AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay, "(Paralel yapı) Türkiye'de şimdiye kadar gelmiş geçmiş en büyük mafya teşekkülüne yakın bir teşekküldür. Biz böyle başka bir mafya teşekkülü tanımadık. Ergenekon'dan çok daha fazla organize ve Ergenekon'dan çok daha korkunç bir yapıdır" dedi. Aktay, Siirt'teki temasları kapsamında, AK Parti Siirt Milletvekili Osman Ören'nin öğretmenlik yaptığı dönemde mezun ettiği öğrencileriyle bir düğün salonunda bir araya geldiği etkinlikte yaptığı konuşmada, AK Parti iktidara geldiği saatten itibaren ve 8 Mart 2003 günü Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın Siirt'ten milletvekili seçildiği gün İstanbul'da darbe hazırlıkları yapıldığını söyledi. 12 yıl boyunca AK Parti'nin yolunun "dikensiz gül bahçesi gibi bir yol" olmadığını ifade eden Aktay, şöyle konuştu: "Yolumuza avuçlarını açmış, kucaklamaya hazır insanlar değillerdi onlar. Engellemek için bin bir türlü fırıldak, hile ve desise çevirdiler. Bu desiselerden bazıları, 'Balyoz', 'Ergenekon', 'Ayışığı', 'Sarıkız' gibi darbe girişimi oldu. Romantik, 'Eldiven', 'Sarıkız', 'Yakamoz', 'Ayışığı' gibi güzel isimlerle darbe yapıyorlardı. Bu güzel isimleri darbelerine isim olarak seçmişlerdi. Bu kötülükler bugün Türkiye'nin başına birileri tarafından getiriliyor çünkü Türkiye dünya sıralamasında 27'nci sıradan 16'ncı sıraya yükselmiş. 12 yılın özeti de budur." -"Böyle başka bir mafya teşekkülü tanımadık" "(Paralel yapı) Türkiye'de şimdiye kadar gelmiş geçmiş en büyük mafya teşekkülüne yakın bir teşekküldür. Biz böyle başka bir mafya teşekkülü tanımadık" diyen Aktay, şunları kaydetti: "Ergenekon'dan çok daha fazla organize ve Ergenekon'dan çok daha korkunç bir yapıdır. Ergenekon ile mücadeleye bu kadar canla başla katılmış olmaları Ergenekon ile rekabet etmelerinden kaynaklanıyor. Ergenekon'un elindeki imkanlara göz dikmiş, 'o imkanlar bizim elimizde olsun, Türkiye'yi derin devlet tasavvufundan kurtarmak' gibi bir endişeleri ve hedefleri olmamış. Aksine Türkiye'nin o derin devletine yani hukuk tanımayan, tamamen örgütsel, illegal yapılara dayanan, devlete paralel çekmeye çalışan o yapılanmayı ve o yapılanmanın imkanlarına göz dikmiş aslında. Bunu bugün görüyoruz. Dünyanın her tarafından, 'hizmet erleri' diye geçinen elemanların bugün hizmet ettikleri tek şey var; Türkiye'yi oraya buraya şikayet etmek. Uluslararası 160 okulun bulunduğu 160 ülkede hepsi birer medya organı gibi o ülkelerde Türkiye'yi şikayet etmekle meşguller. Okulların bulunduğu her ülkede bir iki internet sitesi, Arapça, İngilizce, Fransızca, Rusça ve bütün dillerden internet siteleri, televizyon yayınlarıyla Türkiye'de Recep Tayyip Erdoğan'ın diktatör olduğunu, artık Türkiye'nin demokrasi yolundan dönmüş olduğunu ve Türkiye'de diktatörlüğün geçerli olduğunu ispatlamaya çalışmakla meşguller." Aktay, dışarıdan insanların Türkiye'yi yangın yeri olarak bildiğini, Türkiye'ye yabancı yatırımcı çekmemeye çalıştığını anlatarak, "Bunların sebebi eğer kendileri kazanacaksa Türkiye varsın batsın anlayışıdır" diye konuştu. -"Kürt meselesini çözüyorsak, silahtan korktuğu için yapmıyoruz" Aktay, daha önce askerin elindeki silahı birilerinin halka karşı tehdit olarak kullanmak istediğine işaret ederek, eline silah alıp dağlara çıkanların iyi birşey yapmadığını, bunun çözüm sürecine de bir katkı sunmadığını belirtti. "Eğer bugün insanlar göğüslerini gere gere Kürdüm diyebiliyorsa, bu silahlar sayesinde değil. Silaha rağmen, barışçıl AK Parti siyaseti sayesindedir" ifadelerini kullanan Aktay, silahın hiçbir zaman çözüm olmadığını vurguladı. Aktay, şunları kaydetti: "Kürt meselesini çözüyorsak, Kürt kardeşlerimize hak ettiği değeri Türkiye Cumhuriyeti içerisinde veriyorsak, bunu silahtan korktuğumuz için veya birileri silahtan korktuğu için yapmıyoruz. Eskiden anlatılan o derin devlet artık kana susamıştır. Bu kan 100 yıl akmaya devam etseydi, onlar sadece o kandan nasıl gıdalanırız, onun hesabını yaparlardı. Ve nitekim öyle oldu. 30 yıl içinde akan kana rağmen bunlar sadece paralarına para, iktidarlarına iktidar kattılar. Sadece gemilerini yürüttüler. Ne Kürt Memo ne de Türk Mehmet umurlarında bile değil, alavere dalavere Kürt ve Türk Mehmet'ler nöbete. Onlar ise kendi iktidarlarını sürdürüyorlardı. Onun için örgüt kan döktükçe, onların işine daha çok geliyordu." -"Kürtleri borçlu çıkarmaya çalışıyorlar" "Örgüt ve bazı siyasiler havalanmaya kalkmasınlar. Kürtleri minnet altında bırakmaya, Kürtleri borçlu çıkarmaya çalışıyorlar. Diyorlar ki 'Biz bedel ödedik ve onun için Kürdüz diyebiliyoruz'. Maalesef sizin ödediğiniz bedel boşa gitmiş bedeldir. Boşu boşuna döktünüz o kanları, kendi kanınızı da boşu boşuna döktünüz başkasının kanını da boşuna döktünüz" diyen Aktay, sözlerini şöyle tamamladı: "Bu mücadele Kürtlere hiçbir şey kazandırmadı. AK Parti iktidara geldiği saatten itibaren Kürt sorununu çözmeye çalışıyordu. Fakat örgütün bu silahlı mücadeleleri buna engel oluyordu. Çünkü örgüt eline silah aldıkça bu konuda bir çözüm üretmek, çözüm önermek imkansız hale geliyordu. Çünkü siyaset zemini kanın olduğu yerde, silahın konuştuğu yerde konuşamıyor. Susuyor ve susmak zorunda kalıyor. Silah konuştukça, siyaset konuşamaz. O yüzden silah siyasetin önünü açmış değil, siyasetin önünü bilhassa kapatmıştır." Konuşmaların ardından Aktay ve milletvekili Ören, öğrencilerle halay çekti.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz