Ahududu Amerika, Asya ve Avrupa'da yetişir. Ülkemizde ise Ege bölgesinde yetiştirilme alanları mevcuttur. Frambuaz adı ile andığımız ahududu ülkemizde sevilerek tüketilir. Ormanlık alanlarda yetişen, otsu, dikenli gövdesi olan ve açtığı beyaz renkli çiçeklerin zamanla meyveye dönüşmesi ile ortaya çıkar. Ahududu daha çok sonbahar ve yaz aylarında yetişir. Görünümü ile çileğe benzer. Bu yüzden ilk defa görenlerin çoğu çilek ile karıştırır. Ahududu, etli minik üzümcüklerin bir araya gelerek sulu bir formda oluşturduğu çeşittir.
Bu sulu üzümcüklerin içinde sert yapılı çekirdekler bulunur. Tadı oldukça tatlı ve hoştur. Çoğunlukla taze tüketilir. Çünkü meyvenin çevresindeki küçük üzümcükler oldukça hassas ve çabuk bozulan formdadır. Birçok meyvenin aksine ahududu dondurma işlemleri ile korunur. Yaz aylarında tazesi tüketilip geri kalan aylarda ise dondurulmuş hali ile kullanılır. Dondurulan ahududu, tadından ve besin değerlerinden pek kayıp yaşamaz. Kullanım alanları ise oldukça fazladır. Meyve olarak tüketildiği gibi, dondurma yapımında, şekerleme ve tatlı yapımında da kullanılır. Meyvenin aromasından sakız, şurup, marmelat, reçel ve çeşitli içecekler de yapılır. Ayrıca özü birçok pastil ve ilaçta tat verici olarak kullanılır.
Miktar (gr): 100
Kalori (kcal): 52
Yağ (g): 0,5
Karbonhidrat (mg): 13,06
Protein (g): 1,2
Ahududunun vücuda birçok faydası bulunuyor. Gerek meyve olarak tüketilmesi gerekse çay gibi türevleri vücutta ağrı eşiğini azaltması ile bilinir. Ahududunun hamile kadınlar tarafından tüketilmesi, hem annenin hem de bebeğin sağlığı için çok önemlidir. Bunun yanında eski zamanlarda yaprakları kullanılarak yapılan çayların, doğum sırasında anneye verildiğinde doğum sancılarını azalttığı görülmüştür. Bu amaçla doktor kontrolünde günümüzde de kullanılabilir.
Ahududunun içerdiği bileşenlerin damarlarda büzülmeyi sağladığı yapılan araştırmalarda ortaya çıkmıştır. Bu özelliği ile ishal gibi bağırsak sorunlarında meyvenin tüketilmesi oldukça fayda sağlıyor. Ahududu, içinde bulunan bazı minerallerin bağırsak florasına katkı sağlaması sebebi ile de ishale karşı iyi bir koruyucudur.
Kadınlarda belli dönemlerde beyaz veya sarımsı akıntılar meydana gelir. Bu akıntıların oluşması kadınlar tarafından tehlikeli sanılır. Fakat idrar yollarında meydan gelen bir çeşit enfeksiyon sonucunda bu durum ortaya çıkabiliyor. Ahududu, yoğun antioksidan özelliğe sahiptir. Bu yönü ile vücuttan toksinleri atar ve iltihaplanmaları giderir. Kadınlarda ise akıntıların azalmasını sağlar.
Ahududunun içerdiği yoğun oranda antioksidanlar vücuda dinçlik veriyor. Bunun yanında içeriğinde birtakım vitamin ve mineraller de bulunur. Bunlar insanın günlük enerji ihtiyacını karşılamak amacı ile gereklidir. Ahudududan her gün bir avuç yemek sürekli zinde kalmanıza ve güne iyi başlamanıza yardımcı olur.
Adet dönemleri zorlu ve acılı geçebiliyor. Kadınlar bu dönemde hem gergin hem de acı hisseder. Ahududunun yenmesi ile vücut gerginliği azalır. İçerisinde bulunan bileşenler vücuda ihtiyacı olan, mutluluğu ve dinginliği vererek adet sancılarını azaltır. Ayrıca bazı kadınlarda hormonal kaynaklı adet düzensizlikler de ahududu tüketmekle düzelebilir.
Ahududu tüketilmesi vücudu mikroplardan arındırır. Yüksek ateş sırasında vücut mikroplar ile savaş halindedir. Ahududunun yenmesi ile vücudun mikroplara karşı verdiği savaş kazanılabilir. Hem vücut direncini yükseltmesi hem de mikropları etkisiz hale getirmesi özelliğinden dolayı ahududu sıklıkla tüketilmelidir.
Bazı kişilerin diş etleri oldukça hassastır. Bu yüzden diş etleri sürekli kanar. Ağız ülseri sahibi olan kişilerin de, diş etleri kanar. Ahududunun düzenli tüketimi ile diş eti kanamasının önüne geçilebilir. Aynı zamanda meyvenin çayı ile gargara yapmak kısa sürede diş etlerine dayanıklılık kazandırır. Bu sayede kanamaların önüne geçilebilir.
Grip, nezle, sinüzit gibi hastalıklar alt ve üst solunum yollarının iltihaplaması ile ortaya çıkar. Ahududu, toksinleri temizleme ve iltihaplanmanın önüne geçmesi sebebi ile hasta olunduğunda tüketilmesi gereken meyvelerden biridir. Hasta iken vücut direncini attırmak amacıyla bol bol C vitamini almak gerekir. Ahudududa yüksek oranda C vitamini vardır. Bu yüzden gribal enfeksiyonlarda sıklıkla tüketmek gerekir.
Ahududunun antioksidan özelliği kanın olumlu etkilenmesini sağlar. Kan hücrelerinin canlanmasında ve kanın temizlenmesinde ahududu tüketimi önem taşır. Kan akışını hızlandırması yönü ile de vücuda oldukça faydalı olduğu kabul edilir.
Kan basıncının düşürülmesinde rol oynayan önemli meyvelerden biridir. İçeriğinde doğal şekerler ve yüksek antioksidanlar vardır. Ayrıca kalp ve damar dostu vitamin ve mineraller ile vücut içinde dengeyi sağlar. Damarlarda basıncı düşürerek tansiyonu da dengeler.
Bağırsak florası yaşayan canlı bakterilerin varlığı ile çalışır. Ahudududa bulunan bileşenler bağırsaklarda yaşayan bakteriler için gereklidir. Meyvenin düzenli tüketiminde bağırsak florası zenginleşir. Bunun yanında sindirim problemleri de ortadan kalkar. İshal kabızlık gibi bağırsak hastalıkları oluşmaz.
Ahududunun doğal içeriği birçok hastalık ve mikrobun vücuda girmemesi için koruyucu görev yapar. Kırmızı meyvelerde doğal olarak bulunan antioksidan, vücudu toksinlerden ve mikroplardan arındırır. Bu sayede vücut iltihaplardan temizlenir.
Ahududunun içerisinde faydalı onlarca bileşik vardır. Vitaminlerden en fazla A ve C bulunur. Ayrıca protein, karbonhidrat, selüloz gibi büyük bileşikler de vardır. Limon asidi, kalsiyum, magnezyum, fosfor, demir, mangan, bakır gibi mineralleri de barındırdığı için oldukça sağlıklı bir meyve olduğu bilinir.
Ahududu ve böğürtlen çok karıştırılan iki meyvedir. Bu iki meyve ihtiva ettikleri bileşenler, sağlığa faydaları ve görünümleri ile gerçekten benzerlik taşır. Fakat iki meyve arasında belli başlı farklılıklar vardır. Böğürtlen doğada kendiliğinden yetişirken, ahududu böğürtlenin kültürlenerek ekilmesi sonucu yetişir. Böğürtlen daha ekşimsi ve daha mayhoş bir tada sahip iken ahududu daha tatlıdır. Böğürtlen de çeşitli dondurma ve tatlılarda aroma verici olarak kullanılır. Bunun yanında reçeli ve sosları da yapılırken, daha tatlı olan frambuazın kullanım alanı daha geniştir.