Matt McGrath
Çevre Muhabiri
ABD'de yapılan bir araştırma suçun işlenme anına ilişkin görüntülerin jüriye ağır çekimde izletilmesinin davaların sonucunu saptırabileceğini ortaya koydu.
ABD'de Ulusal Bilim Akademisi'nin dergisi PNAS'ta yayınlanan araştırmaya göre, şiddet olayı görüntülerinin yavaşlatılarak gösterilmesi izleyenlerde normal hızdaki görüntülerden daha fazla zarar verme kastı olduğu algısı yaratıyor.
Bir cinayeti yavaş çekimde izleyen jürinin birinci derece ya da tasarlayarak cinayete hükmetme olasılığı üç kat artıyor.
Mahkemelerde video kanıtlarının önemi son yıllarda taleple birlikte arttı.
Akıllı telefon kayıtlarının yanısıra, güvenlik kameraları yanı sıra polis memurlarının üzerlerine yerleştirilmiş olan video kayıt cihazları soygunları hatta cinayetleri kaydedebiliyor.
Dünyanın pek çok yerinde bu tür görüntüler kanıt olarak kabul ediliyor. Bazı davalarda mahkeme suç mahallini daha anlaşılır gösterebilmek için ağır çekime başvurabiliyor.
"Niyet kilit nokta"ABD'deki pek çok cinayet davasında dikkate alınan gerekçelerden biri de, sanığın o suçu işlemeye niyetli olup olmadığında düğümleniyor.
Bir grup araçtırmacı, ağır çekim video kaydının izleyiciler üzerindeki etkisini tespit edebilmek için bir dizi deney uyguladı.
İlk çalışmada jüri rolüne soyunan katılımcılar bir tezgahtarın ölümüyle sonuçlanan mağaza soygununun video görüntülerini izlediler.
Video normal hızda ya da yavaşlatılmış çekimde gösterildi.
Ağır çekimleri izleyen jüri üyesi rolündeki izleyicilerin sanıklara ceza verme olasılıkları normal hızda izleyenlere göre dört kat artmış.
Araştırmacılar ağır çekim görüntülerin izleyenlere şiddet eyleminde bulunan zanlılara daha uzun düşünme zamanı verdiği izlenimi yarattığı ve izleyenlerin de şiddet eylemlerinde daha fazla kasıt bulunduğuna inandıklarını düşünüyor.
Araştırmayı kaleme alan Chicago Üniversitesi'nden Eugene Caruso "Ağır çekim gerçekliğin daha iyi bir versiyonu olabilir. Bazen olayların nasıl geliştiğini görmek için çok faydalıdır. Ancak aynı zamanda başka birisinin haleti ruhiyesi hakkında izlenimlerimizi etkilediğini de gördük. Görüntüyü yavaşlatmamızın, eyleme geçen başka birinin kafasından neler geçtiğini doğru anlamamızı sağladığı konusu ise hiç açık değil" diye ekledi.
"Gerçek süre jürinin hissiyatını etkilemedi"Araştırmacılar ayrıca izleyenlerin algısında herhangi bir değişiklik olup olmadığını anlamak için ekranda geçen süreyi de eklemişler.
Caruso "Ancak süreyi göstermek suç işleyenin çok fazla zamanı olduğu ve kasıtlı hareket ettiği yönündeki hissiyatı yok etmedi" diyor.
Caruso ve ekibi ayrıca olayların hem gerçek zaman hem de yavaş çekim versiyonlarını izleyen katılımcıları deneye tabii tutmuşlar.
Jüri rolündeki katılımcılardan sadece yavaşlatılmış versiyonu izleyen grup, normal hızda olayları izleyen gruptan 3.42 kat daha fazla birinci derece cinayet görüşüne ulaşmış.
Videoyu hem yavaş hem de normal hızda izleyen jüride ise sadece normal hızda izleyen gruptan 1.55 kat daha fazla birinci derece cinayet kanısı oluşmuş.
Başka araştırmacılar da video görüntüleri ve jürilerin algılarının dikkatli biçimde araştırılması gerektiğini düşünüyor.
Oregon eyaletinde Reed Üniversitesinde psikoloji uzmanı Professör Daniel Reisberg, "Mahkemelerde kullanılan yavaş çekim analizi daha genii bir şablona uyuyor. Jüri üyeleri kendi görüşlerine göre suçlanan kişinin daha önce farkına varması ya da öngörmesi gerektiği yönünde suçlamaya hazırdır. Ancak bu varsayım yanlıştır, çünkü o kişi sonunda ne olacağını fark edemez ya da öngöremez" dedi.
Araştırmacılar ayrıca spor karşılaşmalarında yavaş çekim görüntülere bakarak değerlendirme yapan hakemlerin de oldukça yanlı davrandıkları sonucuna vardı.
Prof. Caruso, bu nedenle ağır çekim görüntülerin maçlarda sınırlandırılması çağrısında bulunurken, hakemin zaten gerçek zamanlı olarak önündeki maçı izlediğini, vereceği kararda da muhakemesini kullanmasının yeterli olacağını söylüyor.