Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘terör sorununu Meclis’te çözelim’ dediğini belirterek, “Senin önerdiğin Ulus’ta toparlanarak Birinci Meclis’i işgale yönelmektir, yaptığın bu. Hiçbir teklifin yok. Meclis’te çözelim diyorsun. ‘Meclis’te çözelim’ demekle bu iş çözülür mü? Bal bal demekte ağız tatlanmaz; Varsa önerin getir işi çözelim” dedi.
Başbakan Erdoğan, partisinin grup toplantısında teröre ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Terör örgütünün aldığı taşeronluk görevini yerine getirmek için kan dökmeye devam ettiğini belirten Başbakan Erdoğan, önceki gün Şırnak’ta bir polis memurunun şehit olduğunu hatırlatarak, şehit polis İbrahim Engin’e Allah’tan rahmet, ailesine emniyet camiasına başsağlığı diledi. Yaralı polis memurlarına geçmiş olsun dileklerini sunan Erdoğan, bu saldırıdan hemen sonra yapılan operasyonlarda 8 teröristin etkisiz hale getirildiğini ve operasyonların devam ettiğini kaydetti. Erdoğan, “Şimdi diyorlar ki, ‘silahlar bırakılsın’. Nasıl bırakılacak? Sen geliyorsun benim nöbette olan, görevini ifa eden polisimi roketatarla şehit edeceksin, ee ‘operasyon yapılmayacak’… Böyle bir mantık, anlayış olur mu? Benim Güneydoğu’daki, Doğu’daki Kürt kardeşlerimi de ‘işte devlet operasyonlar yapıyor, biz de onun için KCK ile PKK ile bunu sürdürüyoruz’… Bu anlayışla sonuna kadar mücadele etmeye mecburuz” diye konuştu.
Şehitlerin acısını, etkisiz hale getirilen terörist sayısıyla asla ölçmediklerini vurgulayan Erdoğan, “Bizim amacımız terörü bitirerek, hiçbir güvenlik görevlimizin, hiçbir evladımızın burnunun dahi kanamayacağı bir barış ve huzur ortamı tesis etmek. Barış sadece bizim çabamızla, güvenlik tedbirleriyle gerçekleşemez. Terörle mücadele ortak bir anlayışı, dayanışmayı, işbirliğini gerektiriyor. Terörle mücadele konusunda iktidarıyla, muhalefetiyle aynı yöne bakamazsak başarıya ulaşmamız zorlaşır” diye konuştu.
“BAL BAL DEMEKLE AĞIZ TATLANMAZ”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘Gelin bu işi Meclis’te çözelim’ dediğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
“Tamam Meclis’teyiz, gel çözelim. Meclis’te çözmek adına ne öneriyorsun, söyle. Biz şu anda yürütmeyiz, elimizden geleni yapıyoruz. Sen Meclis’te çözme adına ne öneriyorsun, onu söyle. Senin önerdiğin Ulus’ta toparlanarak Birinci Meclis’i işgale yönelmektir, yaptığın bu. Ben bunu yapıyorsun. Var mı teklifin? Yok. Hiçbir teklifin yok, ‘Meclis’te çözelim diyorsun? ‘Meclis’te çözelim’ demekle bu iş çözülür mü? Bal bal demekte ağız tatlanmaz; balı yiyerek ağız tatlanır. Varsa önerin getir işi çözelim, ama yoksa milleti aldatmanın da bir anlamı yok.”
Bütün sivil toplum kuruluşları, vakıflar, dernekler, kanaat önderleri ve vatandaşların bu süreçte yüreğini ortaya koyması gerektiğini belirten Erdoğan, en azından duasıyla bu mücadeleye katkı sağlaması gerektiğini söyledi. Erdoğan, “Vatanın ve milletin güvenliğini sağlamaktan başka bir şey yapmayan polisimize, askerimize yönelen bu saldırılar, barışı ağzından düşürmediği halde terörden başka bir şey bilmeyenlerin eseridir. Tıpkı cumhuriyet adına cumhuriyeti katledenler gibi, barış adına barışı katletmeye çalışan bir anlayışla karşı karşıyayız” dedi.
CEZAEVLERİNDEKİ AÇLIK GREVLERİ
Terör örgütü ve onun güdümündeki kuruluşların dışarıda yaptıkları ölüm ve zulümleri yeterli görmedikleri için, şimdi de cezaevlerine el atmış durumda olduğunu kaydeden Erdoğan, şunları kaydetti:
“Terör örgütü bir kısım örgütsel ve siyasi taleplerle, cezaevindeki yandaşlarını ölüm orucuna yönlendiriyor. Adeta onlara ‘ölün’ talimatı veriyor. Ölüm oruçlarına gerekçe olarak ifade edilen konuların cezaevi şartlarıyla uzaktan yakından ilgisi yok. Önce şunu ifade etmek isterim, televizyonlarda birileri çıkıp bu süreci ajite etmeye çalışıyorlar. Ama ben gerçekleri konuşmak durumundayım. Cezaevinde bulunan herkesin, hangi suçtan bulunursa bulunsun, canı, sağlığı, onuru devlete emanettir. KCK değil, bölücü terör örgütüne de, BDP’ye de değil” diye konuştu.
Geçmişte Türkiye’deki cezaevlerinde tutuklu ve hükümlülerin çok kötü şartlarda barındığını, buralarda çok kötü olayların yaşandığının bilindiğini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
“Cezaevinde yatmış, o iklimi o şartları bilen biri olarak bu duruma kayıtsız kalmam mümkün değil. Biz hükümete geldiğimizden beri cezaevlerindeki şartları iyileştirmek için her türlü adımı attık. Öncelikle fiziki mekanları iyileştirdik. Bunun yanında tutuklu ve hükümlülerin insan haklarına uygun muamele görmelerini sağlayacak bir sistem kurduk. Daha yeni Adalet Bakanımı gönderdim. Gitti, görüşmeler yaptı, taleplerini öğrendi. Hepsi de herhangi bir talebinin olmadığını ve bayramda açık görüşmelerde mümkün olduğunca bayrama sığdırmaya, sağmayanları da bayram sonrasında devamını sağlayarak, bu açık görüşte hamdolsun yürütüldü. Cezaevi şartlarından kaynaklı her türlü şikayete, talebe duyarlı olduk. Gayrı insani bir uygulama olan anadilde görüşme yasağını AK Parti iktidarı kaldırmıştır. Bizzat benim genelgemle biz bunu kaldırdık. Anadilde savunmayla ilgili çalışmaları da gündemine alan yine biz olduk. Tutuklu ve hükümlülere yakınlarının ağır hastalık veya ölümü halinde mazeret izni hakkı tanınmasını biz sağladık. Koşullu salıvermeyi biz getirdik veya daha az süre kalan hükümlülerin denetimli serbestlik yoluyla cezalarını tamamlamalarını sağlayan düzenlemeyi biz getirdik. Bu uygulamaların başlamasıyla 17 bin 287 kişi tahliye oldu.”
Cezaevlerindeki kötü muameleyi önlemek için çalışmalar yaparak, ulusal ve uluslararası incelemelerin önünü açtıklarını belirten Erdoğan, tutuklu ve hükümlülerin eşleriyle bir araya gelmelerine imkan tanıyan, çocuk hükümlülerin anne ve babalarıyla daha çok vakit geçirmelerini sağlayan düzenlemeleri de yine kendilerinin yaptığını söyledi. Erdoğan, “Şimdi yeni bir hazırlığımız, eşlerin bir araya gelmesini sağlayacak bir düzenlemenin hazırlığı içindeyiz ki burada da belli süre aralıkla 24 saat boyunca eşlerin bir arada kalmasını sağlayacak şu anda çalışmaları d ayine biz yapıyoruz. İnsani olan bu. Yani mahkum ettin diye her şeyden bunu koparmanın bir anlamı yok. Bunu birer ay arayla mı yaparız, iki ay arayla mı yaparız ama yapacağız. Şu anda bunun hazırlığını yapıyoruz. Bütün alt yapı tamam. İnşallah Meclisimize geliyor, Meclisimizden çıkartmak suretiyle fiziki mekanları da süratle hazırlayarak bu adımı atacağız. Cezaevi şartlarını iyileştirmek budur” diye konuştu.
“AÇLIK GREVİ KOLAYSA KENDİLERİ YAPSINLAR”
Çankaya Köşkü’nde dün akşam gerçekleşen Cumhuriyet resepsiyonunda da gazetecilere de ‘bunlar hep istismar’ dediğini hatırlatan Erdoğan, şöyle konuştu:
“İfade edilen talepler terörist başına özgürlükle, anadilde savunma hakkıyla, operasyonlar ve yargılamaların durdurulmasıyla ilgilidir. Şimdi bir taraftan ‘açlık grevi’ diyorlar. Kim? Açlık grevine karşı bir mücadeleden bahsediyorlar. Bunu söyleyenler 17 Temmuz 2012’de Kızıltepe’de Kasrı Kanco’da bir milletvekilinin evinde şu anda BDP’nin eşbaşkanı, diğer gruplar falan oturmuşlar orada kuzu kebabı yiyorlar. Orada kuzu kebabı yiyorsun, öbür tarafta da cezaevinde olanlara ‘ölün, açlık grevine girin’ diyorsun. Ben Kürt kardeşlerime sesleniyorum; sizi aldatanlara dikkat edin, sizi istismar edenlere dikkat edin. Onlar kuzu şiş götürürken, onlar kuzu kebap götürürken, içerde olanlara da ‘ölün, aç kalın’ diyorlar. Bunların samimiyetine nasıl güveniyorsunuz, nasıl inanıyorsunuz? Bu iş o kadar kolaysa buyursunlar kendileri yapsınlar.
Dikkatinizi çekiyorum, açlık grevindekilere özgürlük değil, sadece terörist başına özgürlük. Eylem emrini verenler kim? Hepsi de dışarıda olanlar, konforlarını ve hayatlarını hiçbir şekilde tehlikeye atmayan terör baronları. Ölüm oruçlarına gerekçe ifade edilen konuları siyaset zemininde dile getirmesi gereken siyasi partiye bakıyorsunuz, hala Kandil’i, İmralı’yı işaret ediyor. Bu eylemlerin talimatını veren terör baronlarının, mahkumları ölüme sürükleyen bu vicdansızlara laf söylemeyenler utanmadan devletin, hükümetin vicdanını sorguluyorlar. Siz önce bunun için baskı yapan terör ağalarının vicdanın sorgulayın. Hiç kimsenin yüzlerce gencin bedeni üzerinden, çocukların geleceği, canı üzerinden kendi kirli siyasetini yürütmeye, kendi çıkarlarını, davasını gütmeye hakkı yoktur.”
“DEVLETE CEZAEVİNDE ÖLMEKLE DE ŞANTAJ YAPILAMAZ”
Burada bir toplumun, bir halkın değil, sadece kimi Kandil’de kimi burada yaşayan bir kesimin çıkarlarının söz konusu olduğunu belirten Erdoğan, “Devlete dağda öldürmekle şantaj yapılamayacağı gibi, cezaevinde ölmekle de şantaj yapılamaz. Devlet şantaja da, dayatmaya da, tehdide de boyun eğmez, pabuç bırakmaz. Artık bu gerçeği herkesin görmesi gerekiyor. Terör örgütü ve yandaşları cezaevlerindeki insanların yakasından elini çekmelidir. Onların üzerinden hesap yapmayı bırakmalıdır. Biz ‘insanı yaşat ki devleti yaşasın’ diyoruz, onlar ölüm tüccarlığı yapıyorlar. Ölümler üzerinden siyasi menfaat sağlamaya çalışıyorlar. Kendi yürüttükleri mücadelenin başarısızlığını görenler, bunu örtmek için ortaya yüzlerce insanın hayatını sürüyorlar. Bunun ne insanı ne ahlaki ne de siyasi bir izahı yoktur, olamaz” dedi.
“YANACAK OLAN SİZİN EVLADINIZDIR”
Açlık grevlerinin terör örgütünün gerçek yüzünü ortaya koyan çarpıcı bir örnek olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, “Bir kez daha Kürt kardeşlerimize, örgütün pençesine düşmüş gençlerin anne babalarına sesleniyorum; sizin evlatlarınızın hayatı üzerinden statü edinenlere, kendilerine saltanat düzeni kuranlara asla müsamaha göstermeyin. Onlar kendilerini bu ateşten daime uzak tutarlar, eğer oralarda kalmaya devam edecek olursa yanacak olan sizin evladınızdır. Evladınızı bu ateşten çekin, çıkartın. Çocuklarınızın dağda silahla, cezaevlerinde ölüm orucuyla, sokakta bombaya hayatının kararmasına seyirci kalmayın. Çocuklarını gözlerini kırpmadan ölüme gönderenlerin kendi çocukları en iyi okullara giderken siz karalar bağlamayın. Canınızdan bir parça olan evlatlarınızı vicdanları titremeden ölüme gönderenler, kendi çocuklarının düğününde oynarken siz yas tutmayın. Eğer çocuklarınıza cezaevlerinde kötü muamele, işkence yapılıyorsa, hakları kısıtlanıyorsa biz sizinle beraberiz; gereğini yapmaktan çekinmeyiz. Eğer bugün insanlar evlerinden alınıp yargısız infaza tabi tutuluyorsa, köyleri yakılıyorsa, dışkı yediriliyorsa biz sizinle beraberiz. Sorumlusu kimse derhal yakasına yapışırız. Ama bunlar olmadığı halde tam aksine devlet şefkati ile vatandaşını kucaklamanın çabası içindeyken başka zeminlerde yürütülmesi gereken tartışmalar için çocuklarınızın hayatları tehlikeye atılıyorsa burada en büyük sorumluluk sizlere düşüyor. Kürt kardeşlerim, çocuklarınızla aranıza terör örgütün girmesine lütfen izin vermeyin. Siz çocuklarınızı yanınıza getirin, boyunlarına sarılın, onları doya doya öpün; biz de oların güzel bir geleceğe sahip olması için elimizden geleni yapalım. Biz bu çağrımızda samimiyiz. Bu çağrımızda ne bir taktik, ne bir strateji ne bir siyasi çıkar hesabı var. Ben gönülden konuşuyorum, vicdanımın sesini hissederek konuşuyorum; gelin aramızdan bu terör örgütünü, onun silahlarını, bombalarını, kana doymaz yöneticilerini, kukla siyasetçilerini çıkartalım, derdimiz bu” şeklinde konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz