Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, muhalefete göndermede bulunarak, “Hiç kimse kusura bakmasın. Bu Cumhuriyet; 28 Şubat’ta, 12 Eylül’de, 27 Mayıs’ta kurulan bir Cumhuriyet değildir” dedi.Partisinin grup toplantısında konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, demokratikleşme paketinin açıklanmasının ardından muhalefetin kutuplaştırma ve kamplaştırma siyasetine karşı kendilerinin kucaklayıcı olmayı sürdüreceklerini söyledi. Bu güne kadar yaptıklarının Türkiye için olduğunu dile getiren Başbakan Erdoğan, “Hangi adımı attıysak Türkiye’nin normalleşmesi için attık. Yaptığımız reformlar belli kesimlere imtiyaz sağlayan değil tam tersine belli kesimlerdeki imtiyazları alan 76 milyonu birleştiren Türkiye’yi normalleştiren reformlardır. Ellerinden imtiyazları giderler on bir yıl boyunca itiraz ettikleri gibi bugünde itiraz ediyorlar. Biliniz ki yarında itiraz edecekler. Hukuk karşısında bugüne kadar yaptıklarıyla biz bunların elde ettiklerini bundan sonraki süreçte asla hukuk karşısında imtiyaz kabul etmiyoruz” diye konuştu.“SEMAYA AÇMIŞ DUA EDENLERİ GÖSTEREN FOTOĞRAF BİR TÜRKİYE FOTOĞRAFIDIR”Devletin karşısında, devletin karşısında imtiyaz kabul etmediklerinin altını çizen Başbakan Erdoğan, devletin vatandaşına bakışında imtiyazı asla kabul etmediklerini kaydetti. Hukuk önünde devlet nazarında, devletin hizmetleri hususunda her vatandaşın bir, eşit ve bütünüyle aynı haklara sahip olduğun ifade eden Erdoğan, “Devlet vatandaşına yaşam tarzı dayatamaz. Devlet vatandaşına inanç, mezhep, değer dayatamaz. Devlet vatandaşına çocukluktan başlayarak format atamaz. Tek tip standart vatandaş yetiştirmek için vatandaşına zulmedemez. Şunu burada yine burada altını çizerek özellikle ifade etmek istiyorum; bizim devletimiz yani cumhuriyetimiz 29 Ekim 1923, 23 Nisan 1920 ruhu üzerine inşa edilmiştir. Gazi Mustafa Kemal’in ifadesiyle Misak-i Milli sınırları içindeki herkes özellikle de Müslüman unsurlar kendi ifadesiyle yani ‘Anasır-ı İslam’ bu cumhuriyetin ayrımsız ve imtiyazsız vatandaşları olarak kabul edilmiş, Cumhuriyette zaten onlar tarafından inşa edilmiştir. 23 Nisan 1920’de Ankara Ulus’ta Büyük Millet Meclis’i önündeki fotoğraf bizim Cumhuriyetimizin özünü, ruhunu, felsefesini en net ve en anlamlı şekilde yansıtan fotoğraftır. Meclis önünde Gazi Mustafa kemal’in etrafında elleri semaya açmış dua edenleri gösteren fotoğraf bir Türkiye fotoğrafıdır, bir cumhuriyet fotoğrafıdır ve gönderdikleri valiliklere olan genelgeyle hatmi şeriflerin indirilmesi, salatı terficiyelerin getirilmesi bütün bunlar bizim ilk Meclis’in açılışındaki sırdır, aslı olan budur” şeklinde konuştu.“BU CUMHURİYET; 28 ŞUBAT’TA, 12 EYLÜL’DE, 27 MAYIS’TA KURULAN BİR CUMHURİYET DEĞİLDİR”Erdoğan, ilk Meclis’te Türk’ü, Kürdü, Arap’ı, Çerkez’i, Laz’ı, Roman’ı, Boşnak’ı ve diğer tüm etnik unsurların bulunduğuna dikkat çekerek, konuşmasına şöyle devam etti:“Orada farklı elbiseler içinde, birbirlerinin kıyafetine ve yaşam tarzına hoş görü gösteren, saygı duyan bir anlayış var. Cumhuriyet bu topraklar üzerindeki tüm farklılıkları bir zenginlik olarak, farklıkları aynı idealler altında toplayan, farklılıkları birleştiren bir ruh böyle bir felsefe, böyle bir anlayış üzerine inşa edilmiştir. Bugün attığımız her adımı, yaptığımız her reformu Cumhuriyete karşı gibi göstermeye çalışan cahiller ve istismarcılar var. Türkiye’de yer isimlerinin değiştirilmesi 1949 tarihli bir yasaya dayandırılmıştır. Milletimizin şunu özellikle duymasını istiyorum; 27 Nisan 1960 darbesinin hemen sonrasında sadece 4 ay içerisinde Türkiye’de 10bin civarında yerleşim merkezinin ismi değişmiştir. 27 Mayıs 1960’dan 1965’e kadar 16 binden fazla yer adı değiştirilmiştir. Aynı şekilde yer adları 12 Eylül 1980 müdahalesinin ardından yine gündeme gelmiş, binlerce yer adı da bu müdahalenin ardından değişmiştir. Örneğin; Tillo ismi Siirt Tillo bundan sadece 23 yıl önce 1990 yılında aydınlar olarak değiştirilmiştir. Eniştesi olduğum için ben orayı örnek veriyorum. Allah aşkına bunun Cumhuriyetle, Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesiyle nasıl bir ilgisi, nasıl bir alakası olabilir. Her sabah öğrencilere okutulan Ant 1933 yılında başlayan bugüne kadar da defalarca değiştirilen, kaldırıldığı halde 12 Mart’ta 12 Eylül’de yeniden diriltilen bir uygulamadır. Bunun Cumhuriyetle ilgili olduğunu iddia etmek nasıl bir cahilliktir. Türkiye’de kılık kıyafet üzerinden ayrımcılık cumhuriyetin kurulmasından çok sonra uygulanmış 1940’lar da adeta zulmü dönüşmüş 12 Eylül ve 28 Şubat dönemlerinde bu zulüm doruk noktasına ulaşmıştır. Başörtüsü yasağını Cumhuriyetle ilişkilendirmek nasıl bir cahilliktir, nasıl bir istismarlıktır. Hiç kimse kusura bakmasın bu Cumhuriyet 28 Şubat’ta, 12 Eylül’de, 27 Mayıs’ta kurulan bir Cumhuriyet değildir. Bu Cumhuriyet 23 Nisan 1920’de temeli atılan, 29 Ekim 1923’de kuruluşu ilan edilen bir Cumhuriyettir. 11 yıldır attığımız her adım, yaptığımız her reform özünden uzaklaşan Türkiye’yi özüne döndürmüştür. Yaptığımız her reform kuruluş felsefesinden uzaklaştırılan Türkiye’yi yeniden kuruluş felsefesine yaklaştırmıştır. Her reform, attığımız her adım Cumhuriyetimizi daha da güçlendirmiş, bir arada yaşama zeminimizi daha da sağlam hale getirmiştir.”“BAŞI AÇIK OLAN BU CUMHURİYETİN NE KADAR SAHİBİYSE BAŞI ÖRTÜLÜ OLANDA BU CUMHURİYETİN İŞTE O KADAR SAHİBİYDİ”Hükümetin Cumhuriyeti yeniden özüyle buluşturduğunu ve cumhur ile cumhuriyeti yeniden kucaklaştırdıklarını belirten Başbakan Erdoğan, kendilerinin yaptığının Türkiye’yi normalleştirmek olduğunu, derin yaraları tedavi etmek olduğunu, derin acıları dindirmek olduğunu ifade ettik.Kendileri için tarihin birileri gibi 27 Mayıs 1960’da, 12 Eylül 1980’de başlamadığının altını çizen Başbakan Erdoğan, “Biz bin yılların içinden çözülerek bugünlere ulaştık. Bin yıllar boyunca tek bir millet olarak, bir olarak, beraber olarak bugünlere ulaştık. 23 Nisan’da Meclis’i birlikte açtık, İstikla Savaşı’nı birlikte verdik. 29 Ekim’de bu Cumhuriyeti birlikte kurduk. Hiç kimse ama hiç kimse kendisini Cumhuriyetin yegane temsilcisi olarak görmez. 76 milyonun fertlerine tepeden kibirle bakıp dayatmalarda bulunamaz. Cumhuriyet 76 milyonun cumhuriyetidir. Başı açık olan bu cumhuriyetin ne kadar sahibiyse başı örtülü olanda bu cumhuriyetin işte o kadar sahibidir. İstanbul’daki ne kadar bu cumhuriyetin sahibiyse Ankara’daki ne kadar bu cumhuriyetin sahibiyse Edirne’deki, Trabzon’daki, Diyarbakır’daki, Van’daki işte o kadar bu cumhuriyetin sahibidir. Bu ülkede farklı olanlar uzaydan gelmediler. Anadili Kürtçe, Arapça, Lazca,Çerkezce olanlar bu ülkeye sonradan gelmediler. Aleviler, Sünniler bu ülkeye dışarıdan gelmediler. Namaz kılanlar, başını örtenler, bir yere girince ‘Selamün aleyküm’ diyenler bu ülkeye başka bir ülkeden gelmediler. Bakıyorsun birileri çıkıyor gitsinler Arabistan’da okusunlar diyor, birileri çıkıyor çölde yaşasınlar diyor, birleri çıkıyor ‘ya seveceksin ya terk edeceksin’ diyor. Ya siz kimi kimin toprağından kovuyorsunuz. Burası bizim toprağımız, burası bizim vatanımız. Hiçbir yere gitmiyor, gitmeyeceğiz. Biz burada yaşıyor ve burada öleceğiz. 76 milyon içinde bir tek Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının bile kendisini öz yurdunda garip, öz vatanında payda olarak hissetmesini kabul etmeyiz ve buna rıza göstermeyiz” diye konuştu.“BİZİM BAYRAK SORUNUMUZ YOK DİYENLER BAKIYORSUNUZ FARKLI BAYRAKLARLA KENDİLERİNE ÖZEL MEZARLAR İHDAS EDİYORLAR”Bu topraklar üzerinde bayrağın gölgesi altında 76 milyonun bir ve beraber olacağını, bir ve beraber yaşayacağını dile getiren Başbakan Erdoğan, kimsenin kimseye yaşam tarzı dayatmayacağını söyledi. Erdoğan, “Kimse kimsenin yaşam tarzına karışmayacak. Hiç kimse özgürlük alanına müdahale etmeyecek. Cumhuriyeti işte biz böyle düzenledik, böyle yaşatacak ve böyle geleceğe taşıyacağız. Birbirimize saygı duyarak, bir birimize hoş görü ile davranarak, birbirimizi anlamaya çalışarak geleceğe yürüyeceğiz. Silahla değil, terörle değil, molotofla, taşla, sapanla, demir bilye ile değil konuşarak, birbirimizi dinleyerek anlamaya ve anlatmaya çalışacağız. Ötekileştirmeden, ayırmadan, öfkelenmeden, şiddete asla başvurmadan, demokrasi zemininde, siyaset zemininde sorunlarımızı çözeceğiz. Bizim bayrak sorunumuz yok diyenler bakıyorsunuz farklı bayraklarla kendilerine özel mezarlar ihdas ediyorlar. Nereden çıkı. Bu nasıl bir yaklaşım tarzıdır. Bu nasıl ülkenin bütünlüğüne katkıda bulunma anlayışıdır. Bir taraftan bunu söyleyeceksin öbür taraftan bu adımları atacaksın. İşte ta kendisidir. 30 Eylül’de demokratikleşme paketimizi biz birliğimizin ve beraberliğimizin nişanesi olarak böyle bir halkası olarak kamuoyuna açıkladık. Yapacağımız reformlarla Türkiye’de demokrasiyi daha da güçlendiriyor, ekonomiye ivme kazandırıyor, Cumhuriyetimizi daha fazla cumhurla buluşturuyor, kardeşliğimize daha fazla güç katıyoruz. Siyasetin alanını genişletiyor, katılımcığı arttırıyor, siyasetin kendisini de yasak ve sınırlandırmalardan kurtarıyoruz” şeklinde konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz