AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun grup toplantısında şahsını zikrederek, cümlelerini bağlamından çıkararak konuşmasını yadırgadığını belirterek, “Cümlelerimi çarpıttığı için aynı zamanda AK Parti’ye bühtanda bulunduğu için şahsım ismi üzerinden AK Parti’nin şahsiyetini izam ettiği için suç duyurusunda bulunmak gerekir diye düşünüyorum” dedi.AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun partisinin grup toplantısındaki “AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ’ın bir cümlesini okuyacağım, ’PKK çözüm sürecinde 200 bin kilo bombayı şehirlere doldurdu’, itirafa bak” sözlerine ilişkin açıklamalarda bulundu. Özdağ, “Denizli İl Teşkilatımızın Güneydoğu Anadolu’da, Sur’da, Cizre’de, Silopi’de diğer yerlerde sokağa çıkma yasağı olup kaldırılan yerlerle ilgili mağdur olan vatandaşlarımıza devletimiz bir yandan yardım yaparken, kira yardımı ve yiyecek yardımı, bir diğer yandan hükümetimiz bunları işe yerleştirme konusunda çalışmalar yaparken bizde AK Parti İl Teşkilatı olarak çeşitli illerde Bursa gibi, Kocaeli gibi, İzmir gibi, Antalya gibi, Konya gibi ve Denizli, Manisa gibi illerde arkadaşlarımızla beraber buralara kampanya yaparak yiyecekler, ihtiyaçlar gönderiyoruz” diye konuştu.“ÇÖZÜM SÜRECİNDE BUNLARI DOLDURDULAR DEMEDİM”Denizli’de 6 TIR yiyecek göndermek istediklerini ve bunların uğurlanmasında bir konuşma yaptığını hatırlatan Özdağ, “Konuşmasını bağlamından çıkararak bugün grup toplantısında CHP Genel Başkanı ‘İşte bunlar bir itiraftır. AK Parti terör örgütüne yardım ve yataklık yapan partidir’ diye ithamlarda bulunarak benim adımı da zikretti. Oysaki konuşmamda kesinlikle çözüm süreci dönemini kastetmiyorum. Çözüm süreci bittikten sonra cümlesini kullanıyorum. ‘Çözüm süreci bittiğinden itibaren’ cümlem böyle. Kendisi şunu söylüyor, ‘PKK çözüm sürecinde şehir merkezine 200 ton bomba koymuştur.’ Kesinlikle çözüm süreci kelimesini kullanmıyorum. ’Silahlı unsurlarla yaklaşık 200 ton bombayı o şehirlere doldurdular. 200 ton bomba şuana kadar çözüm süreci bittiğinden itibaren ve çözüm sürecini bunlar bitirdiler.’ Cümlem aynen böyle. İşte Güneydoğu Anadolu’da çözüm sürecine inanmayanlar, 12 Eylül öncesi sokakları, mahalleleri kurtarılmış bölge ilan etmek isteyen Marksist, Leninistler aynı işi yaptılar. Şimdi de yine aynı şekilde Marksist, Leninist fikirlere inananlar fakat Stalinist metotlarla beraber şimdi de kurtarılmış ilçelerimiz, illerimiz olsun diyerek buraları çözüm süreci bittikten sonra yakalanan bombaları kast ettim ben. 200 ton bomba yakalandı şuana kadar. Yakalanmayanları bilmiyoruz. Ama çözüm sürecinde bunları doldurdular demedim. Cümlemi çarpıtması zaten çok mahir olduğu bir alan Sayın Kılıçdaroğlu’nun” açıklamasında bulundu.“KILIÇDAROĞLU BEŞPARMAK DAĞLARI’NDA ECEVİT İLE ÖVÜNÜYORSA EĞER, ONUN YANINDA ERBAKAN DA VARDI”Kılıçdaroğlu’nun ‘Milliyetçiliğimizinden kimse şüphelenmesin’ ifadesiyle ilgili değerlendirmede bulunan Özdağ, şunları kaydetti:“‘Test etmeye kalkmasın’ diyor. Madem öyle milliyetçiydi Sayın Kılıçdaroğlu, Tunceli Milletvekili geçen dönem Sayın Aygün, Meclis’te şöyle bir konuşma yapmıştı; ‘Kurtuluş Savaşı öncesinde 40 bin Rum’u öldürdük. 40 bin Rum’a soykırım yaptık.’ Atatürk ve arkadaşları Kurtuluş Savaşı’nda 40 bin Rum’u mu öldürdüler? Kendisi Atatürk’ün kurduğu partinin genel başkanı ve CHP’yi Atatürk kurdu. Atatürk’ün kurduğu parti ve Atatürk’ün başında bulunmuş olduğu parti 40 bin Rum’u mu öldürdü? Peki ne yaptın sen Tunceli Milletvekiline, böyle bir iftirada bulunan, Atatürk’e, Atatürk’ün kurduğu partiye, Atatürk’ün kurmak istediği Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne iftirada bühtanda bulunan bir şahsiyete ne yaptın? Hiçbir şey yapmadın. Sizin milletvekilleriniz Sayın Kılıçdaroğlu Meclis kürsüsünde, ‘Yolumuz Sinan Cemgil’in, Mahir Çayanlar’ın yoludur, yolumuz Deniz Gezmişler’in yoludur’ derken niye sesin çıkmadı. Sinan Cemgil kimdi? Mahir Çayan kimdi? Asker öldürdüler, polis öldürdüler, bakan öldürdüler, başbakan öldürdü bu insanlar. Sen o milletvekiline bir şey yapmadın. Ama kime ne yaptığını söyleyeyim. Bir gün Ayman Güler’e ‘Oturduk paralelle işbirliği yaptık’ dediği için partiden ihraç ettiniz. Aynı şekilde Ermeni Milletvekili Avrupa Parlamentosu’nda ‘Aynen Osmanlı 1915’te Ermenilere soykırım yaptığı gibi şimdi de DAEŞ Hıristiyanlara soykırım yapıyor. Bu sözümü kabul edenler ayağa kalksın’ dediği zaman Gülsün Bilgehan Toker daha sonra siz bu milletvekilinizi Meclis Başkanlığı’na aday gösterdiniz. Bu hanımefendi ayağa kalktı, Osmanlı’nın soykırım yaptığını söyledi. DAEŞ’in de Suriye’de Hıristiyanlara karşı soykırım yaptığını ifade etmek adına ayağa kalktı. Ne yaptı Sayın Kılıçdaroğlu? Kendisine hiçbir şey yapmadınız. Ama bir yandan siz Sezgin Tanrıkulu’nu alkışlıyorsunuz. Atatürk’ün posteri bir milletvekilinin odasından indirildi dediler, Aylin Nazlıaka’yı partiden ihraç etmek için disipline verdiniz. Atatürk’ün partisinde Atatürk’ün posterini koruyan kişiyi disipline veriyorsunuz. Atatürk’ün partisinde ‘Atatürk soykırım yaptı Rumlara’ diyeni muhafaza ediyorsunuz. Sonra ’Milliyetçiliğimizi kimse test etmesin. Beşparmak Dağları’nda izimiz duruyor’ diyorsunuz. Bir kere insanlar bulundukları dönemle değerlendirilir. Partilerin son anına, insanların son anına bakmak gerekir. Ama Sayın Kılıçdaroğlu Beşparmak Dağları’nda Ecevit ile övünüyorsa eğer, onun yanında Erbakan da vardı. Onun yanında Türkiye Cumhuriyeti Devleti vardı. Bugün Sayın Kılıçdaroğlu Ecevit’in mirasına da sahip çıkmıyor. Ecevit’i de çok sık anmıyor kendisi. Özellikle buna da vurgu yapmak isterim. Aynı zamanda Sayın Kılıçdaroğlu Sayın Cumhurbaşkanına da hakaretlerde bulunmayı maharet kabul ediyor. Daha önce CHP Kongresi’ne misafir olarak gitmiştik, ‘diktatör bozuntusu’ ifadesini kullandı ve salonu terk etmiştim. Ardından grup başkanvekilleri, milletvekilleri aynı suça bizde iştirak ediyoruz diyerek toplu dilekçe verdiler 134 imzalı. Ben inanmıyorum orada 134 tane CHP milletvekilinin imzası olduğuna, inanmıyorum. Deniz Baykal’ın imzası var mı mesela, Aylin Nazlıaka’nın imzası var mı? Ben inanmıyorum orada 35-40 milletvekili imza atmamıştır.”“KILIÇDAROĞLU İFTİRA ATMAYI, BÜHTANDA BULUNMAYI MESLEK HALİNE GETİRDİ”“Sayın Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanına hakaret etti. Hakareti meslek haline getirdi” diyen Özdağ, “‘Vallahi enayi’ ifadesini kullanıyor Sayın Cumhurbaşkanına. 2,5 milyon kişi Türkiye’de 7 Haziran seçimleri öncesinde şunu söylemişti; ‘iktidara gelirsem bu 2,5 milyon kişiyi Suriye’ye göndereceğim’ dedi. Kendisine ben şöyle bir şey söylemiştim, 800 bin Kürt var gelenler arasında. Ey Demirtaş konuşsana o Kürtleri gönderemezsin. Hani sen Kürtlerin hamiliğine savunuyorsun ya. Diyorsun ya 800 bin kişiyi Suriye’ye gittiği zaman Esed tarafından, DAEŞ tarafından ve PYD tarafından öldürülecek, zaten PYD tarafından korkarak geldi ülkemize. Sen kimsin Kılıçdaroğlu diyememişti o zaman Demirtaş. O anlaşmaya niye imza attın diyor. Ne yapacaktık, o 2,5 milyonu orada ölüme mi terk edecektik. Madem Beşparmak Dağları’nda Türkün orada asaletini savunuyorsun, bugün Türkiye Cumhuriyeti asil davranıyor. Peşmergeleri getirirken de asildi, şimdi 2,5 milyon Yezidi’yi, Hıristiyan’, Arab’ı getirirken de yine asil. Kılıçdaroğlu iftira atmayı, bühtanda bulunmayı meslek haline getirdi. En güzel cevabı da Deniz Baykal verdi; ‘Kendisi yeterli değil, artık orada durmasına gerek yok. Kılıçdaroğlu ile 3 yıl sonrasını kucaklayamayız’ ifadesini kullanmıştı” dedi.“KILIÇDAROĞLU’NUN BUGÜN ADIMI, ŞAHSIMI ZİKREDEREK GRUPTA BÖYLE CÜMLELERİMİ BAĞLAMINDAN ÇIKARARAK KONUŞMUŞ OLMASINI YADIRGIYORUM, KINIYORUM”CHP’nin HES’lerle ilgili muhalefet ettiğini ve kendisinin de ‘Herkes bunlara muhalefet ediyor. Çok muhalefet edene İnönü müsün be mübarek derler’ gibi atıfta bulunduğuna değinen Özdağ, “Oradan grup başkanvekili bana ‘İnönü Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusudur. Kurucu bir insana böyle konuşamazsınız’ diye cevap vermişti. İki gün sonra da grup başkanvekilleri basın toplantısı yaptı. ‘Diktatör bozuntusu Recep Tayyip Erdoğan’a cevap verdim’ dedi. Bunların dili zehirli bir dil. Biz bir benzetme yaptık İnönü hayatı boyunca muhalefette kaldı diyerek, ama bir diğer yandan benim üslubumu daha dikkatli olması gerektiği noktasında uyarıda bulunan bir Özgür Özel, kendisi Recep Tayyip Erdoğan’a, seçilmiş bir şahsiyete ‘diktatör bozuntusu’ ifadesini kullanıyordu. Ben Kılıçdaroğlu’nun bugün adımı, şahsımı zikrederek grupta böyle bir cümlelerimi bağlamından çıkararak konuşmuş olmasını yadırgıyorum, kınıyorum. Benim cümlelerimi moda mod kelime kelime hepsi yazılı. Keşke gazete başlıklarına bakarak konuşmasaydı. Bazı gazetelerdeki demecimin tamamını okusaydı. Danışmanları doğru danışmanlık yapmış olsaydı. Ben orada asla çözüm sürecinden bahsetmiyorum. Eğer niyetiniz halis olmazsa, orada art niyetli olursanız ‘acaba buradan iktidar partisinin genel başkan yardımcısının vermiş olduğu demeçten vurabilir miyiz’ diye düşünürseniz baltayı taşa vurursunuz. Kendisini kınıyorum. Daha doğru konuşmaya doğru ifadelerle iktidar partisini tenkit edeceksek elbette ki eleştirilere açığız. Ama eleştirileri yaparken de olmayan bir cümleyi varmış gibi takdim etmek CHP Genel Başkanı, 92. yıllık bir partinin genel başkanına yakıştıramadığımı söylemek isterim. Kendisini kınadığımı söylüyorum” şeklinde konuştu.“SUÇ DUYURUSUNDA BULUNMAK GEREKİR DİYE DÜŞÜNÜYORUM”Hukuki bir süreç başlatıp başlatmayacağına ilişkin ise Özdağ, “Bulunmak lazım. Ben kendisi hakkında en azından böyle bir ifadem yok. Ben bir yandan konuşmamı dinledim. Cümlelerimi çarpıttığı için aynı zamanda AK Parti’ye bühtanda bulunduğu için şahsım ismi üzerinden AK Parti’nin şahsiyetini izam ettiği için suç duyurusunda bulunmak gerekir diye düşünüyorum. Yapmam lazım” dedi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz