Süper Lig'in 30. haftasında deplasmanda BB Erzurumspor ile 0-0 berabere kalan Trabzonspor'da başkan Ahmet Ağaoğlu, karşılaşmanın ardından konuştu.
Koronavirüs pandemisinden en çok kendilerinin etkilendiğini söyleyen Ağaoğlu, "Pandemiden en fazla etkilenen takım Trabzonspor oldu. Pozitif vakanın 10-14 gün karantina süresi oluyor. Bu da bir yırtık sakatlığına denk geliyor. Şartlar ne olursa olsun biraz Trabzonspor gibi oynamamız lazım." dedi.
FIFA'ya yapılan başvurunun detaylarını anlatan Trabzonspor Başkanı, "FIFA'ya yaptığımız başvuru sadece Trabzonspor'un başvurusu değil, her takımın her hocanın ciddi şekilde serzenişi var. 4 tekerlek değiştirdikten sonra araba hala gitmiyorsa, demek ki sıkıntı sistemde. Kulüpler Birliği'nin desteğiyle, itiraz etmeyen olmadığı için tamamına yakınının desteğiyle, hazırladığımız dosyayı FIFA'ya gönderdik. Burada verilmiş ama uygulanmayan bir AİHM kararı var. Hem AİHM hem Kamu Denetleme Kurulu'nun kararları, TFF için bir fırsattı ama tercih etmediler. Burada verilen mücadele Trabzonspor mücadelesi değil. Marka değeri sürekli düşen, kan kaybeden, tartışmaların zirve yaptığı, herkesin şikayetçi olduğu bir sistemde sizin marka değerinizi yükseltmeniz iyimserlik olur. Türk futbolu için yapılan bir başvuru. Dosya FIFA Disiplin Kurulu'na gönderildi, benim tahminim onlar da UEFA'ya gönderecek, onlar değerlendirmeyi kendisi yapacak." ifadelerini kullandı.
Türk futbolunda adalet için herkese görev düştüğünü söyleyen Ahmet Ağaoğlu, "Herkesin ağzında aynı kelam var; 'Adalet istiyoruz'. Adaletin sağlanabilmesi için görev yapan insanların bağımsız ve özgür hareket etmeleri lazım, baskı altında olmamaları lazım. Bağımsızlığın tartışıldığı bir noktadayız, bu noktada adalet tahsis edilmesi son derece güç. Sistemde bir çarpıklık varsa, onu gidermek hepimizin görevi. Madem herkes aynı doğrultuda sıkıntı yaşıyor, o zaman aynı doğrultuda hareket etme zorunluluğumuz var. Bireysel yapılanlar fazla bir şey ifade etmiyor. 35 senedir aynı şeyi konuşuyorsak, demek ki işin odağına inmiş değiliz, yüzeysel olarak canımız yandığında bağırıyoruz, bu da sorunun çözümüne yardımcı olmuyor. Eğer olsaydı, bugün hala bunları konuşmak zorunda kalmazdık." şeklinde konuştu.