Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop:

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop, şimdiye kadar gelinen süreçte, anayasaya aykırı olmamasına rağmen yapılan çok sayıda kanuna oligarşik bürokrasi “Anayasa’nın ruhuna aykırı olduğu” gerekçesiyle engel olduğunu belirterek, “Anayasa’nın o ruhunu gömmek lazım” dedi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Şentop, Türkiye’nin geçmişten bugüne gelinen süreçte, özellikle de AK Parti hükümetleri döneminde milletin yararına yaptığı çok sayıda kanunun, oligarşik bürokrasi tarafından “Anayasa’nın ruhuna aykırı olduğu” gerekçesiyle engellendiğini belirterek, “Anayasa’nın o ruhunu gömmek lazım” diye konuştu.

Partisinin il teşkilatı tarafından organize edilen toplantılar için Kütahya’ya gelen Prof. Şentop, Belediye Kültür Sarayı’nda yeni anayasa çalışmaları ve başkanlık sistemiyle ilgili düzenlenen bilgilendirme toplantısına konuşmacı olarak katıldı. Oldukça önemli bilgiler veren Şentop, “AK Parti iktidara gelinceye kadar yönetim, gücünü milletten alan değil, anayasadan alan bir sistemle gelmiş. Şu durumda Anayasa’nın yüzde 60’ı değişmiş, ancak hala ihtiyaçlar karşılanamıyor. Bürokratik oligarşiye göre Anayasa’nın bir sözü, bir de ruhu var. Kanun yapıyorsunuz, Anayasa’ya aykırı değil, hiçbir problem yok; ama yetkili kurumlar ‘Anayasa’nın ruhuna aykırı’ diyerek reddediyor. Ruhu çağırıp soruyorlar; o ruh uygun görmezse kabul etmiyorlar. Bu yüzden, Anayasa’nın o ruhunu gömmek lazım” diye konuştu.

Programın başında kısa bir açılış konuşması yapan AK Parti İl Başkan Vekili Ahmet Eldiven, adeta yamalı bohçaya dönen bir anayasa bulunduğuna işaret ederek, partilerinin yeni anayasa çalışmasının ülke geleceği açısından son derece önemli olduğuna değindi. Gerek yeni anayasa çalışmaları, gerekse başkanlık sistemiyle ilgili bilgi kirliliğinden ziyade, kamuoyunu bu tür toplantılarla bilgilendirmeyi amaçladıklarını kaydeden Eldiven, Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop’u burada görmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Ardından kürsüye gelen Prof. Dr. Şentop, Türkiye’nin demokratik hukuk devleti olarak tanımlandığını, ancak yakın tarihinde uygulama anlamında hiç bu tanıma uymayan şekilde yönetildiğini vurguladı. Tarihsel anlamda örnekleriyle geçmişte yaşanan darbeler ve yönetimsel sıkıntılara değinen Şentop, partilerinin en büyük önceliğinin, yeni kurulduğu dönemden itibaren milletin içine sinecek yeni anayasayı oluşturmak olduğunu dile getirdi. Bu konudaki samimiyetlerini de, Anayasa Komisyonu’nun üyelerinin, meclisteki temsil sayısına bakılmaksızın her partiden 3’er üye şeklinde oluşturarak gösterdiklerini belirten Şentop, “Ancak, yeni anayasa çalışmalarının detaylarını çok fazla kamuoyuyla paylaşmıyoruz. Çünkü bazı siyasiler bunu suiistimal ederek, müdahale etmeye kalkıyorlar. Komisyonda da popülist bir yapı yok. Her kesimi temsil eden üyeler var” ifadesini kullandı.

"KENDİLERİNİ İKTİDARDA TUTACAK SİSTEM GELİŞTİRDİLER"

Şentop, çok partili sisteme mecburi bir geçişin ardından darbeci ve vesayetçi zihniyetin şimdiye kadar milletin onay vermemesine rağmen, seçimlerde kazansa da kaybetse de kendilerini iktidarda tutacak bir sistem geliştirdiklerini söyleyen Şentop, “O da 1961 Anayasası’dır” dedi. AK Parti’nin iktidara gelmesiyle çok şeyin değiştiğine işaret eden Şentop, milletin seçimlerde bu vesayetçi zihniyete en büyük cevabı verdiğini ve uzun yıllarını planladıkları Türkiye’nin bundan sonra daha huzurlu ve yaşanabilir hale gelmesi için kalıcı bir sistem oluşturmaya çalıştıklarını kaydetti.

Başkanlık sisteminin yavaş yavaş tartışılmaya başladığına dikkat çeken Şentop, “Bu sisteme muhalefet karşı çıkıyor. Çünkü, bu sistem hayata geçerse, asla iktidara gelemeyeceklerini biliyorlar. Şu anki parlamenter sistemde, eskiden olduğu gibi belki koalisyon iktidarı ihtimali olduğunu göz önünde bulundurup, ‘Acaba iktidara gelebilir miyiz?’ diyorlar. Ancak, başkanlık siteminde tamamen bu yolun tıkanacağını bildiklerinden, karşı çıkıyorlar” dedi.

Dünyada benimsenen iki yönetim sisteminin bulunduğunu hatırlatan Şentop, “Bunlar, parlamenter sistem ve başkanlık sistemi. Her ikisinin de çıkış yeri İngiltere. Parlamenter sistemde, adı üstünde parlamento hakim. Hükümet buradan çıkıyor. Ancak, başkanlık siteminde çifte meşruiyet var. Parlamento ayrı, Başkan ayrı seçiliyor. Hangisi daha iyi derseniz, bu ülkeye göre değişir. Her ikisinin de başarılı ya da başarısız olduğu ülkeler var. Biz, başkanlık sisteminin Türkiye için daha iyi olacağını düşünüyoruz. Çünkü, bu sistemin istikrarı sürekli hale getiren bir yanı var. Geçmişte ülkemiz ne zaman tek parti iktidarı tarafından yönetilmeye başlasa ve ülkemiz bir gelişmenin içine girse, darbeci zihniyet buna engel olmuş. Bir de diyorlar ki, parlamenter sistemin 100 yıllık geçmişi var; Türkiye’de oturdu diyorlar. Sürekli darbe ve müdahalelerle sekteye uğratılmış bir sistemi nasıl oturmuş olarak görürsünüz? Parlamenter sistemde istikrarsız hükümetler oluyor. Temel problem koalisyon ve istikrarsız hükümetler. Parlamenter sitemde hükümetler radikal kararlar alamıyorlar. Koalisyon olmadığı ve bir partinin çoğunluğu olduğu zaman da, hükümet kendini muhalefete denetlettirmiyor. Dolayısıyla, Türkiye’de her zaman vesayetçi zihniyetin işini kolaylaştıran zemin oluşturuldu. Oligarşik bürokrasi her zaman etkili oldu. Parlamenter sistem buna zemin oluşturuyor. Ancak, başkanlık siteminde böyle bir durum söz konusu değil” şeklinde konuştu.

"FEDERASYON KURULMASI HAYALDEN ÖTE BİR ŞEY DEĞİL"

Özellikle MHP grubunun, başkanlık sistemiyle bazı ülkelerdeki gibi federasyon sistemini de beraberinde getireceğini iddia ettiğini anımsatan Şentop, şu ifadelere yer verdi:

“Başkanlık sistemini uygulayan ve federasyonların bulunduğu tek bir ülkeye bakarak bu eleştirileri yapmak adil değil. Bugün dünyada başkanlık ya da yarı başkanlık sistemini benimsemiş 89 ülke var ve bunlardan 10 tanesi federasyon. Türkiye’de federasyon alt yapısı yok. Federasyon olan ülkelerin durumu buna müsait. Osmanlı’daki gibi bir devlet yapısını benimsiyoruz. Bizim tarihimizde federasyon yok. Bu hayalden öte bir şey değil. Bu bir cahilliktir.”

Diğer bir itirazın da, başkanlık siteminde diktatörler ortaya çıkacağı iddiası olduğuna vurgu yapan Prof. Şentop, “Halbuki, başkanlık siteminde başkan yasamaya karışamadığı için bu mümkün değil. Asıl parlamenter sistem bu iddia için daha müsait. Neden karşı çıkıyorlar? Çünkü başkanlık sistemi gelirse hükümet yüzü göremezler. 2015’teki seçimlerden sonra daha güçlü geleceğiz ve asıl o zaman başkanlık sistemini muhalefet isteyecek. Parlamenter sistemde de iktidara gelemeyeceklerini anlayacaklar” şeklinde konuştu.

"118 MADDEDEN 30'UNDA MUTABAKATA VARILDI"

Amaçlarının daha dengeli ve istikrarlı bir yönetim olduğunu dile getiren Şentop, “Biz çok aceleci değiliz. Türkiye’de bunun anlaşılması için mücadele veriyoruz. Başkanlık sisteminin yeni anayasa çalışmalarını tıkadığı iddiaları da yalan. Şimdiye kadar 118 madde yazdık; 30’unda mutabakata vardık, geriye kalanlardan 10 maddesi başkanlık sitemiyle ilgili. Uzlaşılamayan diğer maddeler var. Başkanlık sistemiyle ilgili maddelerin yeni anayasa çalışmalarını tıkaması söz konusu değil” ifadelerini kullandı.

Şentop, Cumhurbaşkanını da bundan sonra halkın seçeceğine işaret ederek, millete verilmiş bir yetkinin tekrar geri alınmasının mümkün olmadığını kaydetti. Muhalefet için; “Uyuyorlar” diyen Şentop, yaklaşık 300 yıl bir mağarada uyuyan ve bunun farkına varmayan Ashab-ı Kehf örneğini vererek, “Ashab-ı Kehf uyandığı zaman aralarından birini pazara göndererek, bir şeyler almasını istiyor. Cebinde parası var, ama parası geçmiyor. Çünkü aradan yüzyıllar geçmiş. Bizim muhalefet de öyle; uyuyor ama farkında değil. Dünya gelişiyor, değiyor, bu arada elindekiler geçersiz hale geliyor. Ana muhalefet partisinin genel başkanı, başkanlık sisteminde parlamentonun olmadığını zannediyormuş” diyerek, eleştiride bulundu.

AK Parti Kütahya Milletvekili Prof. Dr. Vural Kavuncu, Belediye Başkanı Mustafa İça, bazı ilçe ve beldelerin belediye başkanları, partinin il ve merkez ilçe teşkilatları ile vatandaşların katıldığı programın sonunda Prof. Şentop’a Kütahya hatırası çini tabak hediye eden İl Başkan Vekili Ahmet Eldiven, katılımlarından dolayı kendisine teşekkür etti. Bundan sonra da kendisini Kütahya’ya davet ettiklerini ve söz aldıklarını aktaran Eldiven, katılımcılara da teşekkür etti.