AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne yönelik eleştirilere ilişkin, "Şimdiye kadar kapsamlı bir şekilde şu anki sisteme eleştiri getirenlerin denge, denetleme mekanizmaları konusundaki görüşlerinin ne olduğunu kapsamlı şekilde duymadık. Yürütme, yargı ilişkileri açısından nasıl önerileri olduğunu kapsamlı bir şekilde duymadık. Sadece negatif bir eleştiri var." ifadesini kullandı.
Çelik, parti genel merkezinde, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı devam ederken basın toplantısı düzenledi ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Yunanistan'ın Ege'de provokasyona devam etmesine ilişkin değerlendirmelerinin sorulması üzerine Ömer Çelik, Yunanistan'ın saldırgan bir devlet politikası izlediğini, Yunan siyasetçilerin provokasyonlarının gerçek siyasete dayanmadığını, tamamen iç siyasetteki sıkışmışlığı ortadan kaldırmak için Ege ve Akdeniz'de manipülasyon çıkardıklarını söyledi.
Çelik, silahsız statüdeki adaların silahlandırılmasının gayrihukuki olduğuna dikkati çekerek, Türkiye'nin bu konuda hukuken haklı olduğunu ve sahada haklılığı kabul ettirecek her türlü imkan ve kapasiteye sahip bulunduğunu söyledi.
Çelik, şunları kaydetti:
"Ege bir barış denizi olsun. Yunanistan ile masaya oturalım, masada bunları konuşalım diyoruz ama her zaman masadan kaçan Yunanistan oldu. İstikşafi görüşmelerden kaçanlar da onlar oldu. Yeni dönemde başladıktan sonra tansiyonu düşük açıklamalar yapılması gerektiğini söylediğimiz halde arka arkaya gerçeğe dayanmayan kışkırtıcı açıklamalar Yunan Başbakanı Miçotakis'den geldi. Miçotakis'in tek bir mesaisi var, çeşitli liderlerle buluşuyor, Yunanistan'ın hiçbir meselesini konuşmuyor sadece Türkiye'yi şikayet ediyor. Ortaya koyduğu bütün tezler yanlış ve temelsiz. Yunanistan Dışişleri Bakanının yegane meselesi Türkiye ile ilgili yalan söylemek. Türkiye ile Yunanistan arasında makul bir zemin bulunmasından korkan bir siyaset izliyor. Türkiye ile Yunanistan arasındaki meseleler masada çözülebilir. Türkiye'nin masadaki yeteneği, Türk diplomatların becerisi ve tecrübesi bunu gerçekleştirebilecek durumdadır. Türkiye bir diplomasi devletidir. Yunanistan, masayı başka devletleri yanına çekmek için bir manipülasyon aracı olarak kullanıyor. Yunanistan'ın şu anki demokrasi, hukuk ve medeni dünyada yer alma açısından fiili görüntüsü, göçmen botlarını şişleyen ve onları ölüme terk eden bir ülke. Yunan siyasetçiler, Yunan halkına yalan söylememelidir."
- BAE Veliaht Prensi ile Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın görüşeceği haberleri
Birleşik Arap Emirliği Veliaht Prensinin 24 Kasım'da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşeceği haberlerine ilişkin soruya Çelik, çeşitli devletlerle zaman zaman problemlerin yaşandığını, bu problemlere mahkum olmamak gerektiğini söyledi.
Çelik, Birleşik Arap Emirlikleri ile Türkiye arasında yakınlaşmanın, meselelerin çözülmesi için yoğun diyalog ve iş birliğinin sevindirici olduğunu belirterek, "Negatif dosyalar ne kadar çok kapatılırsa pozitif dosyalar ne kadar çoğaltılırsa her ülke bundan kazanç sağlar. Birleşik Arap Emirlikleri ile diyaloglar, görüşmeler, çeşitli meselelerin çözümü ile ilgili istişareler güçlü bir şekilde yapılmaya devam edecek." dedi.
- "Birisi helalleşeceğim dediği zaman ne olursa olsun saygı duyarız"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun sosyal medyadan bir videoyla "helalleşme yolculuğuna" çıkacağını duyurmasının nasıl değerlendirildiğinin sorulması üzerine Çelik, kim olursa olsun helalleşmenin bir iradeyi ve iyi niyeti gösterdiğini ve buna saygı duyulması gerektiğini söyledi.
"Helalleşmenin altının nasıl doldurulacağını, bunun nasıl gerçekleştirileceğini" soran Çelik, "Helalleşmeden, yüzleşmeden bahsedenler tarihin bazı sıkıntılarından kurtulmaktan bahsedenler, kendi partilerinde bizzat vatandaşlarımızı inciten bir takım üsluplar kullanıldığında, insanların kılık kıyafetleri yüzünden ötekileştirilmesinin yeniden altını çizen siyasetçiler olduğunda, vesayete destek veren, demokrasiyi sakatlamaya çalışan, siyaset ortamını zehirlemeye çalışan bir takım üsluplar ortaya çıktığında buna karşı seslerini çıkarmadılar. Son olarak milletvekili sıfatı taşıyan birisinin şehit ailesine küfretmesi ve hakaret etmesi karşısında da kurumsal olarak suskun kaldılar. Neredeyse şehit yakınını provokasyonla suçlayacak bir tavır ortaya koydular." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu'nun helalleşmeden bahsettiğini, CHP'de aktif siyaset yapan pek çok ismin de bunun parti ilkelerinden taviz vermek anlamına geldiğini söylediğini belirten Çelik, şöyle devam etti:
"Helalleşme dediğinizde bir de bunun karşı tarafı vardır. Helalleşmenizi kabul edecek kesimlerin buna ne değerlendirmede bulunacağı önemlidir. Örneğin Yassıada'da şehit edilenlerin aileleri ile nasıl helalleşecekler? Çeşitli vesayet dönemlerinde, o darbelere destek vererek, açık beyanlarla bu ülkeye yaşatılmış acılarla nasıl helalleşecekler? 28 Şubat döneminde ve başka dönemlerde pek çok genç kızın, eğitim hayatını karartan bir takım siyasetlerle nasıl helalleşecek? O dönemlerde gençler hayatlarını kaybettiler, geleceklerini, umutlarını kaybettiler. O insanlarla nasıl helalleşmeyi düşünüyorlar? Suriye'deki 'YPG/PYD bize saldırmaz dedikleri' o YPG/PYD'nin Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında terör devleti kurulmasına karşı mücadele eden kahraman askerleriyle nasıl helalleşecekler. Bütün bunlar büyük meselelerdir. Rahmetli Menderes'in ve arkadaşlarının aziz hatırasını halen yüreğinde yaşatan, bundan dolayı incinmiş Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ile nasıl helalleşecekler? Defalarca Cumhurbaşkanımıza iftira attılar, Cumhurbaşkanımızla ilgili olarak defalarca bu iftiralardan dolayı mahkum oldular. Cumhurbaşkanımızla nasıl helalleşecekler?
Helalleşme kültürümüzün en kıymetli, en önemli kavramlarından bir tanesidir. Birisi helalleşeceğim dediği zaman ne olursa olsun saygı duyarız ve bir an dönüp, 'Ne diyecek, nasıl bir tavır ortaya koyacak' diye düşünürüz. İçimizden de şu geçer, 'Keşke gerçek bir şekilde bunu yapsa bir takım acıları geride bırakmak, bir takım umutları oluşturmak için yeni bir imkan ortaya çıksa' diye umut ederiz ve halis bir şekilde bunun olmasını dileriz ama maalesef bu bir türlü gerçekleşmiyor."
- "Yakınanların itiraz etmeleri dışındaki önerilerinin görülmesi lazım"
Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Cemil Çiçek'in Cumhurbaşkanı seçilmek için gereken yüzde 50+1 oy şartına ilişkin açıklamalarını nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Çelik, sistem tartışmalarına birden bire gelinmediğini ifade etti.
Çelik, "Bugün parlamenter sistemin yanlısı olarak konuşan pek çok siyasetçi, Türkiye'de parlamenter sistem varken Cumhurbaşkanlığını, Başbakanlığın üstünde bir vesayet kurumu gibi görüyordu. Anayasa'nın üstünde Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ni görüyordu. Askeri vesayeti de sivil siyaset üzerindeki bir denetleme mekanizması görüyordu." dedi.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin de parlamenter sistemin de meşru olduğuna, sistemler arasında bir meşruiyet yarışı yapılamayacağına dikkati çeken Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugün parlamenter sistem savunuculuğu yapanların pek çoğu ve ait oldukları zihniyet, Türkiye'de parlamenter sistem varken parlamenter sistemin rahat nefes almasına imkan vermediler, soluk almasına imkan vermediler, zehirlediler. Askeri vesayet ya da yargı vesayetiyle sakatladılar. Birdenbire parlamenter sistem konusunda bir aydınlanma yaşamışlarsa ve hidayete ermişlerse hadi bunu da olumlu karşılayalım ama ben çok iyi hatırlıyorum, parlamenter sistem varken yeni anayasa yapma çalışmaları sırasında AK Parti ödevlerini Meclis Komisyonuna zamanında teslim ederken, CHP hiçbir zaman zamanında teslim etmemişti. Büyük bir parlamenter sistem tecrübemiz var deniyor. Bu parlamenter sistem tecrübesi böyle kesintisiz ve total bir tecrübe değil, defalarca darbelerle sakatlanmış, sivil siyasetin bertaraf edilmesiyle sivil siyasetin üzerinden tankların geçmesiyle bu tank geçişlerine de sivil siyasetçi olması gerekenlerin verdiği destekle yok edilmiş bir gelenektir. Parlamenter sistem, bir tek AK Parti'nin iktidar yılları içerisinde parlamenter sistem yürürlükte iken güçlü bir şekilde uygulandı. Sistemin de ona cevabı AK Parti'ye kapatma davası açmak oldu."
Çelik, denge ve denetleme mekanizmaları; yasama, yürütme ve yargı ilişkileri ve seçim sistemi açısından problem varsa bunların düzeltilmesi ile ilgili tekliflerin görüşülmesi gerektiğini belirterek, "Şimdiye kadar kapsamlı bir şekilde şu anki sisteme eleştiri getirenlerin denge, denetleme mekanizmaları konusundaki görüşlerinin ne olduğunu kapsamlı şekilde duymadık. Yürütme, yargı ilişkileri açısından nasıl önerileri olduğunu kapsamlı bir şekilde duymadık. Sadece negatif bir eleştiri var. Dolayısıyla buradaki mesele siyasetin yapıcı alanını sağlamak. Önümüzdeki seçimlere bu sistemle gidilecek. Yakınanların itiraz etmeleri dışındaki önerilerinin görülmesi lazım." ifadesini kullandı.
- "Kurgu, provokasyon yok. Kameraların önünde gerçekleşen bir olay var"
Çelik, İYİ Partili Lütfü Türkkan'ın şehit ailesine küfretmesi ve ardından bu konuya ilişkin Millet İttifakı'ndan gelen açıklamaların sorulması üzerine, bugün AK Partililerin MKYK'da şehitler ve şehit ailelerinin yanında olduğuna dair beyanlarını ortaya koyduğunu söyledi.
Bu çirkin eylemi bir kere daha lanetleyen ve kınayan bir iradenin AK Parti MKYK'sında bir kere daha ortaya çıktığını belirten Çelik, şöyle devam etti:
"Burada tabii üzücü olan şudur, söz konusu bu küfrü, hakareti eden kişi bile önce inkar etti sonra kabul etti. Önce 'Böyle bir şey yok, bu bir provokasyon' dedi. Daha sonra da 'Yapmamam gereken bir iş yaptım.' dedi ama bu hakareti yaptığı aileyi dışta tutarak, kendisine mazeret üreterek bunu yaptığı için bir özür bile dilemedi. Onun sonrasında CHP 'Bu bir provokasyondur.' dedi. Başkalarından da 'Provokasyondur.' diyen açıklamalar geldi. Şu ana kadar da bunun nasıl bir provokasyon olduğuna dair hiçbir şey söyleyemediler ama esas mesele şudur, yani 'Provokasyondur' diyerek o çirkin ifadeyi, o küfrü meşrulaştırma ya da ona mazeret bulma gibisinden bir yaklaşım içerisine giriyorlar. Bu çok sakıncalıdır.
Ben uzun zamandır Türk siyasetinde doğrusunu söylemek gerekirse bu kadar açıktan bir küfrün, bir hakaretin savunulduğunu görmedim, hatırlamıyorum. Burada net bir tutum var. Bu yanlış bir davranıştır, kınanması gereken bir davranıştır. Yüce Meclisin çatısı altında görev yapan birisinin, yüce Meclisin üyesi olma sıfatıyla bağdaşmayan bir yaklaşımdır. Kınanması ve lanetlenmesi gerekir. Diyelim ki bir başka olay oldu, hakikaten de birileri kurgu yaptı ve onun neticesinde birisi küfür etti. Diyelim ki böyle bir kurgu olsa buna rağmen bu küfür meşru mudur? Ki burada kurgu, provokasyon yok. Herkesin önünde, kameraların önünde gerçekleşen bir olay var. Bir şehit ailesinden özür dilemek bu kadar zor mudur? Bu kadar provokasyon labirentlerinde dolaşmayı gerektiren mazeret nedir? Net bir durum var ortada. İttifak halinde bunun meşrulaştırılmaya ve mazur görülmeye çalışılması siyasi ahlakla bağdaşmayan bir şey."
Çelik, AK Partili Naci Bostancı'nın görev değişikliğine ilişkin soruya, "Bu tarz değişiklikler normal. Naci Bey 2023 seçimlerine giderken seçim çalışmaları içerisinde yer almak üzere yeni görev üstlenecek. Bu çerçevede bir yaklaşımdır, kendi iradesiyle gerçekleşmiştir." dedi.
- "Bu mesele toplumun bütün hücreleriyle seferberlik ilan etmesi gereken bir mesele"
Akşam gazetesi yazarı Hüseyin Besli'nin Alevilerle ilgili yayınlanan yazısının sorulması üzerine Çelik, bu yazıdaki ifadeler ve başka ifadeleri hiçbir şekilde kabul etmediklerini, kökten reddettiklerini vurguladı.
Alevi ve Kürt vatandaşları incitecek her türlü beyanın karşısında durduklarını, durmaya da devam edeceklerini dile getiren Çelik, "Dolayısıyla bunların ortaya çıkardığı tablo, hiçbir şekilde mazur göreceğimiz bir tablo değildir. Bu meselede bir kere daha Alevi vatandaşlarımıza buradan hürmetlerimizi, saygılarımızı ifade ediyoruz." diye konuştu.
Ömer Çelik, Başak Cengiz cinayetine ilişkin soruyu, "Tabii ki bu can kaybı çok yaralayıcı ama bunu daha artıran şey bir caninin elinde bir kılıçla 'Sadece savunmasız olduğu için onu öldürdüm.' demesi. Gencecik bir kardeşimiz hayatını böyle kaybetti." şeklinde yanıtladı.
Bu zihniyetin sokaklarda dolaşmasının daha çok teyakkuz üretmeyi gerektirdiğine işaret eden Çelik, şöyle konuştu:
"Kadın cinayetleriyle ilgili yapılan çalışmalar bu MKYK'da da değerlendirildi. Bütün tedbirler gözden geçirildi. Yasal açıdan, emniyet açısından çok güçlü bir şekilde bunların önlenmesi için çalışmalar yapılıyor ama esas mesele birisi sokağa çıkmış, birden bire böyle bir karar vermiş ve karşısına çıkan genç bir kadını öldürmüş, bu zihniyet ve bu zihniyetin ip uçlarıyla mücadele etmek. Buna karşı bir bilinçlenme, toplumun bütün hücreleriyle bir seferberlik oluşturması. Sadece yasal tedbirlerle emniyet tedbirleriyle halledilemeyecek bir mesele bu. Dünyanın her yerinde maalesef bunlarla karşı karşıya kalıyoruz. Siyaset meselesi değil. Bu konuda çalışan sivil toplum örgütleri, kadın örgütleri, siyasi partiler bütün bileşenlerin bir araya gelerek çok yönlü, eğitimden kullandığımız medya diline, filmlerde genç insanlara verdiğimiz mesajlardan, kadınlara dönük verdiğimiz mesajlardan, şiddetin çeşitli popüler kültür alanlarında nasıl meşrulaştırıldığına dair son derece geniş bir alanda bununla mücadele edilmesi lazım. Eğitim ve bilinçlenme çalışmaları yapılması lazım. Bunun vakti geldi de geçiyor. Bu mesele toplumun bütün hücreleriyle seferberlik ilan etmesi gereken bir mesele."
(Bitti)
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz