AK Parti İstanbul Milletvekili Oktay Saral, başkanlık sistemi tartışmaları ile ilgili, “Bugün başkanlık sistemini tartışıyor olmamızın temelinde parlamenter sistemin hızla büyüyen Türkiye’nin ihtiyaçlarına cevap verememesi yatmaktadır” dedi.AK Parti İstanbul Milletvekili Saral, yaptığı yazılı açıklamada, başkanlık sistemi ile ilgili tartışmalara taraf olarak konuşanların üslubunun, istisnalar hariç tutulursa, meseleyi daha da içinden çıkılmaz hale getirdiğini vurgulayarak, “Her teklif veya iddianın mutlaka bir muarızı bulunur. Sağlıklı zeminlerde teklife yapılan itirazlar ya teklifle amaçlanan sonucun elde edilmesinin mümkün olamayacağı veya amaçlanan sonucun kabul edilebilir nitelikte olmadığı eksenindedir. Farklı bir ifade ile tartışmanın temelinde ya metot ya da muhteva sorunu vardır. Bizde ise teklife yapılan itirazlar asla bu çerçevede olmaz. Örneğin eğitim ve öğrenim hakkı kapsamında başörtüsünün serbest olmasını mı teklif ettiniz; hayır, siz aslında bu teklifi yapmakla Cumhuriyetin temellerini dinamitliyorsunuz; Askeri harcamaların denetime alınmasını mı önerdiniz; hayır, yaptığınız düpedüz Cumhuriyet düşmanlığıdır. Siz, ifade hürriyetinin daha da geniş tutulmasını mı talep ettiniz; hayır, aslında Cumhuriyetin kurucu kadrolarının amansız bir düşmanısınız… Bu böyle devam eder. Akademisyen tamtamcıların eşliğinde öylesine bilimsel yaygaralar kopartılır ki ne yapsanız meselenin özünü ele almaya fırsat bulamazsınız. Bu gün başkanlık sistemi dediğiniz zaman, ‘vatan bölünüyor’ şamatası da aynı üslup ve anlayıştan beslenmektedir” ifadesini kullandı.Başkanlık sistemi ile parlamenter sistem arasında yapılan karşılaştırmaların, yürütmenin yönetim imkanlarının artırılması veya sırlandırılmasıyla ilgili olduğunu kaydeden Saral, “Hukuki terimlere ve teknik ayrıntılara boğulmadan kısaca şöyle izah edebiliriz: Başkanlık sisteminde hükümetin başındaki Başkanın yetkileri, parlamenter sistemde yürütmenin başı olan Başbakanınkinden daha geniştir. Diğer iki kuvvet olan yasama ve yargının yürütmeye müdahale etme imkânları parlamenter sisteme göre daha azdır” ifadesini kullandı.Türkiye’de yaşanan siyasal istikrarsızlıkların yürütme organının yönetim imkânlarını artırma eğilimini körüklediğine dikkat çeken Saral şöyle devam etti:“Bu yönüyle mesele günümüze değil asgari 40 yıl öncesine aittir. Bu yüzden 82 Anayasası, 61 anayasasına oranla yürütme organını daha da güçlendirmiş, Cumhurbaşkanlığı makamını bile sembolik olmaktan çıkarmış, Cumhurbaşkanına önemli ölçüde icra yetkisi tanınmıştır. Yürütmenin yönetim imkânlarının artırılması bahsinde 82 Anayasasında yer alan Bakanlar Kurulu’na verilen Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi ayrıca ve önemle zikredilmeye değerdir. Yasama her ne kadar sınırlandırmış olsa da, netice itibariyle KHK’ler ile yürütmeye yasama yetkisini de vermiştir. Başkanlık sistemiyle amaçlanan yürütme organının güçlendirilmesidir. Bugün ülkemizin karşı karşıya bulunduğu sosyal, siyasal, askeri, ekonomik sorunların çözümü için hızlı karar alma yeteneğine kavuşturulmuş güçlü bir icra organına ihtiyaç vardır. Başkanlık sistemi, özellikle icrayı güçlü kılar ve icraattan sorumlu olanı net bir biçimde ortaya koyar. Kriz dönemlerinde, acil durumlarda hızlı ve etkin bir müdahale, güçlü bir icra ile sağlanabilir. O kadar ki; başkanlık sistemine karşı çıkanlar dahi bu gerçeği inkâr edemezler. İcranın güçlü kılınması tarihi tecrübelerimiz bakımından da uygundur. Selçuklu, Osmanlı yönetim geleneği icranın güçlendirilme konusunda bize eşsiz bir birikim sunar. Esasen Cumhuriyetin kuruluşundan 1950 yılına kadar Türkiye fiilen çok güçlü kılınan bir icra organı tarafından yönetilmişti.Öte yandan, başkanlık sistemi özellikle işleyiş ve sonuçları bakımından ciddi eleştirilere muhataptır. Başkanlık sisteminin iki partili sistemlerde başarılı olduğu, çok partili sistemlerde ise ülkeyi siyasal istikrarsızlığa sürüklediği vurgulanmaktadır. Hâlbuki başkanlık sisteminin bir hedefi de icra organını güçlü kılmak suretiyle siyasal istikrarın sağlanmasıdır. Başkanlık sistemi, demokratik tecrübeye sahip olmayan toplumlarda diktatörlüğe yol açabileceği noktasında da eleştiriye uğramaktadır. Sisteme getirilen bir başka eleştiri ise yasama meclisi ile başkan arasında vuku bulabilecek uzlaşmazlık neticesinde ülkenin siyasal istikrarsızlığa sürüklenebileceğidir.”“PARLAMENTER SİSTEM TÜRKİYE’NİN İHTİYAÇLARINA CEVAP VEREMEMEKTE”“Bütün bu eleştirilerde haklılık payı olabilir. Bu noktada şu ifadenin altını çizmek isterim; hiç bir sistem soyut olarak iyi veya kötü değildir. Uygulandığı topluma, döneme ve uygulayanların tutumuna göre iyi veya kötü sonuçlar doğurur” diyen Saral, şu değerlendirmeyi yaptı:“Kaldı ki başkanlık sistemi için ileri sürülen sakıncalar parlamenter sistem için de ileri sürülebilir. Hatta siyasal istikrarsızlığa yol açması bakımından parlamenter sistemin başkanlık sisteminden daha elverişsiz olduğu, en azından Türkiye için daha elverişsiz olduğu tarihi tecrübelerle defalarca kanıtlanmıştır. Esasen bugün başkanlık sistemini tartışıyor olmamızın temelinde parlamenter sistemin hızla büyüyen Türkiye’nin ihtiyaçlarına cevap verememesi yatmaktadır.Sözün özü, Türkiye üç fiili askeri darbe, sayısını bilmediğimiz askeri darbe teşebbüsü ve siyasal istikrarsızlığın sebep olduğu irili ufaklı çok sayıda ekonomik krizi yaşayarak parlamenter sistemin bütün mahzurlarını fiilen yaşamış bir ülkedir. Başkanlık sistemini siyasal istikrarsızlığa yol açacağı gerekçesiyle eleştirenler şu soruyu açıkça cevaplamak durumundadırlar. Türkiye’de parlamenter sistemin yol açtığı siyasi ve ekonomik tıkanıklıkları hangi demokratik tasavvurla tolere etmeyi düşünürler?”
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz