Malatya’da Ahilik Haftası için düzenlenen ikinci kutlama töreni Halk Eğitimi Merkezi Salonu’nda yapıldı.Törene; Vali Vasip Şahin, AK Parti Malatya Milletvekilleri Mücahit Fındıklı ve Cemal Akın, Malatya Belediye Başkanı Ahmet Çakır, Emniyet Müdürü Mustafa Aygün, İnönü Üniversitesi Rektör Yardımcısı, Prof. Dr. Asım Künkül, İl Genel Meclisi Başkanı Naci Şavata, TSO Başkanı Hasan Hüseyin Erkoç, Malatya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (MESOB) Başkanı Şevket Keskin, Esnaf ve Sanatkarlar Kredi Kefalet Kooperatifi (ESKKK) Başkanı Ali Evren, Kültür ve Turizm İl Müdürü Derviş Özbay, esnaf odaları başkanları, kamu kurum ve kuruluşu temsilcileri ile meslek liselerini öğrencileri katıldı.MESOB Başkanı Şevket Keskin, bu yılki Ahilik Haftası kutlamalarını dar kapsamlı olarak düzenlediklerini belirterek, “Düzenlemiş olduğumuz kutlamalara esnaf ve sanatkarlarımız ilgisiz kalıyor. Biz bu yıl programı dar kapsamlı düzenledik. Esnaf ve sanatkarlarımızın sıkıntı ve sorunlarını dile getirmesi hakkı olduğu gibi, esnaf bayramını da katılma mecburiyeti var. Ahiliğin, o güzel ahlak ve anlayışın Malatya’da hem esnafımızda kendisini göstermiştir. Programı dar kapsamlı yapmak bizi de derinden yaralamaktadır. Ancak esnaf ve sanatkarımızın bu tür etkinliklere katılmaması bizi çok üzdü. Ahilik bayramının, esnaf ve sanatkar camiası için kardeşliği, bolluğu, bereketi getirmesini temenni ederken, bugünler vesilesiyle ülkemizde ve coğrafyamızda barış ve kardeşliği diliyorum” dedi.Etkinlikte konuşan Malatya Belediye başkanı Ahmet Çakır, “Ticaretin ve hayatın her noktasında ülkemizde var olan özellikle Malatya’mızda halen ahilik geleneğinin izlerini esnaflarımızda, şehrimizde çarşımızda görebiliyoruz. Bunu daha da ileriye taşımayı hepimizin görevi olarak görüyorum. Günümüz koşullarında her şeyin maddiyat olmadığını, her şeyin çıkar ilişkisi olmadığını kanıtlamamız lazım. Ahiliğin temelinde aldatmamak var. Hem kaliteli mal üretmek hem kaliteli mal üretirken tüketiciyi de aldatmamak bizim geleneğimizde olan güzel bir haslet. Ahiliğin ne anlama geldiğini hepimizin bilmesi gerekiyor. Dünyaya, insanlığa örnek olan bu güzel haslet ve geleneklerimizin iyi anlatılması ve iyi irdelenmesi gerekiyor” diye konuştu.AK Parti Malatya Milletvekili Mücahit Fındıklı ise şöyle konuştu:“Yaptığımız her çalışmada, her sosyal faaliyette, Malatya’da her gerilimli ortamda esnaf odası başkanımız ve oda başkanlarımız, sessiz yığınların temsilcisi olan arkadaşlarımız Valimizin yanında, belediye başkanımızın yanında, vekilimizin yanında, hep makulü arayan, hep kaynaşmayı ve uzlaşmayı sağlayan ve o ortamın yaratıcısı ve çimentosu olan bir kesim. Ahiliğinde zaten temel felsefesi bu değimli? Toplumda birliği, beraberliğin devam etmesi adına bu fonksiyonun üstlenmesidir. Bir taraftan esnaf arkadaşlarımızın arasındaki dayanışmayı oluştururken, aynı zamanda onların arasında bir gönül bağı oluşturmak, o gönül bağını toplumla birlikte oluşturmak, yöneticileri ile beraber oluşturmak. Tam da Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliğimiz, Esnaf ve Sanatkarlar Kredi Kefalet Kooperatifimiz ve oda başkanlarımızın tamamı bu Ahi Evran’ın çizgisinde ve onun kendilerine verdiği bayrağı, tamda bugün Malatya’mızda fevkalade icra ediyorlar. Bundan dolayı Malatyalılar adına, vekillerimiz adına, Türkiye’nin birlik ve beraberliğine yaptıkları katkılarından dolayı Malatya’daki esnaf ve sanatkarlar odamızı tebrik ediyorum, elinize sağlık. Allah kardeşliğimizi daim etsin.”Vali Vasip Şahin de şunları söyledi:“Esnafımız ağır başlı, gerçekten her konuda gayretli olduğu gibi destek olmazsı gereken yerlerde ise sonuna kadar destek veriyor. Son 1 yılda Malatya’da gördüğümüz kadarıyla esnafımızın hem resmi organizasyonlarda, hem sivil organizasyonlarda müthiş derecede desteği ve duası var. Ama tür katılımlarda biraz belki tevazünden dolayı ortalıkta görünmeme adına imhalı var, onu da hoş görmek lazım, onu da ağır başlılığa vermek lazım. Ben daha önceki konuşmamada da söylemişimdir, ben esnaf çocuğuyum, esnafların arasında yetiştim. Kaymakam adaylığı görevine başlamadan bir gün önce yine dükkandaydım. O gün dükkandan çıkıp, otobüse binip görev tebliğ edilen ile gittim. Sonuna kadar esnafın içindeydim. Orta direk olan esnaf aslında katmanlar arası köprüdür. Bir memuru vatandaş ile buluşturur, siyasetçiyi vatandaşla buluşturur ve bütün toplumun nabzı orada atar ve orada o nabız çok doğru bir şekilde okunur, çok doğru bir şekilde yorumlanır. Dolayısıyla belki bugün modern çağın getirmiş olduğu bir takım kaçınılmaz sonuçlar var, orta sınıf hızlı aradan çekiliyor. Belki bunun iyi tarafları var ama bana göre en kötü tarafı bu köprünün ortadan kalkıyor olması. Toplumun katmanlarının bir birine geçişgenliğini sağlayan köprü ileride bizim aslında mayamızı hep koruyacak, sağlayacak olan o köprü ileride başka bir formatta devam etsin diye temenni ediyoruz. Ama modern çağın getirmiş olduğu birtakım sonuçlarda orta kesimi hızlı aramızdan çekip alıyor.”Yapılan konuşmaların ardından Malatya’da 16 yaşından beri lokantacılık yapan Cumali Sürücü’ye (73) Malatya’nın Yılı Ahisi Ödülü verildi. Törendeki protokol üyelerince ödülü verilen Cumali Sürücü’nün halen 3 oğlu ile birlikte lokantacılık mesleğini sürdürdüğü ve şimdiye kadar 30’un üzerinde çırak ve kalfa yetiştirdiği, bunlardan 10’a yakının kişinin ise kendi işyerini kurduğu belirtildi. Sürücü’nün meslek hayatı boyunca hiç kredi kullanmadığı ve hiç kimseye borcu bulunmadığı belirtildi.Yılın Ahisi ödülünün ardından İnönü Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Taner Tatar tarafından ‘Ahilik Kültürü’ konulu konferans verildi. Doç. Dr. Taner Tatar, “Birçok kurum ve teşkilat gibi ahilik de Türklerin hayat tecrübelerini ve mana zenginliklerini ifade eden -tarihe damgasını vurmuş, birçok düsturu ile de hala devam eden- bir Türk kurumudur. Ahilik, imanın maddede ve davranışta açığa çıkmasıdır. Bu imanın merkezinde ‘aşk’ vardır. Her ne kadar imanı sınıflandırmak zor ise de, aşk imanının ‘insan niçin iman eder’ sorusuna verilen cevaplardan sadece birisi olduğunu ifade edebiliriz. Bu soruya farklı cevaplar bulmak mümkündür. Zira insanlar korktukları için iman edebilmektedirler. Söz konusu korku Allah’a yönelik olabileceği gibi kişinin kendi geleceğine ilişkin de olabilir. Ya da kendisinden daha güçlü olarak gördüğü kişi veya kurumlara ilişkin korkulardan bir sığınma ve korunma amaçlı bir yöneliştir. Bunu ‘korku imanı’ olarak nitelendirebiliriz. Bir başkası menfaat imanıdır. Böyle bir iman sahibi kişi, dünyevî veya uhrevî beklentilerini gerçekleştirebilmek için çaba sarf eder. Bir diğeri aklî imandır. Kişi, Yaratıcı’nın varlığını ve birliğini aklıyla bulur ve ispat eder. Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran Şeyh Nasîrüd-Din (1172-1261) tam bir ahlak abidesi ve iyi bir deri ustasıdır. Kendisi gibi topluma örnek insanların yetişmesi ve bunların helal kazanç kapısına sahip olabilmeleri için Ahilik ocağının temellerini atmıştır. Onun yaşadığı dönemde Anadolu hem bir kargaşalık içerisindedir hem de Müslüman olmayanlarla bir arada yaşanmaktadır. Ahi Evran gibi şahsiyetler bir taraftan bu kargaşalığı ‘Sevgi’ tohumları ekerek durdurmaya, topluma barışı ve huzuru getirmeye çalışmışlar, diğer taraftan da dürüstlükleri, yardımseverlikleri, yiğitlikleri ve hoşgörüleri ile çevresindekilere örnek olmuşlar, Müslümanların daha iyi bir mümin olmalarını da sağlamışlardır. Ama her şeyden önce gayrimüslimler onlara bakarak Müslümanlığı seçmişlerdir. Çünkü Müslümanlık Ahilerin şahsında gözlerini kamaştırmış, kendilerini karanlıktan kurtaracak bu sevgi dolu Ahlâk abidelerine sarılmışlardır. Bu dönemde kendi nefislerine galip gelen, Ahi Evran gibi, Yunus Emre, Mevlana, Hacı Bayram Velî, Hünkâr Hacı Bektaş Velî ve daha birçok önemli şahsiyet ve onların ülküdaşları, sevgi çiçeklerinin tohumlarını önce Anadolu'ya sonra Rumeli'ye serptiler. Rahmet yağmuru ile sulayıp, nur ile boyadılar. Ellerine tespihi, gönüllerine Rab'lerini alıp, at bindiler, kılıç kuşandılar, Hz. Ali aşkına pala çaldılar. Damarlarından toprağa salıverdikleri kan tohumlarından kadife tenli güllere al verdiler. Kalp verdiler, ser verdiler, gül derdiler. Ahi birlikleri, Selçuklu devletinde ve özellikle Osmanlı devletinin kuruluş dönemlerinden başlayarak tümüyle millî bir karakterle karşımıza çıkmaktadır. Ahlâk bir inanç ve düşünce sistemidir; üzerimizdeki elbise ve başımızdaki şapka gibi maddî bir varlığı yoktur. Belki de bu yüzdendir ki, bazı kimseler elle tutulur ve gözle görülür varlıklar ve cisimler dururken, böyle inançlara önem vermenin doğru olmadığını söylerler. Fakat unutmamalıyız ki, insanları bir arada tutan şeyler maddî menfaatler ve pazarlıklardan çok manevî bağlardır. Bu bakımdan ahlâk olmazsa, toplum hayatı denen şey de olmaz, yani insanlar bir arada yaşayamazlar. İnsanlar hangi durumlarda nasıl davranmaları gerektiğini bildikleri takdirde, başkalarının nasıl davranacağı hakkında da kuvvetli tahminlerde bulunabilir ve böylece güvenlik duygusu içinde yaşarlar. Böylelikle, ahlâka en uygun davranışlarda bulunan kişi toplumun en çok kıymet verdiği kişi olacak, kötü ahlâk örneği verenler ise toplumun sert tepkileriyle karşılaşacaklardır. İşte tarihimizde Ahilik teşkilatı güzel ahlâkın üzerine temellendirilmiş, manevî bağların teşekkülünde önemli rol oynamıştır” ifadelerini kullandı.Konferans sonrasında MESOB Başkanı Keskin, Doç. Dr. Tatar’a teşekkür ederek, günün anısına hediye verdi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz