AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, bir dizi inceleme ve temaslarda bulunmak üzere Ağrı’ya geldi.
AK Parti Ağrı milletvekilleri Fatma Salman ve Mehmet Kerim Yıldız ile Ankara’dan uçakla Ağrı’ya gelen AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Ağrı Havalimanı’nda AK Parti Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ve partililer tarafından karşılandılar. Havalimanından ilk olarak Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü’ne geçen Hüseyin Çelik, burada partisinin düzenlediği “Siyaset Akademisi”ne katıldı. Burada konuşan Hüseyin Çelik, yıllardan beridir bu memlekette 40 bin insanın hayatını kaybettiğini söyledi. İktidara geldiklerinde ret, inkar ve asimilasyonu bir tarafa ittiklerini belirten Çelik, “O gün bugündür biz doğu ve güneydoğu meselesinin, Kürt vatandaşlarımızın tek probleminin ekonomik meseleler olmadığının farkındayız. Haşa biz tuvaletle mutfak arasında bir boru değiliz ki, sadece midemiz yok ki; bizim bir aklımız, ruhumuz, gelenek ve göreneğimiz var. Meseleye böyle bakacağız. Şimdi AK Parti geldiğinden beri 24 saat yayın yapan TRT-6 diye bir televizyon kanalı açtık, üniversitelerde Kürt dil ve edebiyatı bölümleri açıldı. Kültür Bakanlığı tarafından ilk başta Ahmed-i Hani ve diğerlerinin eserleri basıldı. İsim konusundaki abuk sabuk yasaklar kalktı. Kürtçe yayın yapma yasağı ortadan kaldırıldı. Eskiden anne cezaevindeki çocuğuyla Kürtçe konuşamıyordu bu da kaldırıldı. En son okullarda seçmeli Kürtçe dersi konuldu. Tabi kötü taraf şu, PKK diyor ki ‘bunlar kendiliğinden mi oluyor. Biz kan döküyoruz. Canımızı veriyoruz, kanımızın karşılığında devlet bize taviz veriyor.’ Eğer meseleye böyle yaklaşırsanız. Bu hem gerçeğin çarpıtılması olur hem de hakkın inkarı olur. Eğer kan dökmekle can almakla bu iş olsaydı; 1991, 1992, 1993, 1994’te her yıl 4-5 bin PKK’lı, bine yakın güvenlik görevlisi, polis, asker, korucu şehit oluyordu. Eğer o gün AK Parti gibi bir devlet aklı olsaydı bu böyle olmazdı. AK Parti, devlet aklı haline geldikten sonra iş değişti tabi. Çünkü bu meselenin kültürel, ekonomik, diplomatik, dini, psikolojik ve sosyolojik boyutları var. Biz hepsini bir bütün olarak ele aldık. Şimdi PKK ve BDP istedi diye mi biz TRT-6’yı kurduk sanki. Sanki onlar bundan hoşnut oldular mı ki TRT-6’ya TRT-şaş demiyorlar mı? Onların siparişi üzerine mi kurduk sanki. Memnun olmadılar. PKK ve BDP istese de istemese de biz Kürt vatandaşlarımızın meşru, makul ve mantıklı taleplerini yerine getirdik, getiriyoruz ve getirmeye de devam edeceğiz. Hiç kimse buna engel olamaz” dedi.
Çözüm sürecinin Kürt vatandaşların haklarıyla ilgili bir mesele olmadığını ifade eden Çelik, “Çözüm süreci; artık silahın, insanların kendisini ifade etme biçimi olmamasını temin etmeye yönelik bir meseledir. Biz diyoruz ki BDP’ye gelin Abdullah Öcalan’ın bütün fikirlerini mecliste söyleyin, ne konuşacaksanız konuşun, ama terörü meşrulaştırmadan, şiddeti, kaba kuvveti ve terörü bir çözüm aracı olarak dayatmadan bunu yapın. Ben kendi hakkımı elde edeceğim diye başkasının hayatına son veriyorsam bu insani, medeni ve İslami değil. Biz elimizi değil, gövdemizi taşın altına koyduk. Sayın Başbakan büyük bir liderlik örneği göstererek, bu fitne bitsin diye bu süreci başlattı. Burada güzel bir hava var, temenni ediyorum ki toprağa cemrenin düşmesi gibi inşallah insanların gönlüne de sevgi cemreleri düşer, bu kin, nefret ve öfke ortadan kalkar. Eğer biz, aklımızı duygularımızın önüne geçirirsek bu meseleyi çözeriz. Bakın MHP karşı çıkıyor bu sürece, neden karşı çıkıyor biliyor musunuz? Çünkü Kürtçülük ortadan kalkarsa Türkçülük pirim yapmaz. Etki tepki meselesi var. Bakın eğer bu çözüm süreci başa geçsin, BDP marjinal bir parti olur. Bunu bir yere yazın. Tabi aynı düzeyde MHP de oy kaybeder. MHP şehit cenazelerini kullanarak siyaset yapıyor. Biz bunu söylediğimizde Sayın Başbakanımız kızıyor, ancak hakikat bu. Peki CHP ne yapıyor. CHP’de mahcup gelini oynuyor. Ne evet diyor, ne de hayır diyor. Kılıçdaroğlu’na soruyorlar ‘ne diyorsunuz bu süreç için?’ O da ‘Biz bir şey bilmiyoruz’ diyor. Şimdi Ağrı’da bir çöpçüyü yoldan çevirsek, ona sorsak ülkede ne oluyor, o da bir şeyler oluyor der. Şimdi Öcalan 21 Mart’ta Nevruz nedeniyle bir mektup yazıyor. Öcalan daha önce müstakil Kürdistan diyordu, bundan vazgeçmiş, federasyon diyordu ondan da vazgeçmiş. Demokratik özerklik, ondan da vazgeçmiş. Şimdi diyor ki ‘iyi bir demokrasi Kürtlere de Türklere de yeter’. Şimdi Abdullah Öcalan bu noktaya gelmişse ve adamlara da ‘silahın devri geçti silahları bırakın, fikir ve siyaset konuşun’ diyorsa, bu iyi mi kötü mü? Elbette iyi. Kılıçdaroğlu sen buna ya iyi de ya da kötü de. CHP’nin tek derdi şu, bu süreç çözülürse AK Parti’ye yarayacak. Biz gelecek seçimi düşünerek değil, biz gelecek nesilleri ve Türkiye’nin istikbalini düşünerek hareket ediyoruz. Güzel günler inşallah bizi bekliyor. Kimsenin ölmediği, öldürmediği, kinlerin, nefretlerin değil, sevginin büyütüldüğü bir Türkiye hepimizin özlemidir” şeklinde konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz