Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, pandeminin küresel çapta olduğunu belirterek dünyada ve Türkiye’de birçok önlem alındığını söyledi. Tarhan, alınan önlemler nedeniyle insanların eve kapanmasına bağlı aile içi şiddet vakalarının yaşandığını ifade ederek “İnsanlar pandemi döneminde eve kapandı. Sosyal mesafe nedeniyle sosyal izolasyon oldu. Sosyal izolasyon ile birlikte zaman zaman hatalı bir şekilde psikolojik izolasyon da oldu. Psikolojik uzaklaşmalar da yaşandı, yabancılaşmalar yaşandı. İnsan kendine yabancılaştı, içine kapandı. Korku ortaya çıktı, korkunun ortaya çıkması ile güven zayıflamaları oldu ve bunun sonucunda tartışmalar çıktı. Ses tonlarının yükselmesi, aile içi tartışmalar, aile içi şiddete varan olaylar yaşanmaya başlandı. Bütün bunlar aile içerisindeki krizin uzantıları” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Çin ve ABD’nin Koronavirüsten nasıl etkilendiği ile ilgili paylaşımlarda bulundu. Tarhan, “Çin’de boşanmalarının arttığı istatiksel olarak görülüyor. ABD’de intihar olgularının artığı, silah satışının on misli arttığı aynı zamanda dini içerikli web sitelere ziyaretin artığı da görülüyor. Böyle bir durumda pandeminin psikolojik boyutu önem arz etmeye başladı. Pandeminin iletişim boyutu önem arz etmeye başladı. Pandemi virüs pandemisi ama artık literatüre koronafobi olarak ve anksiyete pandemisi tanımı ile de yani kaygı bozukluğu pandemisi olarak girdi. Kaygı bozukluğu en çok insan ilişkilerini etkiliyor. İnsan ilişkilerini yoğun olduğu yer de aile içi ilişkiler. Burada krizin bize getirdiği tehlikeler, aynı zamanda fırsatlar da var. Biz sadece tehlike boyutuna odaklanırsak kaygımız daha çok artar” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, insanlar arasındaki iletişimde üç türlü iletişim yöntemi olduğuna değindi. Tarhan, “İnsanlar arası iletişimin üç türlü yöntemi var. Birincisi sağlıklı iletişim. İkincisi çatışmalı iletişim gerilimin olduğu, ses tonunun yükseldiği. Üçüncü iletişim türü de iletişimsizliktir. İletişimsizlik çatışmalı iletişimden daha kötüdür. Çünkü iletişimsizlikte uzatmayı oynamak vardır. İki taraf birbirinden duygusal olarak vazgeçmiştir, duygusal bir terk vardır” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, korona salgınının yoğun yaşandığı günlerde iletişimsiz olan kişilerde en çok rastlanılan konuların ötelenmiş, ertelenmiş problemler olduğunu ve problemlerin tekrar gün yüzüne çıktığını belirtti. Tarhan, aile içi iletişimin öneminden bahsederek “Aile içi iletişimde yöntem değiştirmemiz gerekiyor. A planımız işe yaramıyorsa B planımızı uygulamalıyız. Birbirini düzeltmeye çalışan ilişkiler vardır. O onu düzeltmeye çalışır o onu. Ego savaşları, güç savaşları vardır. Onun yerine aile içi iletişimde eşimizin olumlu ve iyi taraflarını görebilirsek ve onun üzerinden ilişki kurmalıyız. Böylece sevgi artmaya başlar. İyi niyet ve sevgi varsa aile içerisinde çözüm vardır. Buna özellikle dikkat etmekte fayda var” dedi.
Covid-19 salgınından dolayı Amerika’da FaceCovid isimli bir kitap çıktığına değinen Tarhan, kitapta yer alan iki önemli kavramdan bahsetti. Tarhan, “Kitapta yer alan kavramlardan birisi şefkat kavramı. Şefkat sevgiden daha büyük çünkü karşılıksız sevgi, şartsız sevgi var. Şefkati ailede daha çok kullanmak gerekir. İkinci kavramda nezaket kavramı aile içi ilişkilerde yakın ilişkilerde yaşantılarda nezaketi kullanmak gerekli. Nezaket kavramı da saygıdan daha büyük ve daha yüksek bir duygudur, daha yüksek bir kavram, bir değerdir. Nezaketi daha çok canlandıralım. Bu iki kavramı eşimle çocuklarımla daha çok kullanacağım diye kendi kendimize etiketlersek bu iletişimimize yansıyacaktır” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, eşler arasındaki iletişimin nasıl olması gerektiğine değinerek ailelere Koronavirüs sürecinde çocuklarla doğru iletişim kurabilmeleri için önemli tavsiyelerde bulundu.Tarhan, “Eşler birbirlerinin kusurlarını düzeltmek yerine takdir, övgü, onay sözcüklerini kullanmalı, birbirlerinin olumlu taraflarını bulmalı. Çocuklarımızla ilişkilerde ise pozitif disiplin önemli. Buyurgan yaklaşım değil. Çocuğa şunu yap bunu yapma tarzında bir yaklaşım değil, çocuğu karşımıza alıp düzeltmek değil, çocuklarımızı yanımıza alıp ilerlemek, onunla birlikte zaman geçirmek, onunla birlikte kitap okumak, onunla birlikte televizyondaki bir programı paylaşmak. Onunla yanlışı da doğruyu da konuşabildiğiniz bir yol arkadaşı olabilmek gerekir.
Anne baba rolünü terk etmeden çocukla arkadaş olunması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ailelerin çocuk ile kurduğu iletişimde çocuğunun zihninde izler bıraktığını belirtti. Tarhan, “Anne baba rolünü terk etmeden çocukla arkadaş olunabilir. Çocuğun gelişen ruhunda, olgunlaşan zihninde anne ve babanın buradaki beraberlikleri kalıcı izler bırakır. Çocuğun gelişin ruhuna yeni tohumlar atmak demektir. Hatta Hz. Ali’nin bir sözü var. 5 yaşına kadar çocuklarınızla oynayın, 15 yaşına kadar onlarla arkadaş ilişkisi kurun, 15 yaşından sonra onlarla istişare edin diyor. 15 yaşından büyük gençlere danışmak, olayları anlattırmak yani birlikte zaman geçirmek, pozitif sohbet etme fırsatları yakalamak çok önemli” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, aile içi iletişime katkı sağlayacak bir diğer konunun kişinin yaşam felsefesi olduğunu belirten Tarhan bilgelik eğitiminin önemini vurguladı. Tarhan, “Koronavirüs kişinin yaşam felsefesini yeniden gözlemlemesi için bir fırsat. Şimdi küresel bir olay var. Dünya’nın nasıl değişeceğini bilemiyoruz. Dünyanın iyiye doğru değişmesi için neler yapabiliriz bunu çocuklarımızla konuşabiliriz. Bilgelik eğitimine daha çok ihtiyaç var. Bunun için bilgelik eğitimine aile içerisinde sözünde durma, bağışlayıcı olma, yardımlaşma, minnettarlık eğitimi bütün bunlara ihtiyaç var. Pozitif psikoloji dersinde öğrencilere bu değerleri anlatıyoruz. Mutluluk bilimi olarak geçen bu bilimde kişinin hayatına, kendine, geleceğine düzen vermesi için sadece zeki olmak, sadece başarılı olmak, sadece akademik başarının yetmeyeceğini hayat başarısının da önemli olduğunu anlatılmalı. Bütün bunlar için kişinin iyi insan olmak gibi bir ego idealimizin olması gerekir” ifadelerini kullandı.
Gençlere yaşam amacı kazandırılması gerektiğine vurgu yapan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kişinin mutlu olabilmesi için anlam peşinde koşması gerektiğini belirtti. Tarhan, “Kişinin mutlu olması haz peşinde koşması değil, kişinin anlam peşinde koşması önemli. Ama seçtiği anlam öyle bir anlam olmalı ki ölümün değiştiremeyeceği bir anlam olmalı. Her şeyi güçlü bir şekilde karşılayabileceği, hedeflerine ulaşabileceği bir anlam olmalı. Bu korona günleri bizim için riskler oluşturdu. Çeşitli tehlikeler var fakat aynı zamanda çok güzel fırsatlar var. Aklımızı kullanırsak fırsatları değerlendirerek bu dönemde şanslılardan olabiliriz” diye konuştu.