İSTANBUL (AA) - HATİCE ŞENSES - Türk Kızılayı Genel Başkanı Kerem Kınık, Türk milletinin, afetlerde, herhangi bir şekilde olayın nerede olduğuna, kimin etkilendiğine bakmaksızın, tamamen tek bir vücut gibi hareket edebilen asil bir millet olduğunu belirterek, "Bunu ben Marmara Depremi'nde de Van Depremi'nde de gördüm, içine düştüğümüz pek çok sıkıntıda dayanışmamızı en üst düzeyde gösterdik. Gerçekten insanlar canla başla, elinde ne varsa, imkanı neyse o yaraların sarılması için seferber oldu." dedi.
Kınık, 17 Ağustos 1999'da yaşanan ve binlerce insanı hayattan koparan Marmara Depremi'nin yıl dönümünde AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
O tarihten bu yana, o yaşanılan 45 saniyenin hala hafızalardan silinmediğini hatırlatan Kınık, depremin hemen sonrasında Türkiye'de çok önemli bir dayanışma ruhunun gösterildiğini ifade etti.
Kınık, günümüzde toplumun, deprem konusundaki farkındalığı ve bilincinin daha fazla olduğunu dile getirerek, "Dünkü yaşadıklarımızdan daha fazla ders aldık. Çok daha iyi bir noktadayız. Olmamız gereken yerde miyiz? Hayır ama olmamız gereken yere nasıl gideceğimizi biliyoruz." diye konuştu.
Kerem Kınık, bu anlamda artık kurumların daha bütünleşik çalıştıklarını ifade ederek, Türkiye'nin, gerek afet risklerinin azaltılması ve afet olmadan önce alınacak tedbirler, gerek müdahale, gerekse de afetin ardından iyileştirme noktasında düne göre çok büyük kapasitesinin bulunduğunu kaydetti.
Bu noktada ön önemlisinin de afet bilincinin toplum düzeyinde yaygınlaştığını ifade eden Kınık, bu farkındalığın yaygınlaştırılması açısından Kızılay olarak, Milli Eğitim Bakanlığı ile bir anlaşma imzaladıklarını ve okul öncesinden lise son sınıfa kadar 18 milyon öğrenciyi kapsayacak şekilde "güvenli yaşam seferberliği" başlattıklarını anlattı.
Kınık, bu seferberliğe ilişkin bilgi vererek, "Bizler de bu konularda mesafe almış ülkelerin deneyimlerini Türkiye'nin gerçeklikleriyle bütünleştirerek, ihtiyaç duyduğumuz bilinci, güvenli yaşam kültürünü topluma yaymaya çalışıyoruz." şeklinde konuştu.
- "Bu acının dindirilmesi için iyi insanlar bizimle dayanıştılar"
Türk Kızılayı Genel Başkanı Kerem Kınık, Türk toplumunun başta doğal afetler olmak üzere, görülebilecek birçok sıkıntıda dayanışma ruhu oluşturduğunu ve birlik içerisinde hareket ettiğini dile getirdi.
Toplumun bu özelliğinin 17 Ağustos Marmara Depremi'nde bir kez daha ortaya çıktığını hatırlatan Kınık, şunları kaydetti:
"Bu güzellikleri tüm toplum gördü ama bizler daha çok şahit olduk. Çünkü biz köprüydük. Bütün bu dayanışmanın köprüsüydük. Vermiş olduğu ceketinin iç cebine bir çeyrek altını iğneyle koyan, not yazan insandan tutun da gerçekten elinde ne varsa arabasının arkasına koyup o bölgelere ulaşmaya çalışanlara kadar bunun en güzel örneklerini gördük. Sadece yurt içinden değil bu gördüklerimiz. Bizlerle, dünyanın pek çok farklı ülkesinden de bu acının dindirilmesi ve yaraların sarılması için iyi insanlar dayanıştılar.
Afet dönemleri insanların gerçekten yara aldığı dönemlerdir. Bu dönemler toplumun da sorunu kendi hastalığı gibi düşündüğü dönemlerdir. Dolayısıyla bununla, afetten etkilenmeyen insanların desteği olmaksızın başa çıkmak gerçekten zor oluyor. Afet gibi durumlarda herhangi bir şekilde olayın nerede olduğuna, kimin etkilendiğine bakmaksızın, tamamen tek bir vücut gibi hareket edebilen asil bir milletiz. Bunu ben Marmara Depremi'nde de Van Depremi'nde de gördüm, içine düştüğümüz pek çok sıkıntıda dayanışmamızı en üst düzeyde gösterdik. Gerçekten insanlar canla başla, elinde ne varsa, imkanı neyse o yaraların sarılması için seferber oldu."
- "Türkiye bugün de tek vücut olmuş durumda"
Kerem Kınık, Türkiye'ye kur ve döviz üzerinden ekonomiye yönelik yapılan saldırılara ilişkin de değerlendirmede bulunarak, şunları kaydetti:
"Biz afetleri ikiye ayırırız. Birisi doğa kaynaklı, diğeri de beşeri afetler. Bugün Türkiye'ye karşı gerçekten yapay, suni, yapısal bir temeli olmayan ama insan eliyle bir afet oluşturulmaya çalışılıyor. Bu ekonomik kriz çıkartmaya yönelik kur manipülasyonları ve Türkiye'yi açıktan hedef almış olan bir ekonomik savaş çığırtkanlığı karşısında bugün Türkiye tek vücut olmuş, bir direnç hattı oluşturmuş durumda. Sadece Türkiye'deki Türkler değil, Türkiye'ye can emniyeti olmadığı için ülkelerindeki savaştan dolayı sığınmış olan 4 milyon mültecinin içerisindeki iş adamları da şunu söylüyor; 'Bizim kaderimiz Türkiye ile bir. Bu Türkiye'yi hedef almış saldırı aslında bizi de hedef almıştır. Türk kardeşlerimize karşı olan saldırıya biz de aynı duygularla cevap vereceğiz.' Bu evrensel bir kardeşlik oluşturabildiğimizi gösteriyor. Milletimizin, kim olduğuna bakmaksızın Arakan'da bir hadise, Haiti'de bir deprem, Somali'de bir kuraklık olduğunda oralara koşması bizim dünyadaki dostlarımızın sayısını artıran, gücümüze güç katan hususlar. Bunların tamamı aslında milletimizin asaletini gösteriyor."