Ak Parti’de ‘Açılım’ çatlağı

Elazığ Milletvekili Feyzi İşbaşaran’ın istifasından sonra Ak Parti’de bir çatlak da Kürt, Alevi ve Roman açılımında ortaya çıktı. “Konuşmazsam sorumluluğumu yapmamış olurum” diyen Ak Parti Ankara Milletvekili Mehmet Zekai Özcan, “Dinin, etnik grupların üzerinde vurgu yapılması demokrasi ile çelişir. Ayrımı düşünmeyen halkımızın birbirine ’öteki’diye bakmasına sebep olur. Çözüm, din ve etnik vurgu yapmadan demokrasi eksiğimizi tamamlamaktır” dedi. Özcan özetle şunları söyledi:

- Pişman olmayan PKK’lıların serbest bırakılması adaleti zedeledi, büyük yara açtı. Habur görüntüleri tam bir rezalete dönüştü, Türk milleti bu görüntüleri kendisine meydan okuma olarak algıladı ve milletin kanını dondurdu.

- Süreci sadece muhalif gruplar değil, bizzat Ak Parti’li milletvekilleri de sabote etti. Bir hanımefendi (Grup Başkanvekili Ayşenur Bahçekapılı), ’Anayasa’dan Türklük tanımı kalkacak’ diyebilmiş, bazı milletvekilleri ise, ‘Kürtçe eğitim dili olacak’, ’Ne Mutlu Türküm Diyene’ sözü dağlardan silinecek’ gibi demeçler verebilmişlerdir.

‘TSK yıpratıldı’

- Bu süreç içinde Siyasi Kürtçülük hareketi ivme kazandı. DTP’lilerle el sıkılıp sıkılmayacağı tartışılırken PKK’ya meşruiyet kazandırıldı. Açılımın bir tarafının Öcalan olduğu açıkça söylenebildi. Bu propaganda haksız olmuş, Silahlı Kuvvetlerimiz, güvenlik güçlerimiz yıpratılmaya çalışılmış, neredeyse her gün yeni bir iddia ve iftiranın odağı olmuşlardır.

- MHP ve CHP’nin oy oranı en az yüzde 35’tir. Bu yüzde 35 ile uzlaşmazsak Milli Birlik Projesi yürütemeyiz.

- Taşlı, sopalı PKK yanlısı sokak gösterilerine müsamaha ve müsaade edilmemelidir. Aksi halde bu haliyle açılım projesi siyasi Kürtçüler’in yeni bir ulus yaratmak hedefine hizmet eder ki bu birlikteliğimizin sonu olur.

‘Demokratik talep’

- PKK’yı tasfiye etmek için ABD, Irak ve Türkiye arasında oluşturulan üçlü mekanizma, son gelişmelerle, pratikte dörtlü mekanizmaya dönüşmüştür. Görülüyor ki başta Dışişleri Bakanımız olmak üzere bakanlarımız, bürokratlarımız her Bağdat’a gidişlerinde Erbil’e uğramak durumunda kalıyorlar.

- Yapılan yanlışlığı Roman açılımında da görüyoruz. Alevilerin talepleri bir demokratik taleptir. Dolayısıyla bu da Demokratik açılımın içinde olmalıdır. Dinin, mezhebin, etnik grupların üzerinde vurgu yapılması demokrasi ile çelişir.