AIDS, bulaş yolları nedeniyle toplumda utanılan ve konuşmaktan kaçınılan hastalıklardan biri olarak karşımıza çıkıyor. HIV virüsü, insan vücuduna girdiği andan itibaren yıllar boyunca sessizce ilerleyerek bağışıklık sisteminin çökmesiyle AIDS’e neden oluyor. Düzenli yapılan basit kan testleriyle erken teşhis konması ise hastalığı korkulan bir hastalık olmaktan çıkarıyor ancak toplumsal önyargı korkusu, bunun önüne geçerek hastalığın yayılmasına sebep oluyor. Oysa tabu olmaktan çıkarılarak konuşulması ve farkındalık oluşturulması, yayılımı engellemek ve sağkalım adına büyük önem taşıyor. Dünyada ilk AIDS tanısının 1 Aralık 1981 yılında konması sebebiyle her yıl 1 Aralık Günü’nde “Dünya AIDS Korunma ve Farkındalık Günü” olarak çeşitli kampanya ve çalışmalarla bilinç oluşturma amaçlanıyor.
HIV'in olup olmadığından emin olmanın tek yolu test yaptırmaktır. HIV olup olmadığını söylemek için semptomlara güvenemezsiniz. HIV durumunuzu bilmek size güçlü bilgiler verir, böylece kendinizi ve eşlerinizi sağlıklı tutmak için adımlar atabilirsiniz. Gelin AIDS belirtilerine bir bakalım. HIV'in birkaç belirtisi vardır. Herkes aynı semptomları taşımaz. Kişiye ve hastalığın hangi aşamasında olduklarına bağlıdır. HIV'in üç aşaması ve insanların karşılaşabileceği bazı belirtiler bulunmaktadır.
Aşama 1: Akut HIV Enfeksiyonu
HIV ile enfekte olduktan 2 ila 4 hafta sonra, insanların yaklaşık üçte ikisi grip benzeri bir hastalığa yakalanacaktır. Bu, vücudun HIV enfeksiyonuna doğal cevabıdır.
Grip benzeri semptomlar şunları içerebilir:
Ateş
Titreme
Döküntü
Gece terlemeleri
Kas ağrıları
Boğaz ağrısı
yorgunluk
Şişmiş lenf düğümleri
Ağız ülseri
Bu belirtiler birkaç günden birkaç haftaya kadar sürebilir. Ancak bazı insanlar HIV'in bu erken aşamasında hiç semptom göstermezler. Sadece bu belirtilerden birine sahip olduğunuz için HIV'in olduğunu varsaymayın - bunlar diğer hastalıkların neden olduğu hastalıklara benzer olabilir. Ancak, HIV bulaşmış olabileceğinizi düşünüyorsanız, HIV testi yaptırın. HIV'in olup olmadığından emin olmanın tek yolu test yaptırmaktır. Test nispeten basittir. Sağlık uzmanınızdan bir HIV testi isteyebilirsiniz.
AIDS, virüs nedeniyle vücudun bağışıklık sistemi kötü hasar gördüğünde ortaya çıkan HIV enfeksiyonunun geç aşamasıdır. HIV (insan bağışıklık yetmezlik virüsü), vücudun enfeksiyonla savaşmasına yardımcı olan ve bir kişiyi diğer enfeksiyonlara ve hastalıklara karşı daha savunmasız hale getiren hücrelere saldıran bir virüstür. HIV ile bir kişinin belirli vücut sıvılarıyla temas yoluyla, en yaygın olarak korunmasız cinsel ilişki (prezervatifsiz seks veya HIV ilacını önlemek için HIV ilacı) veya enjeksiyon ilacı ekipmanı paylaşılmasıyla yayılır.
HIV (Human Immunodeficiency Virus -İnsan Bağışık Yetmezlik Virüsü), bağışıklık sisteminin baskılanması sonucunda fırsatçı enfeksiyonlar ile seyrederek AIDS tablosuyla sonuçlanan kronik hastalığa yol açmaktadır. Kan ve kan ürünlerinin bağışı öncesinde rutin HIV tarama testlerinin uygulanması ile kan yolu ile bulaşma oldukça azalmıştır. Özellikle cinsel yolla bulaşan virüslere maruz kalmış kişiler, hem HIV alma hem de bulaştırma yönünden yüksek riske sahiptir. Diğer bir bulaşma şekli ise enfekte anneden yenidoğana plasenta yoluyla doğum sırasında veya emzirerek sütle bulaşmadır. Kan, organ ve doku nakli yoluyla da bulaşabilmektedir.
Dünyada en sık Afrika ülkelerinde görülen HIV, günümüze kadar yaklaşık 40 milyon kişinin ölümüne yol açmıştır. 2016 yılı itibariyle dünya genelinde 36.7 milyon kişi HIV ile enfekte, 1.8 milyon ise yeni vaka bulunmaktadır. Ülkemizde ilk vakanın görüldüğü 1985 yılından 31 Aralık 2017 tarihine kadar 16 bin 201’i HIV ile enfekte, bin 651’i AIDS olmak üzere toplam 17 bin 884 vaka bulunmaktadır. HIV ile enfekte kişilerin ancak yüzde 45’inin enfekte olduklarını bildikleri tahmin edilmektedir. Bu nedenle bu veriler dışında ulaşılamamış yüzde 55'lik bir kısım olduğu düşünülmektedir. Gelişmiş ülkelerde korunma önlemlerine dikkat edilmesi ile görülme sıklığı azalmaktadır ancak ülkemizde bu önlemlere dikkat edilmemesi nedeniyle halen her yıl bildirilen vaka sayısı artmaktadır. Vaka sayısının artışında hastaların başvurma oranlarının da artmış olabileceği dikkate alınmalıdır.
HIV testi, 'Edinilmiş Bağışıklık Eksikliği Sendromu'na (AIDS) yol açan 'İnsan Bağışıklık Yetmezlik Virüsü'nün (HIV) kan, tükürük ya da idrarda tespit edilmesinde kullanılır. Bu testler antikor, antijen veya RNA temelli yapılır. Pencere dönemi, HIV'in bulaşmasından yukarıdaki testlerden birinin herhangi bir değişikliği tespit edebileceği ana kadarki dönemi kapsamaktadır. HIV-1 antikor testinin (B tipi alt tür için) yaklaşık pencere dönemi 25 gündür. Antijen testleri ise pencere dönemini 16 güne kadar düşürebilir. RNA temelli NAT (Nükleik Asit Testi) ise bu süreyi yaklaşık 12 güne kadar indirebilir. Bu medikal testlerin etkenliği genelde aşağıdaki terimlerle tanımlanır:
Duyarlılık: HIV var ise, sonuçların yüzdesi pozitiftir.
Özgüllük: HIV yok ise, sonuçların yüzdesi negatiftir.
Tanı koymak için kullanılan tüm testlerin kısıtlı olduğu yerler bulunmaktadır ve bazen bu testler, yanlış veya kuşku uyandıran sonuçlar sunabilir.
Yanlış pozitif: Testin yanlış biçimde enfeksiyon kapmamış bir kimsede HIV olduğunu göstermesi.
Yanlış negatif: Testin yanlış biçimde enfeksiyon kapmış bir kimseyi HIV negatif göstermesi.
Bu tip yanlış tanı koyan testlere güncel bir örnek olarak, Türkiye Yozgat-Çandır'da Ali Orhan Bulucu'nun 7 Ocak 2004'te Çandır Devlet Hastanesi'nde yaptırdığı HIV testinin pozitif çıkması üzerine 9 Ocak 2004'te intihar etmesi ve ardından yapılan doğrulama testlerinde HIV negatif çıkması verilebilir.
Belirgin olmayan tepkimeler, hipergamaglobulinemi, ya da HIV'e benzer diğer enfeksiyon unsurlarına karşı üretilen antikorlar yanlış bir sonuç elde edilmesine yol açabilir. Otoimmun (Kendi dokularındaki antijenlere karşı antikor oluşması) [4] rahatsızlıkları da, sistemik lupus eritematozis gibi, nadiren de olsa yanlış pozitif sonuçlara neden olabilir. Çoğu yanlış negatif sonucun ise pencere döneminden ötürü olduğu düşünülmektedir.
AIDS BELİRTİLERİ ERKEKTE NASIL OLUR?
Erkeklerde AIDS belirtileri durumdan duruma değişecektir, ancak HIV enfeksiyonlarının takip ettiği en yaygın belirtileri şöyledir: Enfeksiyon üzerine, HIV'li bireylerin semptom göstermesi 2-4 hafta sürebilir. Genellikle bu semptomlar HIV yerine soğuk algınlığı veya grip ile karıştırılır. Akut HIV enfeksiyonu olan bireylerin yaklaşık yüzde 80'i grip benzeri semptomlar yaşayacaktır. Bununla birlikte, bazen semptomların ortaya çıkması yıllar alabilir. Bu nedenle, yeni bir cinsel ilişkiye başlamadan önce sizin ve eşinizin her zaman teste tabi tutulması çok önemlidir . HIV için test yaptırmak, bireylerin gerekli tedaviyi daha erken aramasına yardımcı olur ve virüsün başkalarına yayılmasını durdurmaya yardımcı olur.
Bu aşamada erkeklerde en yaygın HIV belirtileri şunlardır:
Bu aşamada erkeklerde daha az yaygın HIV semptomları şunları içerir:
**TEDAVİYİ REDDETMEK CİDDİ TABLOLARA NEDEN OLABİLİR
Etken vücuda alındıktan sonra ilk 1-6 hafta içerisinde akut enfeksiyon tablosu gelişmektedir. Bu dönemde şikayetler, HIV enfeksiyonuna özgü olmayıp oldukça değişkendir. Ateş, lenf bezlerinin şişmesi, farenjit, deri döküntüleri, kas veya eklem ağrısı, ishal, baş ağrısı, bulantı ve kusma, karaciğer ve dalak büyümesi görülebilmektedir. Akut dönem belirti ve bulguları 2-4 hafta içerisinde kendiliğinden kaybolur. Kişi akut enfeksiyon döneminden itibaren bulaştırıcıdır. Enfeksiyonun erken döneminde kişinin kanında virüs bulunmasına rağmen antikor ve antijen saptanamamaktadır. Bu dönem ‘pencere’ dönemi (eklips) olarak adlandırılmaktadır. Vakaların büyük kısmında 6-12 hafta içerisinde virüse karşı antikorlar gelişir ve bu dönemden itibaren kan testlerinde görünür hale gelmektedir. Tedavi almayan hastalarda hastalık bağışıklık sistemini baskılayarak kanser ve fırsatçı enfeksiyonlara neden olmaktadır.
10 MADDEDE AIDS İLE İLGİLİ BİLİNMESİ GEREKENLER
AIDS hastalığı; tükürük, ter, gözyaşı, idrar gibi vücut sıvılarından; öpüşme (ağızda kanamalı yara yoksa), el ele tutuşma, ortak duş alanı kullanma, sinek ısırması ya da başka hayvanlardan bulaşmaz.
HIV için artık oldukça etkin yeni tedaviler kullanılmaktadır. İlk yıllarda hastalar günlük çok sayıda tablet almak zorunda iken artık yeni tedavi rejimleri ile günde tek tablete kadar düşmüştür. HIV hastalarına da diğer hastalar gibi standart temas önlemleri uygulanmaktadır.
Tamamen tedavisi olmasa da ilerlememesi ve virüs seviyesinin düşük tutulabilmesi için ilaçlar vardır. Antiretroviral ilaç tedavisiyle anneden bebeğe hamilelik sırasında geçme oranı da yüzde 0.5’e kadar indirilmiştir.
HIV, bağışıklık sistemini zamanla zayıflatmaktadır. Zaman içinde iyice zayıflayan bağışıklık sistemi vücudu diğer hastalıklara karşı koruyamaz hale gelmektedir. Hastalıklarla mücadele edememe evresine AIDS denir.
İğne, şırınga, dişçi/dövmeci ekipmanı, akupunktur, kulak delme iğnesi gibi kanla temas edebilecek keskin aletler kesinlikle ortak kullanılmamalıdır.
Vajinal, anal ya da oral her çeşit cinsel ilişkide prezervatif kullanılmalıdır.
Test edilmemiş kan nakline izin verilmemelidir.
HIV Pozitif olunup olunmadığını anlamak için kan testi yaptırmak yeterlidir. Cinsel yaşamı aktif kişiler mutlaka düzenli testlerini yaptırmalıdır.
1996 yılından beri ilaç tedavileriyle kontrol altına alınmaya çalışılan AIDS, Dünya Sağlık Örgütü tarafından ölümcül hastalıklar listesinden çıkarılarak kronik hastalıklar listesine alınmıştır.