Ömer Çelik’in açıklamalarından satır başları:
Ortaya çıkan bu saldırganlık karşısında en üst düzeyde meşru müdafaa hakkımızı kullanarak en sert cevap rejim unsurlarına verilmiştir, verilmeye devam edecektir.
Sayın Cumhurbaşkanımızın verdiği sürenin dolmasıyla beraber bahar kalkanı harekatı başlamıştır.
Rejimin imza attığı katliamlar neticesinde bu sürede 1500 masum insan hayatını kaybetmiştir.
Açıkça rejimin kendi halkının bir kesimine yönelik olarak soykırımvari bir faaliyet içinde olduğu çok açıkça görülmektedir.
Buradaki arlığımız meşru müdafaa hakkımıza dayanmaktadır. BM’nin 52. Maddesi ve Adana mutabakatı çerçevesine dayanmaktadır.
İçeride bazı çevreler tarafından İdlib’de ne işimiz var diye bir yaklaşım ortaya konuyor. Yakın zamana kadar sınır illerimiz hedef alınıyordur. Milli güvenliğimizi tehdit eden terör unsurları sınırımıza yakın bölgelere gelmişlerdi. Biz bunlara cevap vermeseydik bu tehdit yoğun alarak devam edecekti.
Müttefiklerimizin bazıları tonlarca mühimmat ve TIR'lar dolusu silahı verdikleri bir terör örgütü on yıllarca ülkemizi tehdit etmektedir. Bu terör örgütüne Türkiye Cumhuriyeti sınırlarının hemen dibinde terör devletçiği kurmak üzereyken Fırat Kalkanı, Barış Pınarı Harekatı'yla darmadağın edilmiştir. Bütün bunlar olmasaydı, egemen ve meşru devlet olarak Türkiye Cumhuriyeti bu harekatları başlatmasaydı, terör örgütleri Kilis'e, Hatay'a, Urfa'ya saldırırken Hükümet ne yapıyor diye soracaklardı. Terör örgütlerini belli bir derinliğe uzaklaştıracak bu harekatları yapmak zorundayız. Bunları yapmasaydık sınırlarımız tehdit altında olacaktı, terör örgütleri sınırlarımızın içinde meşru hedefler olarak karşımıza çıkarılmaya çalışılacaktı. Milli güvenliğimiz için buna mecburuz.
Burada hiçbir şekilde Türkiye Cumhuriyeti Rusya ile karşı karşıya gelmek gibi bir tavır içerisinde değiliz. Bize saldıran rejim unsurudur. Rejimin saldırganlığı Rusya'nın verdiği sözlere dönük de bir saldırganlıktır. Soiç ve Astana birlikte imza attığımız hususlardır. Rusya'nın rejim üzerindeki etkisini kullanarak, rejimi Soçi Mutabakatı ile belirlenmiş sınırlara çekerek bir etkinlik üretmek durumundadır. Sayın Cumhurbaşkanımızın TSK'ya talimatı açıktır; sınırlarımıza yakın terör devletçiği görmek istemiyoruz, bunlara hiçbir şekilde müsade edilmeyecektir. Kara propaganda makinası çalıştı. TSK'nın yanında yabancı, terörist unsur olduğunu söyleyenlerin bunu ispat etmesi mümkün değildir. Bütün bu bilgiler Rusya tarafına verilmiştir. Belgeler devletimizin elindedir. Burada açık şekilde rejimin saldırganlığına bahane üretecek herhangi bir zemin olmadığını net olarak söyleyebiliriz.
Esad rejimi ile görüşülsün diye çeşitli siyasi partiler oluyor. Suriye Esad'ın şahsi malı mıdır, Suriye Suriyelilerin midir? Suriye'de bütün Suriyelilerin üzerinde mutabık kaldığı bir siyasi çözümün bulunmasıdır. Sayın Cumhurbaşkanımız ifade ettiler, bu siyasi çözüm üretildikten sonra Türkiye Suriye'de herhangi bir şekilde askeri varlık bulundurmayacaktır. Vatandaşlarımızın hayatını korumak için buna mecburuz. Ortaya çıkan göç dalgası 1 milyon kişi Türk sınırına hareketlenmiştir. Aynı şekilde Türkiye'deki mültecilerde de hareketlenme sözkonusu olmuştur. Türkiye'nin bundan sonra herhangi bir şekilde mülteci yükü taşıyacak durumu kalmamıştır. Sayın Cumhurbaşkanımız Suriye toprakları içerisinde güvenli bölge oluşturulmasını söyledi. O zaman buna yanaşmayanlar birçok fırsatı heba etmiş oldular. Sayın Cumhurbaşkanımızı dinleselerdi böyle bir göç ortaya çıkmayacaktı. Bu göç hareketliliğinin, insani felaketlerinin önüne geçilecekti.
Bütün dünyanın yapmadığını tek Türkiye yapmıştır. Türkiye uluslararası kurumların, dünyanın terk ettiği vicdanı tek başına ayakta tutmuştur. Esad katletmiştir, seslerini çıkarmadılar, petrol bölgeleri için hareketlenenler bu insanların hayatını hiç umursamadılar. Türkiye dünyanın vicdanı terk ettiği zamanda vicdanı Türkiye üstlendi. Kimseyi ülkeden zorla göndermiyoruz, hiç kimseyi zorla tutmak gibi bir yaklaşım içerisinde olmayacağımız aşamaya geldik. Bu olay gerçekleşir gerçekleşmez, sayın Cumhurbaşkanımızı telefonda arayarak Türkiye'ye yeni maddi yardımda bulunacaklarını söylediler. Sadece sözde takdirlerini iletenler, ellerini taşın altına koymayanlar bugün bu mesele ne olacak diyorlar. Yunanistan'ın göçmenlerin üzerine gaz bombaları atması, ses bombası atması insanlık dışı bir yaklaşımdır.
Avrupa sınırlarını gaz bombası atarak mı koruyacaksınız. AB Konseyi Başkanı Michael, 'Yunanistan'ın yanındayız' diyor. Durumu yakından gözlemlemek üzere Türkiye-Yunanistan sınırına geleceğini söylüyor. İnsani hassasiyetler konusunda çok konuşan, mülteciler konusu olunca şimdiye kadar Türkiye-Suriye sınırının neden Türkiye tarafını ziyaret etmişlerdir. Verdikleri hiçbir sözü tutmamışlardır. Hiçbir şekilde bu insani yükü paylaşma konusunda anlamlı bir destek vermemişlerdir. Yunanistan her zaman gibi yanlış yapıyor, basiretsiz davranıyor. Avrupa'nın sözlerine güveniyor. En zor zamanlarda Yunanistan'ın yanında olduk. Yunanistan'ın başına gelen hiçbir felaketi istismar etmedik. Yunanistan şu anda NATO'da siyasi ve askeri şantaj içine giriyor. Bu kayıtlara geçmiştir. Yunanistan, Türkiye'ye şantaj yapacak bir ülke değildir. Kendilerine tavsiyemiz Avrupa'ya sakın güvenmesinler. Yarın iş biraz daha buyunca onların umurlarında Yunanistan da olmaz, başka tedbirler peşinde koşarlar.
Hatay Valisi de devletin yetkilisi. Açıklama yapması son derece normal. Hükümetin görevlendirdiği o ildeki en yüksek yetkili. Sadece Hatay Valisi yapmadı İletişim Başkanlığı dahil tüm kanallar kullanıldı. Biz de parti adına açıklama yaptık.
O gece sayın Cumhurbaşkanımızın nasıl bir mesai içinde olduğunu devlet sorumluluğu içinde olanlar bilirler. Sabahın ilk saatlerine kadar kesintisiz bir mesai sürdürmüştür. İlgili komutanlar ve bakanlarla sürekli bir durum değerlendirmesi yapmıştır.
O gece insanüstü bir gayretle kimsenin uyumadığı kriz yönetimi toplantılarını sayın cumhurbaşkanımız yönetmiştir. Bu süreç son derece dinamik bir süreçtir. Sahadan gelen bilgiler sürekli güncellenmektedir. Bu tip yaklaşımlar devlet işlerinin nasıl işlediğini bilmeyen kişilerin yaptığı açıklamalardır.
Şehitler tepesi boş kalmayacak sözünü bile bunu sanki ölümü kutsamak için söylenmiş bir söz gibi söylemek başlı başına bir cahilliktir.
Bu sözün manası ülkemizi Korumak için bu ülkede hayatını feda etmekten çekinmeyecek olanlar her zaman var olacaktır demektir.
Şimdi bunu anlamadan şehitler tepesi boş kalacak diyenler bu milletin geleceği tehlikeye düştüğü zaman bu ülkede bunu için fedakarlık yapacak kimse olmayacak biz bunu temin edeceğiz demektir.
Hiç birimiz arzu etmeyiz bir çatışmayla karşı karşıya kalmayı. Bu mantıkla bakılsaydı Kurtuluş Savaşı, Kıbrıs barış harekatı yapılır mıydı.
Türkiye cumhurbaşkanını bulunduğu makamı saray rejimi olarak ifade edip milyonlarca kişiyi öldürmüş Esad’a Suriye’nin meşru temsilcisi olarak gören bir zihniyetle karşı karşıyayız.
Bu anlayıştan CHP’ye destek veren vatandaşlarımızın da memnun olmadığını biliyoruz.
Moskova’ya neden gidiyorsun diyenler Esad’ın ayağına gitmiş kişiler.