Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak yeniden başlayan Türkçe ezan tartışmasını değerlendirirken, "hangi yola saparsanız sapın, CHP bölünecek" dedi. Dilipak, CHP'li Öztürk Yılmaz'ın başlattığı tartışmada CHP lideri Kılıçdaroğlu için "Arapça Ezana 'evet' derken CHP’yi köklerinden kopartıp, seçim kazanmaya yönelik popülist bir politikaya mı savuruyor" diye sordu.
Öte yandan Kılıçdaroğlu'nun “Atatürkçü Müslüman”a oynadığını, AK Parti'nin ise “Müslüman Atatürkçü”ye oynadığını iddia eden Dilipak, "Sanki AK Parti de bir ayak oyunu ile Mustafa Kemal’i CHP’nin elinden almaya mı çalışıyor. Bana kalırsa bu iki yaklaşım da oportünizme kayan bir pragmatizmden başka bir şey değil" ifadelerini kullandı.
Dilipak'ın "Yeni bir CHP mümkün mü?" başlığıyla (14 Kasım 2018) yayımlanan yazısının bir bölümü şöyle:
“Bir ihtimal daha var, hangi yola saparsanız sapın, CHP bölünecek.
Sanki AK Parti de bir ayak oyunu ile Mustafa Kemal’i CHP’nin elinden almaya mı çalışıyor. Kılıçdaroğlu “Atatürkçü Müslüman”a oynarken, AK Parti, “Müslüman Atatürkçü”ye oynuyor sanki. Bana kalırsa bu iki yaklaşım da oportünizme kayan bir pragmatizmden başka bir şey değil..
Ben diyorum, CHP adını “Cumhuriyet Halk Partisi”nden “CumhuriyetÇİ Halk Partisi”ne çevirsin, İş Bankası’ndan elini çeksin ve Anayasadaki, şu değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen yasaların değiştirilmesine, Anayasanın başlangıç maddesinin değiştirilmesine, “And” metninin değiştirilmesine karşı çıkmasın, o zaman “normal”leşme yönünde ileri doğru bir adım atmış olur.
"Cumhuriyet Savcılığı", “Cumhuriyet Merkez Bankası” gibi “Cumhuriyet (…) Partisi” olmaz. Türkiye artık TEK PARTİ ile yönetilmiyor. CHP 1950’den beri tek başına iktidar olamıyor ama düşünebiliyor musunuz, kim iktidar olursa olsun, Anayasanın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen çerçevesinin içine hapsedilerek, aslında CHP kongresinde belirlenen politikaların taşeronluğunu yapmak zorunda kalacak. Yani seçim sonuçları ne olursa olsun, kazanan parti ancak “Anayasal bir zorunluluk” olarak CHP’nin değiştirilemez iktidarının siyasi taşeronu olarak görev yapmak zorunda olacak. Evet bu anlamda CHP hâlâ, olağanüstü, hukuk üstü, siyasi DOGMAları yasa zoruyla dayatan bir “TEK parti”. CHP’liler artık şunu anlamalılar: Dayandıkları kavramlar ve kurumların günümüz dünyasında karşılığı yok.Çağdışı kaldılar. Cumhuriyetten söz ediyorlar, Monarşilerde olan “Tek Adam”cılık yapıyorlar. İnkılapçıyız diyorlar, oysa, Türkiye’nin en muhafazakar partisi oldular.
Türbeleri kapattılar, Mustafa Kemal’in mezarını türbe edindiler.
Bakın İnkılap diye, Osmanlı’da olmayan bir şeyi getirmediler. Latince de, şapka da, kıyafet de, takvim de, Osmanlı’da hepsi vardı. İnkılap diye “İslami” olanı, “Müslümanlara ait” olanı yasakladılar ve diğerini dayattılar, mecbur ettiler. Karşı çıkanı ağır bir şekilde cezalandırdılar.
CHP aslında geçmişten kopamıyor ve bu kamburu daha fazla sırtında taşımaya mecali de kalmadı. Geçmişi ile yüzleşmekten korkuyor. Çünkü nerede duracaklarını bilmiyorlar. Aslında Kılıçdaroğlu ile Öztürk Yılmaz arasındaki ağız dalaşını bir de bu açıdan görmek/okumak gerek.
CHP “TEK Parti” olmasının ötesinde “Resmi İdeoloji”sini “Resmi DİN” haline getiren, ÇOĞULCULUĞU reddeden, ÇOĞUNLUĞU görmezden gelen, ama kendine “Çoğunlukçuluğu” ad olarak alan bir AZINLIK partisi.