.
Raporda, "yetkililerin genellikle, göstericilerin işlediği iddia edilen şiddet içeren fiillere dikkat çektiği ve önceden bildirimde bulunulmamasını eylemlerin dağıtılmasına bir neden olarak gösterdiği” söyleniyor.
Ancak ileri sürülen gerekçelerin uluslararası insan hakları hukuku uyarınca toplanma hakkının engellenmesi için yeterli olmadığı belirtiliyor.
"Polis şiddeti cezasız”
"Polisin ihlallerine karşı cezasızlık” raporun öne çıkan başlıklarından biri. Af Örgütü, her ne kadar ihlaller belgelenmiş olsa da "sorumlu kişilerin adalet önüne çıkarılmasının düşük bir ihtimal olduğunu” söylüyor.
Ağustos ayı sonu itibariyla raporda belgelenen polis ihmalleri vakalarında mağdur olan ve şikayette bulunan kişilerden yalnızca birinin savcılık tarafından ifade vermeye çağrıldığı vurgulanıyor.
İstanbul'da, 11 Haziran'da polis şiddetine yönelik resmi bir soruşturma başlatıldığı açıklamasına rağmen soruşturmanın ilerlediğine dair herhangi bir işaret ya da polislerin ifade vermek üzere çağrıldıklarına dair bir bilgi bulunmadığı belirtiliyor.
Bunun yanında sivil polislerin yanı sıra, "sivillerin de göstericilere yönelik şiddete katıldıkları, bunu yaparken polis tarafından engellenmedikleri ve bazen de polis memurlarıyla birlikte hareket ettikleri görülmüştür” deniliyor.
Bununla birlikte şiddete başvurdukları kanıtlanmayan eylemcilere yönelik açılan davaların varlığına işaret eden raporda, örnek olarak eylemler sırasında ölen Ethem Sarısülük'ün cenazesine katıldıkları için 73 kişi hakkında dava açıldığı belirtiliyor.
Uluslararası Af Örgütü, 13 Eylül'de yaptığı "Türkiye'ye biber gazı satmayın" çağrısını bu raporunda da yineliyor ve toplumsal olaylara müdahale teçhizatı sağlayan ülkelerden satışları durdurmasını talep ediyor.
Af Örgütü, bu yasağın "Türkiye yetkilileri polisin hak ihlallerine yol açan ya da keyfi güç kullanımına yönelik derhal, bağımsız ve tarafsız soruşturma başlatıncaya ve toplumsal olaylara müdahale araçlarının uluslararası standartlara uygun bir şekilde kullanılmasını sağlayıncaya kadar” devam etmesi gerektiğini belirtiyor.
Yetkililere çağrılar
Gezi Parkı eylemlerine hükümetin "aşırı tepkisinin” şaşkınlık yarattığını ve "sorumluluk sahibi ve insan haklarına saygılı bir hükümet olma iddialarını zayıflattığını söyleyen örgüt, bir dizi çağrıda bulunuyor.
Bunların bir kısmı şöyle:
Terörle mücadele yasaları da dahil diğer yasaların barışçıl gösteri düzenleme ya da barışçıl gösterilere katılım haklarını kullanan kişilere karşı kullanılmaması sağlanmalı.Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nda, ihtar üzerine dağılmamak gibi (32. Madde) barışçıl bir gösteriye katılımı suç sayan maddeler kaldırılmalı.Polis, güç kullanmadan önce çatışmayı önlemek için arabuluculuk ve müzakere yollarını kullanmalı.Bir gösterinin dağıtılması amacıyla kullanılan araçlar dikkatli bir şekilde seçilmeli ve sadece gerekli, orantılı ve hesap verilebilir bir şekilde kullanılmalı.Tüm gözaltı merkezlerine düzenli, önceden planlanmayan ve habersiz ziyaretler gerçekleştiren bağımsız bir izleme mekanizması oluşturularak 'İşkenceye Karşı Ek İhtiyari Protokol' uygulanmalı.