Ak Parti Diyarbakır Milletvekili Aday Adayı Vahdettin Bahadır:

AK Parti Diyarbakır milletvekili aday adayı Vahdettin Bahadır, mikro milliyetçiliğin Türkiye ve Ortadoğu için tehlike olduğunu belirterek, bu sorunun bertaraf edilmesi gerektiğini vurguladı.AK Parti Diyarbakır milletvekili aday adayı Vahdettin Bahadır, İhlas Haber Ajansı’nı ziyaret ederek, çalışmalarına ve gündemdeki konulara ilişkin açıklamalarda bulundu. Büyük iddialarda bulunarak insanları yanıltmak istemediğini belirten Bahadır, makul, anlaşılabilir ve topluma aktarılabilir değerler üzerinden konuşularak interaktif bir ilişki, muhabbet ve sevgi zemininin inşa edilebileceğini söyledi. Birkaç temel göstergenin olduğunu ve bunların aciliyet gerektirdiğini anlatan Bahadır, "Birincisi, AK Parti 12 yıldır iktidardadır ve 150 yılda yapılmayan şeyler, mucize denilecek büyük reformlar yaptı. Onlarca direniş, kavga, çete, günah ve kötülük tasfiye edilerek, buralara gelindi. Gezi hadisesi ve 17-25 Aralık açık müdahalesi hükümete açık bir darbe girişimiydi. Halen, Türkiye 77 milyon nüfusunu, 81 ilini ve 900 küsur ilçesini her konuda ve her meselede birbirine bağlayabilecek, özgür bir ortam inşa edebilecek hukuki bir mücadele veriliyor ve bunun öncülüğünü AK Parti yapıyor. Yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik" dedi."BAŞKANLIĞIN TARTIŞILMASI KAÇINILMAZDIR"Kürtlerde, Alevilerde, dindarlarda ve bütün alanlarda hukuki zeminlerin doğru oluşmasının, adalet mekanizmalarının çalışmasının ve adil paylaşımların oluşmasının nihai belgesinin anayasa olduğuna dikkat çeken Bahadır, "Yeni bir anayasa yapılması lazım. Yeni anayasa yapımında aynı zamanda başkanlık sistemi de tartışılacaktır. İçeriği, manası, maksadı hangi örnek, hangi model Türkiye’ye daha uygundur, Türkiye’nin yarınlarını garantiye alıp, Türkiye’yi yarınlarda yüksek ufuklarda taşır tartışması da yapılacaktır. Bu kaçınılmazdır. Biz yeni anayasa ile beraber başkanlık tartışması da yapmış olacağız ve başkanlık tartışması anayasa ile beraber karara bağlanmalıdır" diye konuştu."YÜZYILIN KADER SEÇİMİ YAPILACAK"2015 seçimlerinin yüzyılın kader seçimi olduğunu vurgulayan Bahadır, "AK Parti’nin daha önce geçirdiği bütün seçimlerin tacıdır. Çünkü kendini mağdur, mazlum ve acı içinde hisseden bütün taraf ve çevreleri garanti altına alan hukuki sözleşmeler, normlar, değerler ve fikirler üzerinden bir belge inşa edilecek. Bunun mücadelesini vermek üzere, haddimizi de aşmadan, ülkenin büyük bütünlüğüne mazlumların ve mağdurların kendi haklarına kavuşmasına ne kadar etki yapabilirizin, ne kadar destek sunabilirizin gayreti içindeyiz" şeklinde konuştu."OMZUMUZDA BÜYÜK BİR YÜK VAR"Irak, İran, Suriye ve Yemen körfezine kadar, bütün Ortadoğu coğrafyasının her bir noktasının cayır cayır yandığını ve Türkiye’nin bunun tam ortasında olduğunu anlatan Bahadır, şunları kaydetti:"2 milyona yaklaşan Suriyeli kardeşlerim bizim topraklarımızda, kardeşlerinin evinde. Kürt meselesi ve buna bağlı tüm bileşenleri, Ortadoğu’yu bu bataklığın içine çeken nedenler, Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu’sundaki terörün ve onun bütün aparatlarını tasfiye edecek, bir daha bu topraklarda kardeşlik bozulmayacak şekilde barış sonsuza dek bereket ve hayır getirsin diye bütün bu sürecin altına elimizi koyuyoruz. Böyle bir ortamda sorumluluklarımızı hem Türkiye’nin bütünlüğünü sağlama noktasında hem de Doğu ve Güneydoğu’da yaşanan acıları, sızıları, travmaları tedavi etme noktasında omzumuzda büyük bir sorumluluk vardır.""MİKRO MİLLİYETÇİLİĞE ÇÖZÜM BULUNMALI"Bunların yanında bir de makro kavimiyetçilik ve mikro milliyetçilik tehlikesinin olduğunu ifade eden Bahadır, sözlerini şöyle sürdürdü:"Bunları bertaraf etmemiz lazım. Bir taraftan bölgecilik, kentçilik, ilçecilik, kabilecilik, aşiretçilik yapmadan, hepsine ortak mesafede durarak, ferdin şahsiyetini erdemini ve hizmetini öne çekerek, toplumun kalbine inmemiz lazım ve bundan bir değer üretmemiz lazım. Yoksa kentçilik, ilçecilik, kabilecilik yaparak, bu Bingöllü, bu Mardinli, bu Silvanlı, bu Bismilli hesaplarına girilirse burası karabataktır ve buradan çıkış olmaz. Hepimizi çekip yutar. Aynı zamanda insanı küçümser ve ilkel duruma düşürür. Oysa insan bunlarla tanımlanmaz. İnsanın tanımlandığı şey aklı iradesi, özgür dehası, yetenekleri, topluma verdiği hizmet, ürettiği erdemler ve fazilettir. Bunun üzerinden insanın değer bulması ya da kaybetmesi gerekir. Bu mikro milliyetçiliklere çözüm bulunması gerekiyor. Biraz daha dar alanda muhafazakar dindar camia içerisinde cemaat, mezhep, tarikat taassubunu bir şekilde geri plana çekecek, alnı secdeye giden, kalbi kuran ve İslam, hazreti Peygamber sevgisi ile atan bütün müminleri bir araya getirmenin gayreti içinde olacağız. Bütün mezhepler, gruplar, cemaatler olacaktır. Hepsine saygımız var. Sadece istediğimiz milliyetçilik oluşmasın. Bu duruşlar üzerinden başkası ötekileştirilmesin. Bu da bizim içimizde mikro bir tehlikedir ve mutlaka çözüme kavuşturmamız gerekiyor."