YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Ahıskalılar Sürgünün 68. Yılında Yürüdü

Ahıska'da yaşanan sürgünün 68. yıl dönümü, İnegöl Ahıska Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği tarafından düzenlenen...

Ahıskalılar Sürgünün 68. Yılında Yürüdü

Ahıska'da yaşanan sürgünün 68. yıl dönümü, İnegöl Ahıska Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği tarafından düzenlenen sessiz yürüyüşle anıldı.

İnegöl AVM önünden başlayan yürüşüye bin Ahıska Türk'ü katıldı. Ellerinde Türk bayrakları ve 'Güçlü, büyük Türkiye Ahıska Türkü'ne sahip çık', 'Bir milyon Ahıskalı halen sürgünde', 'Kimlik ve çalışma izni istiyoruz' yazılı dövizlerle yürüyen Ahıskalılara

AK Parti eski Bursa Milletvekili Sedat Kızılcıklı ile siyasi partilerin temsilcileri de destek verdi.

İnegöl Ahıska Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Mehmet Taş, "Burada toplanan bizler, bir zamanlar muhteşem Osmanlı Devleti&nin vatandaşlarıydık. Ahıska ve çevresi, 1828 Osmanlı-Rus Harbinde savaş tazminatı yerine Rusya'ya bırakıldı. Böylece devletimizden ayrı düştük. Tıpkı Balkan Türkleri gibi bizler de birçok acı ve ıstırap çektik. Birçok hemşerimiz muhacir olarak Türkiye'ye geldi. Fakat bizler aziz yurdumuzu terk etmedik. Her türlü mihnet ve meşakkate katlandık. Vatanımız olan Ahıska'da yaşamaya devam ettik. Sovyet diktatörü zalim Stalin vatanımızı bize çok gördü. İkinci Dünya Savaşı başlayınca halkımızın yiğit evlatlarını alıp cepheye götürdü. Geride kalan kadın ve çocuklara da kazma kürek vererek demir yolu inşaatında çalıştırdı. Herkes cephelerde savaşan evlatlarının bu trenlerle yurda döneceğini ümit ediyordu. Ama öyle olmadı. Bu demir yoluyla gelen kara trenler, hayvan vagonları, 15 Kasım 1944 gecesi bizi yurdumuzdan çok uzaklara götürdü. İnsanlığın yüz karası olan top yekun sürgün ve soykırıma tabi tutulduk. 15-20 gün süren ölüm yolculuğunda açlık, soğuk ve hastalıktan nice insanlarımız telef oldu. Ölenlerin cesetleri araziye atıldı, yaban ellerinde kurda kuşa yem oldu. Bu elim hadisenin 68. yıldönümünde bütün şehitlerimizi rahmetle anıyoruz. Hiçbir suçumuz, günahımız yoktu. Sadece Türk olduğumuz ve Türkiye sınırında yaşadığımız için bize bu zulmü reva görenleri lanetliyoruz" dedi.

Sürgün edildikleri Orta Asya ülkelerinde benliklerini kaybetmeden Müslüman Türk olarak bugünlere geldiklerini belirten Mehmet Taş, "1989 yılında Özbekistan'da Fergana vadisinde başka bir felaketi yaşadık. Yeniden yollara düştük, vatan aradık. 1990'da Sovyetler Birliği dağılınca herkes kendi bayrağını çekti. Ama bizim ne yurdumuz ne de bayrağımız vardı. Bizi yeni göçler ve yeni sürgünler bekliyordu. Bizler böyle hazin bir tarihin çocuklarıyız. Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Azerbaycan, Rusya ve Ukrayna gibi ülkelere serpildik. Bu da yakın gelecekte yok olup gitmesi demekti. Gürcistan, bizi vatanımıza bırakmamak için her türlü siyaseti denedi. Kimse bizim elimizden tutmadı. Artık bizim için bir tek yol kalmıştı. O da Türkiye'ye gelmek. Türkiye, 1992 yılında bizim için bir kanun çıkardı. Fakat bu kanun tam olarak uygulanmadı. 150 aile Iğdır'a getirilmekle son buldu. Ülkemiz, Kafkaslardan Balkanlar' kadar herkese kucak açmıştı. Bu kucakta elbette bize de yer vardır ve olmalıdır. Zira biz bu devletin en eski vatandaşlarıyız. Bu anlayışla Ahıskalılar yüzünü ve yönünü Türkiye'ye çevirdi. Bugün burada bulunan hemşerilerimiz, serbest göçmen olarak kendi imkansızlıklarından imkan çıkarıp buraya geldiler. Ne yazık ki, burada da bizi başka ıstıraplar bekliyordu. Bugün Türkiye'ye gelmiş olan Ahıska Türklerinin halledilmeyi bekleyen birçok meselesi vard. Dili dilinizden, dini dininizden olan insanlara çeşitli zorluklarla ikamet izni vermek, sonra da beş sene bekledikten sonra vatandaşlık hakkı vermek reva mıdır? Üstelik bu beş yıl zarfında çalışma izni yok. Sağlık ve sigorta hizmetleri yok. Almanya ve İsrail devletleri, bizimle aynı kaderi yaşayan hemşerilerine kucak açtı, aldı götürdü. Biz de devletimizden aynı anlayışı ve ilgiyi bekliyoruz. Türkiye'ye gelenler böyle sıkıntılarla boğuşurken Rusya ve Ukrayna çöllerinde çaresizlikler içinde binlerce kardeşimiz de hayat mücadelesi vermektedir. Bizim halkımız kimseye el açmaz. Yeter ki, bize yer yurt gösterilsin. İkamet ve vatandaşlık muameleleri insaf ölçüsüne çekilsin. Çalışmamıza müsaade edilsin. Çok değerli hükümetimiz, bizi unutmamalı, bu meseleleri halledilmesi için artık gereken yapılmalıdır" diye konuştu.

Songül Bedir'in 'Ahıska' adlı şiiri okumasının ardından Ahıska'da yaşanan sürgünün 68. yıl dönümünü anma programı son buldu.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler