Cemil SEVAL/MANİSA, (DHA) - MANİSA'nın Yunusemre ilçesindeki Aigai Antik Kenti'nde sürdürülen kazı çalışmalarında, 1900 yıl öncesine ait olduğu değerlendirilen 3 binden fazla hayvan kemiği çıkarıldı. Çıkarılan kemikler arasında en fazla ve dikkat çekici olanının keçi kemikleri olduğu belirtildi. Kazı Heyeti Başkanı Doç. Dr. Yusuf Sezgin, "Aigai eski Yunanca'da keçi demek. Yani kentin adı keçi. İsminin keçi olması aslında bir anlam ifade ediyor" dedi. Doç. Dr. Evangelia Pişkin ise "Keçilerin hem etinden hem derilerinden yararlandıklarını düşünürsek, kentin geçim kaynağında keçilerin önemli bir rol aldığını anlıyoruz" diye konuştu.
Batı Anadolu'da kurulan 12 Aiol kentinden biri olan ve tarihi M.Ö. 8'inci yüzyıla kadar uzanan Aigai Antik Kenti'nde, 2019 yılı kazı çalışmaları, 10 kişilik ekiple devam ediyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı destekleriyle, Yunusemre Belediyesi'nin sponsorluğunda gerçekleşen kazı çalışmaları kapsamında, Sanayi Mahallesi mevkisindeki çöplük alanında, 1900 yıl öncesine ait olduğu değerlendirilen 3 bine yakın hayvan kemiği bulundu. Tavuk, koyun, inek, geyik ve keçi gibi hayvanların da arasında bulunduğu toplam 3 bin hayvan kemiği, Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde (ODTÜ) görevli Yerleşim Arkeolojisi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Evangelia Pişkin ve ekibi tarafından DNA'ları incelenmek üzere İstanbul Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi'ne götürülecek. İncelenen kemikler sayesinde, 1900 yıl öncesiyle günümüzdeki hayvan ırkları arasında bir bağlantı olup olmadığı ortaya çıkarılacak.
KENTİN GEÇİM KAYNAĞI KEÇİLERMİŞ
Yaklaşık bir yıldır Aigai'de hayvan kemiklerini arama konusu üzerinde çalıştıklarını, son sürecin DNA çalışmaları için İstanbul'da devam edeceğini kaydeden Doç. Dr. Evangelia Pişkin, "Eskiden burada yaşayan hayvan türlerini bulmak için bir çalışma yürüttük. Burada birden fazla çeşit hayvan kemiklerine rastladık. Ancak en çok keçi kemikleri çıktı. Toplamda 3 bine yakın irili ufaklı hayvan kemiği bulduk. Bunlardan 1500'ünden fazlası keçiye ait. Kentin ekonomisinin keçiler sayesinde ayakta kaldığını görüyoruz. Keçilerin hem etinden hem derilerinden yararlandıklarını düşünürsek, kentin geçim kaynağında keçilerin önemli bir rol aldığını anlıyoruz. Biz buradan aldığımız DNA örnekleriyle; günümüzdeki keçileri karşılaştıracağız. Günümüzde eski ırklardan kalan keçilerin olup olmadığını ortaya çıkaracağız" dedi.
KENTİN ADININ KEÇİ OLMASI RASTLANTI DEĞİL
Manisa Celal Bayar Üniversitesi (MCBÜ) Fen- Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Aigai Kazı Heyeti Başkanı Doç. Dr. Yusuf Sezgin ise "Kentin hayvancılığı üzerine önemli bilgilere ulaşmaya başladık. Kentin ismi Aigai. Aigai eski Yunanca'da keçi demek. Yani kentin adı keçi. İsminin keçi olması aslında bir anlam ifade ediyor. Çünkü bulunduğumuz Yuntdağı coğrafyası, keçi yetiştiriciliği için oldukça uygun bir arazi. Zaten burada herhangi bir tarımsal faaliyette bulunmak mümkün değil. Onun için antik dönemde ekonomi tamamen keçi üzerine kurulmuş. Yürütülen kemik çalışmalarında da zaten hocamızdan öğrendiğimize göre, en çok keçi kemiği ele geçti. Bu tabi ki rastlantı değil. Ben kendisine diğer antik kentlerde de en yoğun ele geçen kemik keçi mi diye sordum 'Hayır' dedi" diye konuştu.
GÜNÜMÜZ CANLILARIYLA BAĞLANTISI ARAŞTIRILACAK
Hedeflerinin buradan alınan keçi kemiklerinin DNA analizini yapmak ve buradan çıkacak sonuca göre antik dönemdeki ırkları tespit etmek olduğunu belirten Doç. Dr. Sezgin, "Günümüzdeki keçi ırkları ile antik dönem ırkları arasında bir ilişki olup olmadığını anlamaya çalışacağız. O açıdan bu proje, bizim için çok önemli. Belki önümüzdeki yıllarda sonuçlandığında, buradaki keçi ırkının özel ırk olduğunu ya da günümüzdeki ırklarla bağlantı olduğunu öğrenmiş olacağız" dedi.