İşte Çelik'in açıklamalarından öne çıkanlar;
Bugün bir şehidimiz vardı, Allah'tan rahmet diliyoruz. Kahraman Mehmetçik, polislerimiz, güvenlik güçlerimizin hepsi kararlı bir şekilde terörle mücadele ediyorlar. Eşsiz fedakarlıkta bulunuyorlar.
Anadolu Ajansı muhabirine ulaşmaya çalışıyorlar. Kamerasına ulaşmışlar ama kendisine ulaşamamışlar. Tüm gazeteci arkadaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Umarız arkadaşımıza sağlıklı bir şekilde ulaşma imkanı olur.
"YSK MAZBATAYI BİRİNDEN ALIP DİĞERİNE VERMEDİ"
YSK'nın verdiği karar içeride ve dışarıda tartışılmaya devam ediyor. Neredeyse bazı ülkelerde birinci gündem maddesi bu olmuş durumda. Herkese uyarımız şudur. Bazı hususlara dikkat edilmesi gerekir. Birincisi, Türkiye'deki seçim süreçlerine ve sonuçlarına müdahale anlamına gelecek açıklamalardan kaçınmak gerekir. Müdahale gibi açıklamalar saygı ile karşılanmaz. Demokrasinin olmadığı ülkelerde seçim tekrarlanmaz. YSK, mazbatayı birinden alıp diğerine vermedi. Oyun berraklaşması açısından bir süreç yaşanacak.
Türkiye'nin seçim yapma kapasitesi, dünyadaki birçok ülkeden yüksekte bir kapasitededir. Sandıkların tamamı sayılsaydı sonuç farklı çıkacaktı. İstanbulluların iradesi tecelli edecek ve hep beraber bu sonucu selamlayacağız. Şimdiki eksiklikler tamamlanmış olacak ve sonuç olarak bir takım usulsüzlüklerin olmadığı seçim olacağı için 1 oy ile kazanacak kişiye başımızın üstünde yeri var diyeceğiz. Biz de kendi adayımızın kazanmasını isteriz. Ama vatandaşımız nasıl karar veriyorsa başımızın üstündedir deriz.
"TÜRK DEMOKRARİSİSİ, BEDELİ ÖDENMİŞ BİR DEMOKRASİDİR"
Türk demokrasisi, bedeli ödenmiş bir demokrasidir. Uğruna şehitler verilmiş bir kazanımdır. Milletimizin tamamının ortak değeri olarak var olmaktadır. Buna herhangi bir şekilde zarar verilmesi karşısında çok büyük bir hassasiyet duyuyoruz. Müttefiklerimizden ve dışımızdaki dünyadan aynı saygıyı besliyoruz. Her isteyene kapımızı açıyoruz ve kapımızı açıyoruz.
Tabi içerideki tepkiler başka bir boyuta geçmiş durumda. Daha önceki basın toplantımızda şöyle bir şey söylemiştim. "Kızılay'da hakimleri yürütmeyiz" diyenlerin varacağı yerin tehlikeli olacağını söylemiştim. Genel Başkanımıza karşı CHP sözcüsü "Yüce Divan" hatırlatması yapmıştım, ben de eleştiride bulunmuştum.
Bu geleneğin kullandığı kodlara sahibiz. Arkasından en geldi? Bir CHP sözcüsü bir darbe çağrısı yaptı. CHP vekili kınanmış değildir, uyarılmış değildir. Bir milletin iradesiyle seçilmiş yönetime karşı darbe çağrısı yapmış işlenecek en büyük suçtur. Ve o kişinin alnında ömür boyu taşınacak bir leke olarak durur. Bir sonraki aşamaya da geçildi. CHP Genel Başkanı YSK hakimlerinin isimlerini vererek, hedef göstererek konuşma yaptı. Hatta soyadlarıyla dalga geçmeye kadar işi götürdü. Dediğim gibi bunlar Yüce Divan'dan bahsettiği zaman kafalarınızın arkasındakini iyi biliyoruz.
CHP adayı da YSK'ya söylediği sözler ve üsluptaki radikal değişiklik dikkat çekmektedir.
YSK'nın gerekçeli kararını görmemiz lazım. Şunu herkes biliyor, YSK itirazları değerlendiriyor. Tabi tüm ilde itiraz olmadı. Bunu herkesin bilmemesi normaldir.
Bu yasa 2018 yılında çıktı ve uygulanıyor. Bu yasa da eksiklik hissettiğimiz zaman itirazda bulunuyoruz. Bu sefer de CHP, "Niye itirazda bulunuyorsunuz" diyor. Yasa da ki eksiklikleri düzeltmemiz suç görülüyor.
"ŞAİBELER ORTADAN KALKACAK"
Önemli olan şu, YSK kararını verdi. Vatandaşa gideceğiz. Vatandaş kararını verecek. Bu şaibeler ortadan kalkacak.
"BU ARKADAŞLARIMIZIN 15 TEMMUZ'DA SESİNİ DUYMADIK"
Sayın Cumhurbaşkanımız Afrin sınırına bir ziyarette bulunduğunda, kahraman Memetçiğimizle biraraya geldiğinde kendisine eşlik eden sanatçıların fişleme faaliyetini gördük. Aynı şekilde çeşitli seferlerde sayın Cumhurbaşkanımıza eşlik edenlerden sanatçı olmaktan ziyade başka etiketlerle yaftalandığını gördük. Dolayısıyla bu bizim geleneğimiz değil. Sanatçıların teşkilat mensubu gibi tutum içerisine girmelerinde tercih kendileridir. Biz hep şunu biliriz, sanatçı dediğinizde bir sanatsal yaratıcılık ve bireysellik gelir. Herhangi bir siyasetçi tek bir çağrı yaptığında bunların kenetlenmesi tabii ki vatandaşımızın dikkatini çekmiştir. Bu arkadaşlarımızın 15 Temmuz'da, genç kızlar üniversiteye alınmazken, parti kapatmalarında seslerini duymadık. Tabii ki demokratik haklarını kullanacaklardır. Ancak bunu nezih bir üslupla yapmaları gerekir. İyi üslup iyi üslubu çağırır.