5 dönem milletvekilliği yapan Türk, Kürt siyaseti içinde izlediği barışçıl politikalarıyla öne çıkan isimler arasında yer alıyordu.
Ahmet Türk, 2 Temmuz 1942'de Mardin doğumlu. Güneydoğu'nun aşiretlerinden Kanco ailesinden. 1954 yılında babası Hacı Sinan’ı kaybeden Ahmet Türk’ün aktif politik hayatı, milletvekili ağabeyi Abdürrahim Türk’ün öldürülmesi ile başladı. İlk defa milletvekilliği'ne XV. TBMM Döneminde (1974) CHP’den Mardin milletvekilli olarak seçildi.
Devam eden yıllarda çeşitli sol partilerde görev aldı. 1988 yılında sayısı 6 bini bulan insanın ölümüne ve daha fazlasının da sakat kalmasına neden olan Halepçe Katliamı nedeniyle 1989 yılında Paris’teki Kürt konferansına katıldığı gerekçesiyle milletvekili bulunduğu SHP’den ihraç edildi. 1990'da HEP'nin kurucu üyesi oldu.
O günlerde Halkın Emeği Partisi’ni kurarak başladığı etnik siyaset çizgisi, bugün DTP’yle yeni bir boyut kazandı. Hareketin partileşmesi ve sonucunda DTP'nin kurulmasından sonra, Aysel Tuğluk ile birlikte partinin genel başkanlığına seçildi. Böylece, Aysel Tuğluk ile birlikte, Türkiye'de eşbaşkanlık sistemini ilk uygulayan parti genel başkanı oldu. Haziran 2006'da yapılan DTP kongresinde eşbaşkanlık sisteminin kaldırılması üzerine, partinin tek genel başkanı olarak yeniden seçildi. Şubat 2007 tarihinde yapılan kongrede, başka hiçbir aday çıkmaması üzerine, yeniden partinin genel başkanlığına seçildi.22 Temmuz 2007 seçimlerinde bağımsız Mardin Milletvekili olarak Meclise girdi.
HEP kuruculuğu ile DEP milletvekilliği ve genel başkanlığının ardından, HADEP ve DEHAP yönetiminde de aktif roller üstlenen Ahmet Türk, Abdullah Öcalan’la da zaman zaman görüşmeler yaptı. Bu konudaki bir anısını şöyle anlatıyor: “Biz rahmetli Özal’ın mesajını götürmek üzere Öcalan’la görüştük. Özal, bize ‘Akan kanın durması için çaba içinde olmanız gerekir.’ deyince, kendisine ateşkesin sürmesi için Bekaa’ya gitmeyi düşündüğümüzü söyledik. ‘Elbette’ dedi.”
Türk, eski DEP’li arkadaşlarının ısrarları sonucu yeniden Ankara’ya döndü ve siyasette 3. kez şansını denemeye karar verdi. Oysa birkaç ay öncesine kadar Zana ve arkadaşlarının kuracağı partiden umutsuzdu. Milliyet’ten Hasan Cemal’e verdiği röportajda, etnik partilerden şöyle bahsemişti: “Bugüne kadar kurduğumuz bütün partilerde, inandırıcılık eksiği vardı. Parti içi hukuk, parti içi demokrasi açısından olumlu bir şey söylemek güçtü. Bu yüzden Türk aydınlarına da güven veremedik. Çünkü ipler perde arkasında başkalarının elinde diye düşünülürdü. Bu nedenle muhataplarımız tarafından pek ciddiye alınmazdık. Şimdi yeni bir anlayış geliştirmek zorundayız. Vesayetle, vekâletle siyaset üretemeyiz artık.”
Türk, 1.(XV), 2.(XVI), 3.(XVIII.), 4.(XIX.) ve 5.(XXIII.) Dönem Mardin Milletvekilliği ile TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanlığı yaptı. Evli ve 8 çocuk babası. (ANKA)