“aile Ve Toplum” Semineri Gerçekleşti

İstanbul Aydın Üniversitesi Toplumsal Araştırmalar Uygulama ve Araştırma Merkezi Seminerleri’nin beşincisi “Aile ve Toplum” konusuyla gerçekleşti.Selçuk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Aliye Mavili Aktaş, “Aile ve Toplum” konulu konferansta öğrencilerle bir araya geldi. Moderatörlüğünü Toplumsal Araştırmalar Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Mustafa Saim Yeprem’in yaptığı konferansa öğrenciler yoğun ilgi gösterdi. Prof. Dr. Aliye Mavili Aktaş, aile, toplum ve birey üçlemesi olarak ele aldığı konuşmasına, ailenin en yoğun, en uzun süren, en yakın ilişkilerin yaşandığı bir birliktelik olarak birey temeli olan varoluş olduğunu belirtirken bireyin hak temelli varoluşuna dayanan aileler birlikteliğinin daha uzun sürdürebilir olduğuna değinerek başladı.“İNSANIN OLMADIĞI YERDE AİLE OLMAZ”Aile içinde birlikte var olan kadın ve erkeğin kendi aile geçmişleri yetişme tarzları ve kültürel mirası ile birlikteliğin içinde var olduklarını ve ailenin başlangıç itibariyle ortak bir sıfır noktasında başlamadığını, batıda her üç evlilikten birinin boşanma ile sonuçlandığını belirten Prof. Dr. Aliye Mavili Aktaş, bizde ise kentlerde özellikle metropol ve megapollerde daha belirgin bir artış olduğunu ancak yüzde 3 ile 5 oranındaki bir ortalama ile batıdaki kimi gelişmiş ülkelerdeki yüzde 30 ya da yüzde 50 gibi bir yüksekliğe ulaşamadığımızı açıkladı.“DÜNYANIN TAMAMINDA KADINA YÖNELİK ŞİDDET VAR”Kadına yönelik şiddet konusuna da değinen Aktaş, son yapılan araştırmalarda şiddete maruz kalan 45 bin kadının sığınma evlerinde olduğunu açıklarken; niçin ve neden sorularına yanıt aramaktan çok bununla nasıl baş edilebilir yönteminin daha iyi sonuçlar verebileceğini belirtti. Prof. Dr. Aliye Mavili Aktaş, mutlu aile ve mutlu birey olmanın esaslarında özgür irademizle gelemediğimiz bir dünyada sınırlarımıza özen gösterilen, güven verilen, sevgi gösterilen bir ailede yaşama hakkının getirdiği mahkûmiyet ve bağımlılıkların mutluluk ve aidiyet ödülünde vazgeçilemeyeceğini vurguladı. Bireyselleşmenin aidiyet bağlarından kopartıldığında yalnızlık ve kopukluğa dönüşebileceği vurgulayan Aktaş, mutlu ailelerde hayır deme hakkına sahip, kendi seçimlerini yapabilen birey yeteneklerinin gelişebileceğini ve bağımlılık denildiğinde herkes tarafından ürkütücü gelen olgunun böylesi bir var oluşun içinde aile bağımlılığının bir sorun oluşturmayacağını söyledi.