HABER

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ünal:

"Cumhurbaşkanımız ve biz sözcüler defalarca açıkladık, seçimler kendi tarihinde olacak. Bu konuda son derece hassasız. Yani hem yerel seçimlerin 2019 Mart, cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçiminin de 2019 Kasımı'nda olacağını söyledik" - "Sadece Münbiç değil, aynı zamanda Ayn El Arap'tan yukarıya Kamışlı'ya kadar bizim bütün sınır hattımızda herhangi bir şekilde bir terör unsurunun bulunmasına tahammülümüz olmadığını ifade ettik" - "15 Temmuz FETÖ davaları sonuçlanacak ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gidecek. Şu anda CHP, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin bu davaları bozması için bütün altlığını oluşturmuş durumda"

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, "Cumhurbaşkanımız ve biz sözcüler defalarca açıkladık, seçimler kendi tarihinde olacak. Bu konuda son derece hassasız. Yani hem yerel seçimlerin 2019 Mart, cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçiminin de 2019 Kasımı'nda olacağını söyledik." dedi.

Ünal, TRT Haber'de katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.

Zeytin Dalı Harekatı'na ilişkin bir soru üzerine, "DEAŞ'ı alt eden güçler payesi verilen PYD/YPG'nin bir balon olduğunu", Türkiye'nin, 2 ayda Afrin bölgesini terörden temizleyerek gösterdiğini dile getiren Ünal, bölgede ilk etapta, arazinin temizlenerek sivillerin kullanacağı hale getirileceğini ve sonrasında da halkın kendi nüfuslarına göre temsil edilecekleri yerel meclisin kurulmasıyla Afrin'de de huzurun sağlanacağını ifade etti.

Türkiye ile ABD arasındaki görüşmelere ilişkin bir soru üzerine ise Ünal, 8 Mart'ta komisyonlar arası görüşmelerin başladığını ancak ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'ın görevden alınması sonrasında yeni bir sürece girildiğini ifade etti.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Tillerson görüşmesinin de gerçekleşmediğini anımsatan Ünal, "Biz o görüşmeleri çok önemsiyoruz." dedi.

ABD tarafından sürekli farklı açıklamalar geldiğini dile getiren Ünal, "Bu çok seslilik, artık öyle bir noktaya geldi ki; en son 'biz oturalım ve komisyonlar bu süreci değerlendirsin' noktasına geldi ama Dışişleri Bakanlığında ortaya çıkan değişimle birlikte bu biraz ötelendi ve biraz ertelendi. Ben, nisan başından itibaren sağlıklı bir şekilde bu görüşmelerin tekrar başlayacağını düşünüyorum." diye konuştu.

Türkiye'nin tezlerinin belli, kaygılarının son derece açık olduğunu ifade eden Ünal, Menbiç ve Türkiye'nin sınır güvenliği konusunda, Amerika'nın Türkiye'ye verdiği sözler bulunduğunu anımsattı. Ünal, "Biz de bu konuda açık bir şekilde şunu söylüyoruz; sadece Münbiç değil, aynı zamanda Ayn El Arap'tan yukarıya Kamışlı'ya kadar bizim bütün sınır hattımızda herhangi bir şekilde, bir terör unsurunun bulunmasına tahammülümüz olmadığını ifade ettik." dedi.

Uyum yasalarına ilişkin değerlendirmeleri sorulan Ünal, AK Parti ve MHP'nin de kendi bünyesinde yürüttüğü çalışmalar bulunduğunu, partilerinin, 5 komisyonla çalışmalarını sürdürdüğünü belirterek, "Bu çalışmalarla ilgili önümüzdeki günlerde tekrardan Cumhurbaşkanımızla bir toplantı yapacağız. Bu toplantıdan sonra da artık yavaş yavaş nisan ayı içerisinde bu çalışmaları TBMM'ye yani komisyonlara sevk edilecek duruma getireceğiz." şeklinde konuştu.

Kamuoyunda "ittifak yasası" olarak bilinen, Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun'un, CHP tarafından Anayasa Mahkemesine taşınacağının ve kanuna yönelik eleştirilerin hatırlatılması üzerine Ünal, şunları kaydetti:

"Seçim barajının muhafaza edilmesi ayrı bir şey, ittifakla ilgili düzenlemeler ayrı bir şey. Seçim barajının muhafaza edilmesi, bizim nihayetinde verdiğimiz bir siyasi karar. 'Bu siyasi kararı neden verdiniz', bu siyasi kararı veren bunun siyasi riskini de doğal olarak üstlenir."

- "Sarayın polisi, halkın polisi, sarayın yargısı, halkın yargısı..."

Ünal, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun grup toplantısındaki eleştirilerine yönelik değerlendirmelerinin sorulması üzerine şunları söyledi:

"Kılıçdaroğlu'nun göreve geldiği günden beri kullandığı dil, tefrikacı bir dil. Biz toplumu kutuplaştırmıyoruz. Anayasa'nın amir hükmünce Meclis İçtüzüğüne göre olağanüstü hal ilan edilen günü, siz sivil darbe olarak nitelendiriyorsunuz. Sarayın polisi, halkın polisi, sarayın yargısı, halkın yargısı...Bu bölücülüğü Kemal Kılıçdaroğlu öyle bir noktaya getirdi ki şimdi artık şehitleri de ikiye bölüyor, 15 Temmuz şehitleri ve diğer şehitler gibi. Şimdi bu dil çok tehlikeli ve 'Militan istiyorum' dedi geçen gün, yani siyaseti militarize etmek isteyen ve kendi militanlarının nefretini diri tutmak isteyen bir dil ve üsluptan konuşuyoruz."

Ünal, "Şimdi diyor ki 'Türk Silahlı Kuvvetlerine şükranlarımı sunuyorum.' Türk Silahlı Kuvvetlerimize biz de şükranlarımızı sunuyoruz ama Türk Silahlı Kuvvetleri milletin emrindedir, milletin temsil adına seçtiği siyasi iradenin emrindedir. Türk Silahlı Kuvvetlerine bu harekatı yapma talimatını veren anayasanın amir hükmünce TBMM adına başkomutanlık görevini yapan Cumhurbaşkanı bunu yapmıştır." dedi.

"Bu dil çok tehlikeli bir dil" ifadesini kullanan Ünal, "Siz aynı şeyleri yaparak aynı sonuçları almaya çalışıyorsunuz. 2010'dan beri zaten siz hakareti, yalanı, iftirayı inanılmaz rahatlıkla yürütüyorsunuz. 2010'dan beri aldığınız sonuçlar ortada, 8 tane seçim kaybetmişsiniz, ne olur azıcık durun, düşünün, bir siyaset üretin." diye konuştu.

CHP Grup Toplantısı'nda aynı argümanların sürekli tekrar edildiğini söyleyen Ünal, "Herhalde iktidar olmak istemeyenlerin, kendi tabanlarını tutmak ve kendi tabanlarının öfkesini ve nefretini diri tutmak için kullandıkları bir dil diye düşünüyorum yoksa bu dille iktidar olmak, toplumu kucaklamak, bu dil üzerinden birlik ve beraberlik oluşturmak mümkün değil." değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir karar alarak hiçbir şekilde bu konuşmalara cevap vermediğini ifade eden Ünal, şöyle devam etti:

"Cumhurbaşkanımız cevap vermediği zaman hakaretin dozunu öyle bir artırıyorlar ki ailesine dönük hakaretler kullanmaya başlıyorlar. Bir süre sonra Cumhurbaşkanımız kaçınılmaz olarak bu hakaretlere kendi üslubuyla sert bir şekilde cevap verince, bu defa diyorlar ki 'Siz toplumu kutuplaştırıyorsunuz.' Peki bütün bu hakareti, yalanı, iftirayı, siyasetin şahsiyatla uğraşmak olmadığını sokaktaki çocuk bile bilir. Şahsiyatla uğraşacaksınız, aileyle uğraşacaksınız, iftira edeceksiniz ondan sonra da ben kalkıp kendi hukukumu savunduğum zaman bana diyeceksiniz ki (Sen toplumu kutuplaştırıyorsun)."

- "Seçimler kendi tarihinde olacak"

Erken seçim iddialarının hatırlatılması üzerine ise Ünal, "Cumhurbaşkanımız ve biz sözcüler defalarca açıkladık, seçimler kendi tarihinde olacak. Bu konuda son derece hassasız. Yani hem yerel seçimlerin 2019 Mart, cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçiminin de 2019 Kasımı'nda olacağını söyledik." karşılığını verdi.

Ünal, 15 Temmuz'dan sonra siyasetin tamamen zemin değiştirdiğini, insanların da düzene ve devlet fikrine olan aidiyetlerini yeniden gözden geçirdiklerini dile getirdi.

İnsanların bayrağa, millete ve vatana dönük hassasiyetlerinin kabardığını, tehdit algısının yön değiştirdiğini ifade eden Ünal, milli ve yerli olmanın herhangi bir siyasi görüşe mensup olmak anlamına gelmediğini söyledi.

AK Parti, MHP ve BBP'nin 15 Temmuz öncesindeki partiler olmadığını belirten Ünal, "15 Temmuz öncesindeki siyasetle, 15 Temmuz sonrası siyaseti, hem kavramlarıyla hem öncelikleriyle çok farklı değerlendiriyorum. Ama CHP hep aynı CHP, böyle bir durumla açıkçası karşı karşıyayız." dedi.

CHP'nin hiçbir kriz ve olayda Türkiye'nin hassasiyetlerinin yanında yer almadığını, son 8 yıla bakıldığında görüleceğini söyleyen Ünal, şöyle konuştu:

"Bunun gerekçelerini tartışabiliriz, diyebiliriz ki Cumhuriyet Halk Partisi'nin Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti düşmanlığı öyle bir noktaya gelmiştir ki düşmanımın düşmanı dostumdur diye bakıyor. Bu durumda AK Parti'ye ve Tayyip Erdoğan'a düşman olan bütün yapıları, CHP kendisine yakın ve iş birliği içerisine girilebilir olarak görüyor ya da diğer bir seçenek kalıyor geriye; CHP bu 8 yıllık söylem ve siyasal pozisyon analizine baktığınızda, CHP'nin bu 8 yılını değerlendirirken, 2010'daki kaset operasyonuyla birlikte Kemal Kılıçdaroğlu ve arkadaşları, Türkiye'ye dönük yapılan operasyonların aparatı durumunda diyebilirsiniz. Başka bir seçenek yok."

Muhalefetin demokrasideki önemine ve iktidara alternatif olmasına dikkati çeken Ünal, şunları kaydetti:

"15 Temmuz FETÖ davaları sonuçlanacak ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gidecek. Şu anda CHP, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin bu davaları bozması için bütün altlığını oluşturmuş durumda. Darbeciler çok adil bir ortamda, şeffaf bir şekilde, kameraların önünde, bütün insan hakları ve hukuk dikkate alınarak yargılanıyor mu? Soruyorsun bunu CHP Genel Başkan Yardımcısı'na 'Evet yargılanıyor' diyor. 'Darbecilerle Türkiye hesaplaşıyor mu', 'Evet, hesaplaşıyor' ama sen 'Türkiye'de mahkeme, adalet yok, Türkiye'de hakimler iktidardan talimat alıyor' diyorsun. Peki bunları sen söylediğin zaman ve bir de sözde adalet yürüyüşü ve Adalet Çalıştayı yapmışsın, 25 sayfalık bir rapor hazırlamışsın, bu hazırladığın raporda da bunları söylüyorsun, yarın insan hakları mahkemesine bir FETÖ'cü avukat sadece senin konuşmalarını götürüp dese ki 'Bu FETÖ yargılamalarının bozulması için buyurun size bir altlık' dese, CHP'nin sadece bu söylemi bile Türkiye'nin FETÖ ile hesaplaşmasını alt üst edebilecek durumda."

CHP'nin yoluna bu şekilde devam edemeyeceğini söyleyen Ünal, "CHP'nin nasıl zemin kaybettiğini, marjinalleştiğini ve HDP'lileştiğini önümüzdeki seçimlerde göreceğiz." dedi.

En Çok Aranan Haberler