AK Parti’nin rüşvetle cemaatleşmesi

Şu Twitter’a fazla takılmayayım diyorum, olmuyor. Takılıyorum canım sıkılıyor, Facebook ne güzel, biz bize…

Tam yeni Filipinler’den dönmüşken, Çare Derneği’nin projelerinden, oradaki büyük İslam Külliyesi inşaatından, ihtidalardan, güzel haberlerden bahsedecektim şu Twitter yine başımı yaktı. Mehmet Baransu’nun bir retweet’iyle sarsıldım. “AKP Cemaatleşmek ve rüşvetle diğer cemaatleri yanına almak istiyor” diyordu. Ak Parti cemaatleşmek istiyormuş, niye ki? Rüşvetle diğer cemaatleri yanına almak istiyormuş, rüşvet ne ola ki?

Tweet’de bir link verilmiş hemen merakla tıkladım. Yenidönem adında bir internet haber sitesi, aynen paragrafları alıyorum;

“Taraf gazetesi yazarı, sosyolog Mücahit Bilici 'AKP cemaatleşmek ve Nur talebelerini yanına almak istiyor, onlara imkânlar formunda rüşvetler veriyor' dedi.”

Taraf gazetesi tamam, yazar tamam ama sosyolog deyince işler değişiyor. Haber sadece haber değil bilimsel bir nitelik kazanıyor diye düşünürken Ak Parti’nin niye cemaatleşmek istediğiyle ilgili Sosyolog Bilici’nin analizini okuyunca sosyoloji bilimine merakım azaldı. Buyurun siz de okuyun.

“Aynı zamanda parti cemaatleşmek istiyor, kurumsallaşmak istiyor çünkü yüzeysel bir şey olduğunun farkında çünkü geçici bir iş. Yarın öbür gün gerçek yüzleri ortaya çıktığında parti diye bir şey kalmayabilir, gördükleri ilgi bir an da kaybolabilir, toplum yarın damak tadı değişebilir, anlayışı değişebilir vs.”

Nasıl? Sosyolojik bir analiz değil mi? Çok bilimsel…

Parti kurumsallaşmak için cemaatleşmek istiyormuş.

Yüzeysel olduğunun farkındaymış, çünkü geçici bir işmiş.

Gerçek yüzleri ortaya çıktığında parti diye bir şey kalmayabilirmiş.

Gördükleri ilgi bir anda kaybolabilirmiş, toplum damak tadı değiştirebilirmiş, anlayışı değişebilirmiş.

Vay be…

İşte tüm bu sebeplerden ötürü AK Parti cemaatleşmek istiyormuş.

Sosyoloji işte, neler söyletiyor insana.

“KOCA NUR TALEBELERİ TETİKÇİ SEVİYESİNE DÜŞTÜ

(bu ifade çok çirkin ama orijinal metinden aynen alıntı, sadeleştirmek istemedim, sadeleştirirsem edepsizlik etmiş olurum diye düşündüm)

Bilici, 'Cemaate bu kadar düşmanlık yapmalarının, karşı tarafın tetikçisi seviyesine düşürmüş olmalarının, koca koca Risalei Nur talebesi abilerin televizyonlara çıkıp basit gazetecilerin onlara, alehinde yani böyle bir siyasi propaganda yaptırmaları, bu seviyeye Risalei Nur talebelerinin düşürülmesi çok büyük bir trajedidir. Çok acıklı bir durumdur.' yorumunu yaptı.”

Aynen aldım, imla hatalarını, anlamsız cümleleri sitenin editörü düzeltsin. Benim meselem Bilici ile…

Koca Nur Talebelerinin elhamdülillah seviyesinde bir düşme söz konusu değil, seviyesi düşenler belli. Televizyonlara çıkıp siyaset yapmaları mevzusuna gelince böyle siyasete can kurban, çıkıp bangır bangır Risale-i Nur okudular, hem de sadeleşmemişinden. Ortada bir trajedi ve çok acıklı bir durum varsa o Ağabeylerle alakalı değil, hangi tetikçiyle alakalı olduğunu Bilici çok iyi bilir.

Risale-i Nur’ların sadeleştirilmesinin büyük bir hata olduğunu kabul eden Bilici Bediüzzaman’ın hayallerinden birisinin de Risale-i Nur’ların Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından basılması olduğunu bilmez mi?

Benim anladığım kadarıyla Bilici “Ak Parti Nurcu olabilmek için rüşvet olarak Risale-i Nur’ları Diyanet eliyle basmaya kalkıyor” diyor. Sosyolog değilim kardeşim, bu kadar anlayabildim.

Suçu bu mu yani?

Fena mı ediyor?

Yazımı şöyle bir dua ile bitirmek istiyorum: Nurculara rüşvet olsun diye Risale-i Nur’ları diyanete bastırarak suç işleyen Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’dan Rabbim razı olsun, hakiki Nur Talebeleri zümresine dahil eylesin, iki cihan saadeti versin, başımızdan eksik etmesin. Ayrıca televizyonlarda bangır bangır Risale-i Nur okuyarak Nur’un tetikçiliğini yapan muhterem Ağabeylerimize Rabbim uzun ömürler versin, Risale-i Nur dairesinden onları ayırmasın. Amin.

24.06.2014

Ömer Durmuş SALTIK