HABER

AIDS tedavisinde olumlu gelişmeler

İSTANBUL (İHA) - Zamanımızın henüz çare bulamadığı korkunç hastalık olan AIDS'le ilgili ilk vakaların tıbbın gündemine gelmesinin üzerinden neredeyse çeyrek yüzyıl geçiyor. 'Kazanılmış Bağışıklık Yetersizliği' anlamına gelen kelimelerin baş harflerinden oluşan AIDS hastalığından bugüne kadar yaklaşık 25 milyon insanın hayatını kaybettiği tahmin ediliyor. Halen yüzde 45 kadarı kadın olmak üzere 40 milyon civarında insanın, hastalığın etkeni virüsleri ile infekte olduğu ve her yıl 5 milyon kişinin daha bu sayıya eklendiği de belirtiliyor. Orta ve Güney Afrika'nın başını çektiği dünyanın belli yörelerinde infekte olanların genel nüfusa oranı yüzde 25 ve üzerine kadar tırmanmış bulunuyor. Ancak, son yıllarda ilaçlı tedavi yöntemlerinde alınan sonuçlar yüz güldürüyor. Bu kapsamda, ileri derecede etkin anti-retroviral tedavinin (İEART) -güncel üçlü ilaç kombinezonları- uygulanabildiği zengin toplumlarda, AIDS ölümlerinde yarı yarıya düşmeler gözleniyor. Halen İEART'ın, pek çok hastada, AIDS'e yol açan HIV enfeksiyonunun ilerlemesini durdurduğu ve süreci "dondurduğu" bildiriliyor. Çok basitleştirilmiş ilaç müdahaleleri ile anneden bebeğe virüs aktarımı riski neredeyse önemsiz oranlara kadar düşebiliyor.

Baykent Tıp Merkezi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Oğuz Önder, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, kan ve cinsel organ salgıları ile kişiden kişiye bulaşabilen HIV virüslerinin, ortalama 10 yıl kadar süren bir süreçte bedenin bağışıklık cevabında merkezi rol oynayan bir tür hücreyi (CD 4(+) lenfositler) adeta soykırıma uğrattığını ve hastaların bağışıklık sistemini neredeyse tamamen çökerttiğini kaydediyor.

AIDS ÖLÜMLERİNDE AZALMA

Hastalık etkeninin kısa sürede tanımlanması (1983-1985) ve toplanan epidemiolojik verilerin, korunma tedbirlerinin akılcı biçimde formüle edilmesine imkan sağladığını vurgulayan Dr. Önder, "1987'de ilk onaylanan ilaçtan (Zidovudine) sonra son 13 yılda HIV virüslerine karşı geliştirilen etkin ilaçların yeni sınıfları, eldeki ilaç sayısının 15'i geçmesini sağlarken, daha da önemlisi, "ileri derecede etkin anti-retroviral tedavi" ("İEART") olarak nitelenen güncel üçlü ilaç kombinezonlarıyla tedavi stratejisine yolu açtı. İEART protokollerinin uygulanabildiği zengin toplumlarda, 1993'den başlayarak yıllık AİDS tanılarında 5-6 yıllık bir zaman diliminde yarı yarıya azalmalar ve 1996'dan bu yana da AIDS ölümlerinde benzer oranlarda azalmalar gözlenebildi. Halen İEART'ın pek çok hastada HIV infeksiyonunun ilerlemesini durdurduğu ve süreci "dondurduğu" söylenebilmekte. Çok basitleştirilmiş ilaç müdahaleleri ile anneden bebeğe virüs aktarımı riski neredeyse önemsiz oranlara kadar düşebiliyor" dedi.

Dr. Oğuz Önder, hastalığın özellikle heteroseksüel cinsel etkinlikler sonucunda ve annelerden bebeklere taşınmasının önlenmesinde yoksulluk, eğitimsizlik ve sosyal baskıların sarmalındaki insanlar arasında pek başarılı olunamadığına dikkat çekerek, "Yoğun bilimsel çabalara ve kullanılan büyük kaynaklara rağmen etkili bir aşının hala geliştirilememiş olması da salgının hızını kesmedeki başarısızlığımızın belki en önemli sebebi" diye konuştu.

Sonuçta dünya ve insanlığın, 1918 grip salgınınınkini aşmış ve tüm zamanların en yıkıcı savaşınınkilere yaklaşan kayıpları ile bu son salgınla hala yüz yüze olduğunu hatırlatan Dr. Önder, "Dolayısıyla toplumların ve kişilerin hastalık hakkında aydınlatılması, riskli ferdi davranışların azaltılmasını hedefleyen eğitim, bu kapsamdaki öneri ve tedbirlerin kitlelerce benimsenmesine çalışılması ve nihayet aşı araştırmalarının sürdürülmesi, en ağırlık verilecek stratejiler olarak ulusların ve uluslararası örgütlerin gündeminde yer almaktadır" ifadelerini kullandı.

YORUMLARI GÖR ( 0 )

En Çok Aranan Haberler