Çelik'in açıklamalarından satır başları:
MANİFESTO İLE İLGİLİ AÇIKLAMALARIMIZ OCAK AYI İÇİNDE
Mitinglerle ilgili çalışma takvim olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın Özel Kalemi, Teşkilat Başkanlığımız, Yerel Yönetimler koordineli olarak çalışılıyor. Genel bir tanıtım toplantısıyla birlikte manifestonun açıklanması düşünülüyor. Ocak ayı içerisinde bununla ilgili bir tarih kesinleştiğinde sizinle paylaşırım. Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklamasıyla ilgili aşamalar son safhaya geldi.
Birtakım farklılıklar olmakla birlikte, kendi dinamizmini üreten, bu seçimin şartlarına yönelik olarak bir çalışma takvimi açıklayacağız.
İKİ BAKAN, MİT BAŞKANI VE KALIN CUMARTESİ RUSYA'YA GİDİYOR
Heyet Cumartesi günü gidecek. Rusya tarafında mutabakata varıldı. Dışişleri Bakanımız, Milli Savunma Bakanımız, MİT Başkanımız ve İbrahim Kalın Bey orada olacaklar. Bu süre içerisinde yeni bir tablo ortaya çıkıyor ABD'nin Suriye'den çekilmesiyle. İran, Rusya ile bu yoğun diplomasi devam edecek. Astana sürecinin ortakları ve Cenevre sürecinin bileşenleriyle diplomatik süreç devam edecek. Terörle mücadele perspektifi müttefiklerimizle paylaşacaktır. Heyet oradaki muhataplarıyla görüştükten sonra dönüşte Sayın Cumhurbaşkanımıza bilgi arzedecekler. Daha sonra sayın Cumhurbaşkanımızla sayın Putin bir araya gelecek.
BU SEÇİMDE ÇOK GÜÇLÜ BİR FAALİYET VE KAMPANYA YÜRÜTÜLECEK
Bizden Mehmet Özhaseki Bey'le, MHP'den Sadi Bey görüşmeleri yapıyor. Sonuç olarak yerel seçimler Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin hayata geçmesinden sonraki ilk seçimlerdir. Burada yüksek oyları hedeflemek, birtakım tartışmaları sona erdirmek bakımından güçlü bir faaliyet, kampanya yürütülecek. Gelinen noktada Cumhur İttifakı'nın ortaya koyacağı nasıl tutum alacağı konusunda yüzde yüz mutabakatımız var.
1-2 İLÇE DIŞINDA İSTANBUL ADAYLARIMIZ CUMARTESİ AÇIKLANACAK
Aydın ve Muğla'da aday çıkacak. Cumartesi günü öncelikli olarak Büyükşehir Belediye başkanımız açıklanacak. İlçelerin açıklanması da düşünülüyor. Yetişirse bir iki ilçe de açıklanacak. Yetişmesine umut ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızla sayın Bahçeli çeşitli organizasyonlarda biraraya geliyorlar.Heyet Cumartesi günü gidecek. Rusya tarafında mutabakata varıldı. Dışişleri Bakanımız, Milli Savunma Bakanımız, MİT Başkanımız ve İbrahim Kalın Bey orada olacaklar. Bu süre içerisinde yeni bir tablo ortaya çıkıyor ABD'nin Suriye'den çekilmesiyle. İran, Rusya ile bu yoğun diplomasi devam edecek. Astana sürecinin ortakları ve Cenevre sürecinin bileşenleriyle diplomatik süreç devam edecek. Terörle mücadele perspektifi müttefiklerimizle paylaşacaktır. Heyet oradaki muhataplarıyla görüştükten sonra dönüşte Sayın Cumhurbaşkanımıza bilgi arzedecekler. Daha sonra sayın Cumhurbaşkanımızla sayın Putin bir araya gelecek.
"KILIÇDAROĞLU SEÇİMLERİ İTİBARSIZLAŞTIRMAYA ÇALIŞIYOR"
Bu psikolojinin konusudur. Psikologlardan yardım almakta fayda var. Netanyahu'nun o insanları katletmesine karşı sayın Cumhurbaşkanımız en güçlü duruşu sergiliyor. Bugünkü sistemde ikinci parti konumundaki bir genel başkanın ağzından çıkan şeyi delillendirecek durumda olması. 'Netanyahu'nun ile arasında bir anlaşma var, sen beni eleştir, ben seni eleştir' sözleri tespit konusu olmaktan çıkmış, teşhis konusu olmuştur. Demokratik prensiplere saygı göstermesi gerekir. Defalarca seçim kaybetmiş şahıs seçimleri itibarsızlaştırmaya çalışıyor. Sayın Kılıçdaroğlu siyasal olanın dışına çıkmak istiyor.
"HASTANELER BUNLARIN DÖNEMİNDE TUTUKHANE OLMUŞTUR"
Bu bir Yassıada zihniyetidir. Bunlar ülkeyi ve demokrasiyi tefecilere teslim etmiş bir zihniyettir. Geçmişte asgari ücret ezen bir bütçedir diyordu. Şimdi asgari ücret açıklandı. Geçmişte asgari ücret diye SSK hastanelerini tutukhaneye çevirmişti bunlar. Cumhurbaşkanımız pekçok açıklama yaptı grup konuşmasında. Bütün bunları görmezden gelerek rakamları çarpıtarak iddialarda bulunuyor. Asgari ücret herkes tarafından oy birliği ile ve memnuniyetle karşılanmıştır. Onların zamanında verilen asgari ücretle ilaç alınamıyordu.
"CUMHUR İTTİFAKI 31 MART AKŞAMI KILIÇDAROĞLU'NU TEMİZE ÇEKECEKTİR"
Şöyle galiz ve utanç verici açıklaması var. Sayın Cumhurbaşkanımıza hitap ediyor ve müsvedde tabiri kullanıyor. Biz de kendisinin aynaya bakmasını tavsiye ediyoruz. 31 mart akşamı aynaya baktığı müsveddenin temize çekildiğini herkes görecek. Bu sözleri hak ediyor. Onuru olan, kendi itibarı olan hiç kimsenin cevapsız bırakmayacağı şeylerdir bu sözler. 31 Mart akşamı Cumhur ittifakı sayın Kılıçdaroğlu'nu temize çekecektir.
"BU SANATÇILAR ELEŞTİRİ DEĞİL İNSANLIK SUÇU İŞLEMİŞLERDİR"
Ayaklarından asarlar, mahzenlerde öldürürler demek eleştiri değil. Sayın Kılıçdaroğlu'nun bunlara eleştiri demek yerine, eleştiri suçuyla insanlığa karşı nefret suçunu net bir şekilde ortaya koyması lazım. Aynı şahıs 12 Eylül için diyor ki, "Çok müsbet bir olay. Uzun süredir bekleniyor. Ülkemize hayırlı olsun. Yalnız 27 Mayıs ve 12 Mart gibi deneyler var. Bu deneyin olumsuz yanlarının 12 Eylül'e yansımamasını temenni ediyoruz". Yani faşist cuntayı öveceksin, seçilmiş bir Cumhurbaşkanı için mahzenlerde öldürürler diyeceksin. Normal bir insan bile kendi ruh dünyasında bunlardan ders çıkarırken bir sanatçıdan bunu beklemek hak değil midir? O ifadeler, ahlaken, siyaseten kabul edilemeyecek insanlık suçudur. Bir yanlış anlaşılma varsa çıkıp düzeltirler.
"ABD ULUSAL GÜVENLİK DANIŞMANI BOLTON YILBAŞINDAN SONRA GELİYOR"
ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Türkiye'ye zannediyorum yılbaşından sonra gelecektir. Bütün bu diplomatik trafik içerisinde Türkiye hem ABD hem Rusya ile ciddi bir koordinasyon içerisindedir. İran'la ilişkileri devam ediyor. Bu çerçeve şunu gösteriyor, biz müttefiklerimizle güçlü bir koordinasyon ve diplomatik temas içerisinde bu politikayı yürütüyoruz. Arzu ettiğimiz şey Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunmasıdır.
"TÜRKİYE'NİN BU FAALİYETİNE HERKESİN DESTEK VERMESİ GEREKİR"
ABD çekildikten sonra DEAŞ'la mücadelede bir zaaf ortaya çıkar mı? Baştan beri Türkiye gelin bunu beraber yapalım, PYD/YPG'ye ihtiyacınız yok diyor. Geçmişte yapılan hatalar orada da yapıldı. Şimdi orada YPG'nin ortaya koyduğu faaliyet Türk, Kürt ve Araplar'ın haklarını gaspediyor. DEAŞ'la mücadele ne kadar önemliyse PYD ve YPG'nin oradaki gücünün kırılması o kadar önemlidir. Türkiye'nin bu gayretine herkesin destek vermesi gerekir.
"DARBECİLERİ FLULAŞTIRIP DARBEYE KARŞI KOYANLARI İTİBARSIZLAŞTIRIYORLAR"
Bu tartışma belli bir sürecin içindedir. 15 Temmuz'a darbe girişimi demeyip de 20 Temmuz'a darbe diyen bir CHP. FETÖ'nün argümanlarıyla bir benzerlik arzediyor. FETÖ'nün içinde bulunanların darbeye karışanların sürekli hafifletilme çabası var. Bunun ana üretim merkezi FETÖ'ye bağlı çeşitli odak ve hesaplardır. Gece saat 02.00'den sonra iş terse dönmeye başladığı andan itibaren hemen bu hesaplar kendilerini örtmek için başka argümanlar kullanmaya başladılar. Darbeye karışanların darbe ile olan ilişkilerini grileştirmeye, flulaştırmaya çalışıyorlar. Darbeye direnenleri ise bir itibarsızlaştırma politikası güdüyorlar. Özgür Özel'in tutumunu bu şekilde değerlendirmek gerekir.
"ÖZGÜR ÖZEL'İN KONUŞMASI İTİBARSIZ VE GAYRİMEŞRUDUR"
Özgür Özel'in yaptığı konuşma şimdiye kadar gördüğümüz en itibarsız ve maalesef en gayrimeşru konuşmalardan bir tanesidir. Tabii ki tazminat ve ceza davası açılacaktır. Gerek milletimizin maşeri vicdanı gerek yaşananlar kimin haklı olduğunu göstermektedir. Asker üniforması giymiş teröristlerin yaptıklarını mazaret üreterek hafifletmeye çalışanların, o gece darbeye direnenleri itibarsızlaştırmalarının yeni bir politikası olarak görüyoruz bunu.