HABER

Ahmet Davutoğlu'ndan 'Suriye helikopteri' açıklaması

Başbakan Ahmet Davutoğlu, düşürülen Suriye helikopteriyle ilgili olarak, "Kim olursa olsun hangi gerekçeyle olursa olsun sınırımız ihlal edilmişse kesinlikle mukabelede bulunulur" dedi.

Ahmet Davutoğlu'ndan 'Suriye helikopteri' açıklaması

Başbakan Davutoğlu, Star TV'de gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Ahmet Davutoğlu, "Olay olduktan sonra Hava Kuvvetleri Komutanımızla da bizzat konuştuk. Doğru. İlk anda puslu hava olduğu için Suriye hava aracı olarak tespit ediliyor, daha sonra helikopter olduğu anlaşılıyor. Yaklaşık 7 mil kadar içeriye girip Türk sınırını ihlal edince önce uyarılıyor. Daha sonra ihlal devam edince de bildiğiniz gibi Suriye olayları başladıktan sonra verdiğimiz talimatla oluşmuş angajman kuralları var. Kim olursa olsun hangi gerekçeyle olursa olsun sınırımız ihlal edilmişse kesinlikle mukabelede bulunulur. Mukabelede bulunuyor jetlerimiz ve daha sonra Suriye sınırları içine o helikopter düşüyor. Türkiye'nin kararlılığını göstermesi bakımından önemli bir husustur.

Türk Silahlı Kuvvetlerine verdiğimiz yetki son derece açıktır. Hangi gerekçeyle kim, ister karadan ister havadan Türk sınırlarını ihlal ederse mukabelede bulunulur ve ihlal eden kim olursa olsun mutlaka cezalandırılır. Bu da ümit ederim bu mesaj alınmıştır ve bir daha sınırlarımızı ihlal etme gibi bir cürete kimse kalkışmaz. Şu ana kadar gelmiş bir tepki yok. Zaten bu tür durumlarda kendileri yaptıkları fiilin yanlışlığını bildiği için tepkiyi ne gösterebilirlerGösterdikleri her tepkiye karşı da kararlılıkla aynı tepkiyi gösteririz. Bizim daha önce uçaklarımıza yapılan saldırıdan sonra aldığımız bir angajman kurallarıdır bu. Talimat çok açıktır, çok nettir. Türk Silahlı Kuvvetlerini, pilotlarımızı, Hava Kuvvetleri Komutanımıza da ifade ettim, bu mukabele kabiliyeti gücü ve kararlılığı dolayısıyla tebrik ederim" diye konuştu.

HDP'YE SEÇİM ELEŞTİRİSİ

Çözüm süreciyle ilgili açıklamalarda da bulunan Başbakan Davutoğlu, "Bizim partimize kapatılma davası açıldı. Antidemokratik şekilde bir davaydı, bir tek AK partili sokağa çıktı mı? Bence Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın kariyerinin en üstüne çıktığı an Ak Parti'nin kapatılma davası açıldığı andır. Bir gitti Anayasa Mahkemesi kapatılma kararı verseydi, yeni bir parti kurardık, kesinlikle şiddet uygulamazdık. Sen meclisin dışında kaldım diye şiddete çağrı yaparsan sana oy verenlere ihanet etmiş olursun. Şimdiden HDP olarak seçime girip girmeyeceği belli değilken, parlamento dışında kalırsanız. Bu bir tiyatro değil, başarırsam ne ala başaramazsam seçimi tanımam. Kazanamazsam sana dünyayı dar ederim demek kadar şiddet yanlısı bir dil olmaz. Biz bu tehditleri herhangi bir şekilde hayata geçilmesine izin vermeyiz. 7 Haziran akşamı ile 8 Haziran sabahı aynıdır. Bizim kaygımız milletin huzuru ile ilgilidir. Çözüm sürecinde bizim muhatabımız milletin bütündür. Bize verilen sözlerin hiçbiri tutulmadı. Her şey yolunda giderken, bir çok konuda adım atılacakken, 2 dakika konuşma yapıp tehditvari bir konuşma yaparsanız, her şeyi hesap etmek zorundasınız. Ben heryerde miting yaptım. Etrafımızda ateş çemberi var. Bu ateş çemberinde Türkiye, ekonomisini kalkındırabiliyorsa milleti le barışık bir parti var. HDP'lilerin gelip Balıkesir'de miting yapması mümkün mü? MHP'nin Bitlis'te miting yapması mümkün mü? Bu toprağın mayası var. Biz o mayadanız. Kim ne olursa olsun. Biz çözüm sürecini bir yöntem oalrak ortaya koyduk. Ben parlementoya şu kadarla girersem çözüm süreci yürür dersen olmaz" dedi.

'BALKON KONUŞMASI GELENEĞİNİ SÜRDÜRÜRÜZ'

Başbakan Davutoğlu, 7 Haziran seçimlerinin ardından geleneği sürdürüp balkon konuşması yapabileceğini söyledi. Davutoğlu, "Rabbim takdir ederse balkon konuşması geleneğini de sürdürürüz. Dışarıdan atamalar istisnaidir. Mersin'de çıkmadan önce Ali Babacan konuştu. Her ikisi de 3 dönemlik arkadaşlar. Burada Bülent Arınç konuştu o da 3 dönemlik. 3 dönemlik arkadaşların hepsi alanda ve çalışıyor. Daha önce Batman'daydı, Manisa'ya gidiyor. Hepsi ile gurur duyuyorum. Bir hareket içinde olmak, her zaman milletvekili bakan olmak anlamına gelmiyor. Bu ekip sürecek. Kim ne görevi alır? Ona 7 Haziran sonrasında kim hangi görevi alacak onun kararını alacak olan benim" şeklinde konuştu.

MERAL AKŞENER'E KASET İFTİRASI

Kaset iddialarını da değerlendiren Davutoğlu, "Yönetime talip olan 2 tür yaklaşım var. Biri bizim gibi insanların elini sıkıyor. İşçilerin alnından öpüyor. Bu konuda gayret gösteren muhalefet de olsa saygı değer iş yapıyordur. İkinci yol var bir de. Patrona Halil'e kadar gider. Gayrimeşru yollarla yönetimi ele alabilir miyim? Bazen lobi, bazen mafya şeklinde kendini gösteriyor. Bazen de paralel yapı gibi bu iki yöntemin mücadelesi sürüyor Türkiye'de. Bu kaset ve şantaj bu anlamda Adnan Menderes zamanında ne itiraflar atıldı. Rahmetlinin ruhu şey olmazsın diye burada zikretmeyeceğiz. 2011'de de MHP milletvekili ile çıkan şeylerdi aynı şeyi söyledim. Hz. Mevlana insanların kusurunu örtmekte toprak gibi ol der. Meral Akşener konusunda iffetli bir kadına atfedilecek daha ağır bir şey yoktur. Onbinlerce insan önünde bir hanım ile ilgili konuştum isim vermeden. Sare Hanım da kendisi aradı. Meral Hanım yada başka biri kim hakkında ne çıkarsa karşısında dururuz. Ben Genel Başkan olarak, Sayın Kılıçdaroğlu, Bahçeli ile rekabet ettiğim için sert de konuşurum. Ancak onların onuruna bir laf gelirse ben onun da karşısında dururum. Bundan sonra benim için de en temel ilkelerden birisi de insan onurudur. Ben Bahçeli'nin nezaketini bilirim. Fakat, özel hayatını takdir ettiğim birisi çıkıp Başbakana, Cumhurbaşkanına şerefimize hakaret eden bir dil kullanırsa, bulunduğum makam gereği şeref gereği.. Kendi şerefimi koruyamazsam, milletimizin şerefini de koruyamam. Bahçeli, bize kullandığı dili sükunetle dinlesin. Bende ona bir siyasetçinin şerefi bayrağını ülkenin bayrağını her yerde dalgalandırması ile ölçülür" dedi.

Başbakan Davutoğlu sözlerini şöyle tamamladı:

"Bir işin esasına bakmak lazım. Hakim ve savcılar için söylüyorum. Hukuk dışına çıktılar. 4 savcı da dönemin başbakanı diyerek iddianamenin hedefini göstermiş oldular. Hukuk devletindeyiz. Dönemin başbakanı dersen hükmü vermişsiniz demektir. Halktan yetkisini almış bir başbakan için dönemin başbakanı diye bahsedersen senin niyetin darbe yapmak. Bir kere, bürokratik yapı da çetelenmiş bir örgütten bahsediyoruz. Ancak, AK Parti'de görevi devraldığım gün söyledim. Bürokrasinin rasyonel ve objektif şekilde örgütlenmesini, ve meşruiyetini halktan almış. Benim yanımda çalışan bürokrat bana hesap verecek. Gerçek hancı olan millet, yarın başkası temsil eder. Birisi hukuk devleti kriterleri bunlar ayrımsız uygulanır. YAŞ'ta hukuk dışı bir sürece izin verilmez. Önümüze dosyalar geldiğinde bakacağımız tek şey, ehliyet, liyakat, silahlı kuvvetlerin ana misyonu olan alan dışında bir yere girmemiş olması. Silahlı kuvvetlerin iş siyaset yapmak değildir. Türkiye'de silahlı kuvvetler en sağlam zemine oturmuştur. YAŞ'ı olağanüstü toplantı olarak görmemek lazım. YAŞ doğal bir süreçtir. Doğal kararlar alınır. MGK kararları çıktığında Türkiye'de siyasi rejim mi değişecek diyen olmuyor. Biz seçim kampanyası yapıyoruz. Bizim şuan odaklandığımzı nokta halkımıza kendimizi anlatıp, iktidarı almak. Cumhurbaşkanımız ise yüzde 52 oyla seçilmiş, kendi düşüncelerini ifade eden devletin en üstteki şahsiyeti olarak halka buluşur. 2 ay önce buluşuyorsa şimdi de normal. Rakiplerimiz, medeni kurallar içinde yapalım. Cumhurbaşkanımızı tartışmalarımızın içine çekiyor. Parlamenter sistemi bu kadar önemsiyorsak, 2007'de 27 Nisan muhtırasında ne görüş beyan ettiler. Savundular mı parlamenter sistemi. 28 Şubat'tan sonra MHP ve CHP oyunu yükseltme çabası içine girdi. YSK'ya gittiler, Anayasa Mahkemesi'ne gitmeleri de hakları. Cumhurbaşkanımıza, kullandıkları dil nasıl bir dildir? Hiç bir zamanda Cumhurbaşkanı bu kadar ağır hakaretlere maruz kaldı mı? Bu taşların yerine oturmasında görev muhalefete de düşüyor."

(İHA)

En Çok Aranan Haberler