İşte AK Parti Sözcüsü Çelik'in konuşmasından satır başları:
O gece yüce Meclis'te bütün partilerden milletvekilleri vardı. CHP'den de milletvekilleri vardı onları tenzih ediyorum ama Genel Başkanlarının ve sözcülerinin sistematik olarak bu sabatoja imza attıklarını görüyoruz.
Cumhurbaşkanı'nı hedef almak sabotajdır. Üç yıl geçmiş Avrupa Birliği halen adını koyarak darbecileri kınamıyorlar. Avrupa Birliği'nin, darbe girişimini adını koyarak kınamaktan kaçınmasındaki büyük soru işaretleri artarak devam etmektedir.
CHP'nin temel siyasi anlayışı budur katille kurban arasında yer değiştirme siyasetidir. 60 darbesinde de bunu yaptılar. Şunun adının net bir şekilde koyulması gerekir. Diktatörlerin özelliği tankın topun arkasına saklanırlar, halktan korkarlar. O gece Sayın Cumhurbaşkanımız kendisinin ve ailesinin hayatını tehlikeye atarak halkla bir araya gelmiştir.
CHP Genel Başkanı çıkmış dün, 'Yürekli bir savcı yok mu, bu yürekli bir savcı Sayın Cumhurbaşkanını çağırmayacak mı?' diyor. Marmaris'te Cumhurbaşkanımıza yapılmak isteneni, yargı vesayeti yoluyla devam ettirmeye çalışıyor. Bu utanç verici bir şeydir. Hem de bunu 15 Temmuz'un yıl dönümünde yapıyor.
Bütun bu şaşırtma siyasetine en güzel cevap o büyük milletimizle buluşma oldu. FETÖ'yle mücadele kararı Sayın Cumhurbaşkanı liderliğinde alınmıştı. Sayın Cumhurbaşkanı'nı hedef almak bizce neye hizmet ettiği açıktır.
Yargıya çağrı yaparak biz yargı vesayeti oluşturmaya çalışıyorlar. Diyorlar ki FETÖ'nün siyasi ayağı ortaya çıkarılsın. Çıkarılsın. Meclis'in her araştırması kıymetlidir ama Kılıçdaroğlu'nun bunu iyi niyetle söylemediği bellidir.
MİT TIR'ları hadisesine kimler destek vermiştir. 15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanımız öldürülmek istenirken kimlerin önünde tankların çekilerek yol vererek onların oradan güvenli bir şekilde geçmesi mümkün olmuştur. Kimseyi suçlamıyoruz ama herkesin önünde hesap vermesi gereken kişinin millete verecek bir sözü yok mudur? Siyasi muhasebe yapılacaksa herkesin kendisinden başlaması gerekir.
Sanki bu kadrolaşma AK Parti döneminde başlamıştır. Orgeneraller var atılan, bir orgeneral kaç yılda yetişiyor. 15 Temmuz'un ruhunu sabote edecek bir faaliyete girdiler.
"SİYASİ ELEŞTİRİYLE SİYASİ SABOTAJ ARASINDA FARK VARDIR"
20 Temmuz'a darbe diyorlar. Bu ihtiyaç duyulmuştur. Eleştirileri olabilir, yanlış yapılan varsa düzeltilecektir. Siyasi eleştiriyle, siyasi sabotaj arasında fark vardır. FETÖ'nün tavrını siyaset diliyle sürdüren bir tutumun hiçbir şekilde meşruiyeti yoktur.
Darbeye karşı çıkıyorlar bu iyi bir şey çünkü ömürlerini 1960 darbesini meşrulaştırmaya adadılar. Şimdi bütün darbelere karşı çıkıyorlar.
İhvan ya da başka bir grup demokratik yollarla iktidara gelmişse onları savunuruz. Biz Türkiye Cumhuriyeti kanunları içerisinde kurulmuş bir siyasi kadroyuz. Mısır'da İhvan konusunda gösterdiğimiz hassasiyeti Venezuela'da Maduro hükümeti konusunda gösteriyoruz.
AB'NİN YAPTIRIM KARARI
Ortaya koydukları tavrın Ada'daki bölünmüşlüğü derinleştirmekten başka bir işe yaramayacağı açıktır. Bu yaptırımların Türkiye için hiçbir etkisi olmayacaktır. Kıbrıs konusunda da AB tarafsız olma vasfını kaybetmiştir. Burada ortaya koydukları dayanışma tipik bir mahalle dayanışmasıdır. Rum kesiminin Avrupa'nın şımarık çocuğu olarak korunması durumunda Türkiye'nin yapacağı şey çıkarlarını koruma konusunda vites yükseltmek olacaktır.
ERDOĞAN-ŞİMŞEK GÖRÜŞTÜ İDDİASI
Cemil beyin ne kastettiğini Cemil beye (Çiçek) sormak gerekir. En son milletvekilleriyle bir araya geldiğimiz toplantıda da arkadaşlarımızın değerlendirmeleri ele alındı.
Mehmet Şimşek değerli bir arkadaşımızdır. Sayın Cumhurbaşkanımızın kime randevu verip vermediğini biz bilemeyiz. Onu özel kalemi bilecektir. Sayın Cumhurbaşkanıyla görüşmenin içeriğini bilemiyorum. Sayın Cumhurbaşkanının geniş yelpazede bizimle görev yapan arkadaşlarla görüştüğünü biliyorum ama kiminle görüştüğünü Sayın Cumhurbaşkanımızın Özel Kalemi tarafından bilinir.
**CHP'Lİ ENGİN ÖZKOÇ'UN MECLİS'TEKİ AÇIKLAMALARI
CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü dolayısıyla dün özel gündemle toplanan TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı açıklamada 15 Temmuz'un Cumhuriyet tarihinin en kanlı darbe girişimi olduğuna işaret eden Özkoç, milletin ve milletvekillerinin meşru direnme hakkıyla engellendiğini anımsattı.
Özkoç, bu uğurda yaşamını yitiren şehitlere Allah’tan rahmet dileyerek, gazilere minnetlerini iletti.
15 Temmuz darbe girişiminin öncesi ve sonrası bulunduğunu savunan Özkoç, öncesinde dershaneler, yurtlar, Türkçe olimpiyatları, milli eğitimde, orduda, yargıda, iş dünyasında örgütlenme, siyaseti araç olarak kullanma olduğunu öne sürdü.
"KİM FETÖ TERÖR ÖRGÜTÜNE DAHA ÇOK YARDIMCI OLMUŞTUR"
Özkoç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunu biraz daha açacak olursak; bu dönemde kim FETÖ terör örgütüne daha çok yardımcı olmuştur. Cevabını Sayın Cumhurbaşkanı vermektedir: 8 Haziran 2018’de Cumhurbaşkanı, FETÖ'nün bizim zamanımızda büyüdüğü iddiasını 'ben reddetmem' demektedir. 17 üniversite istediler, okul için yer, yurt dışında destek istediler verdik, Türkçe Olimpiyatları dediler tamam dedik. Oysa ki asıl olay bu değildi. Asıl olay, Balyoz ve Ergenekon davalarıdır, askeri casusluktur, amirallere suikast, Poyrazköy, kozmik oda ve daha niceleridir. FETÖ, uzun yıllardan beri örgütleniyor. Fakat Türkiye’yi tek başına idare eden bir kişi sayesinde hiç bu kadar güçlü duruma kavuşmamıştı. Bir kişinin denetimsiz iktidarı sayesinde, FETÖ darbe girişiminin altyapısını hazırlayan Savcı Zekeriya Öz'ün önü açılıyordu. Öz, 'Arkanda ben varım' diyen dönemin Başbakanı sayesinde darbenin bütün hazırlıklarını elini kolunu sallayarak yapıyordu."
AK PARTİ'Lİ VEKİLLER SIRA KAPAKLARINA VURARAK PROTESTO ETTİ
Özkoç'un bu sözleri, AK Parti milletvekilleri tarafından sıra kapaklarına vurularak protesto edildi. Özkoç, laf atmalara, sıra kapaklarının vurulmasına rağmen konuşmasına ara vermedi.
Ankara'da bulunan CHP ve diğer partilerden milletvekillerinin, 15 Temmuz'da TBMM'ye gelerek, "Öleceksek bu çatı altında ölelim." dediğini, Meclisin demokrasiye sahip çıktığını anımsatan Özkoç, çünkü bu Meclisin, bu vatanın herkesin olduğunu söyledi.
Özkoç, halkın sokaklara çıktığını, tankların önüne geçtiğini, 251 vatandaşın şehit düştüğünü, binlercesinin yaralandığını, darbenin engellendiğini, elbirliğiyle meşru direnme haklarını kullanarak darbenin önüne geçtiklerini vurguladı.
Özkoç, Adil Öksüz'ün yakalandığını, çırılçıplak soyulup kelepçelendiğini, sonra kelepçelerin sökülüp, giydirilip, eline pasaportu verilerek bırakıldığını, Zekeriya Öz'ün, elini kolunu sallayarak yurt dışına çıktığını, halen kendisinden haber alınamadığını savundu.
Darbe girişimiyle ilgili 289 dava açıldığını, onlarca ağırlaştırılmış müebbet, binlerce hapis cezası alan kişilerin bulunduğunu ifade eden Özkoç, onbinlerce kişinin işten çıkartıldığını, bu kişilerin içinde asker, polis, öğretmen, işsiz olduğunu ancak bir tek siyasinin olmadığını belirtti.
"15 TEMMUZ FETÖ'YÜ DE ONA YOL VERENLERİ DE ASLA UNUTTURMAYACAKTIR"
Özkoç, sözlerini şöyle tamamladı:
"Peki ne yapacağız, çözüm güçlü parlamentodadır. 15 Temmuz gecesi gazi Meclisimizde ölümü göze alan tüm partiler, el birliğiyle güçlü parlamenter sistemi yeniden tesis etmeliyiz. 15 Temmuz darbe girişimi ve ardından gelen 20 Temmuz sivil darbesinin ülkemizde yarattığı enkazı kaldırmalıyız. Yeni darbelerin oluşmasına engel olmalıyız. Demokrasiyi iyi işleyen bir parlamenter sistem haline getirmeliyiz. Güçler ayrılığı temelinde güçlü Meclis, bağımsız yargı ve denetlenebilir bir yürütme olmalıdır. 15 Temmuz, kendi halkına kurşun sıkan FETÖ'yü de ona yol verenleri de asla unutturmayacaktır. Eğer kurucu bir lider arıyorsak onun adı Mustafa Kemal Atatürk'tür. Eğer bir rejim arıyorsak onun adı laik ve demokratik Türkiye parlamenter sistemidir. Eğer uğruna ölecek vatan arıyorsak onun adı Türkiye Cumhuriyeti'dir."
(AA)