"Bu suça ortak olmayacağız" başlıklı bildiriye imza attıkları gerekçesiyle gözaltına alınan ve çıkarıldıkları mahkeme tarafından tutuklanan, akademisyenler Esra Mungan, Muzaffer Kaya, Kıvanç Ersoy ve Meral Camcı hakim karşısına çıktı. Duruşmada savcı, 4 akademisyenin tahliyesini istedi. Mahkeme tahliye kararı verdi.
SAVCI TAHLİYELERİNİ İSTEMİŞTİ
Akademisyenler ilk duruşmada ifade verdi. İfadelerinin ardından duruşma savcısına söz verildi. Savcı, mevcut delil durumu, atılı suçun mahiyeti, iddianame anlatımı içeriğiyle, sanıkların üzerine atılı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 301. Maddesi kapsamında kalma ihtimaline binaen TCK'nın 301/4 itibariyle dava hakkında durma kararı verilmesini talep etti. Davanın durdurularak Adalet Bakanlığı'ndan izin alınmasını talep eden duruşma savcısı, sanıkların ise mevcut delil durumu, atılı suçun mahiyeti ve sanıkların kaçma şüphesine dikkat çekerek tutukluluk hallerinin devamını istedi. Duruşmaya 15 dakika ara verildi.
TEKRAR SÖZ ALAN SAVCI TAHLİYE İSTEDİ
Aranın ardından tekrar söz alan savcı, davanın TCK 301. Maddesi kapsamında kalma ihtimali ile davanın durdurulma kararını talebini tekrarladı. Savcı "Dosyanın bu şekilde karar verilmesi durumunda Adalet Bakanlığı'ndan geç gelme ihtimali olduğundan sanıkların mağduriyetine sebebiyet vermemek için tahliyelerini talep ediyoruz" dedi.
Mahkemenin sonunda tahliye kararı verildi.
AKADEMİSYENLERİN PAYLAŞTIĞI BİLDİRGE
Metnin tamamı şöyle:
Bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak bu suça ortak olmayacağız!
Türkiye Cumhuriyeti; vatandaşlarını Sur’da, Silvan’da, Nusaybin’de, Cizre’de, Silopi’de ve daha pek çok yerde haftalarca süren sokağa çıkma yasakları altında fiilen açlığa ve susuzluğa mahkûm etmekte, yerleşim yerlerine ancak bir savaşta kullanılacak ağır silahlarla saldırarak, yaşam hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkı, işkence ve kötü muamele yasağı başta olmak üzere anayasa ve taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ile koruma altına alınmış olan hemen tüm hak ve özgürlükleri ihlal etmektedir.
Bu kasıtlı ve planlı kıyım Türkiye’nin kendi hukukunun ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası antlaşmaların, uluslararası teamül hukukunun ve uluslararası hukukun emredici kurallarının da ağır bir ihlali niteliğindedir.
Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesini, sokağa çıkma yasaklarının kaldırılmasını, gerçekleşen insan hakları ihlallerinin sorumlularının tespit edilerek cezalandırılmasını, yasağın uygulandığı yerde yaşayan vatandaşların uğradığı maddi ve manevi zararların tespit edilerek tazmin edilmesini, bu amaçla ulusal ve uluslararası bağımsız gözlemcilerin yıkım bölgelerinde giriş, gözlem ve raporlama yapmasına izin verilmesini talep ediyoruz.
Müzakere koşullarının hazırlanmasını ve kalıcı bir barış için çözüm yollarının kurulmasını, hükümetin Kürt siyasi iradesinin taleplerini içeren bir yol haritasını oluşturmasını talep ediyoruz. Müzakere görüşmelerinde toplumun geniş kesimlerinden bağımsız gözlemcilerin bulunmasını talep ediyor ve bu gözlemciler arasında gönüllü olarak yer almak istediğimizi beyan ediyoruz. Siyasi iktidarın muhalefeti bastırmaya yönelik tüm yaptırımlarına karşı çıkıyoruz.
Devletin vatandaşlarına uyguladığı şiddete hemen şimdi son vermesini talep ediyor, bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak sessiz kalıp bu katliamın suç ortağı olmayacağımızı beyan ediyor, bu talebimiz yerine gelene kadar siyasi partiler, meclis ve uluslararası kamuoyu nezdinde temaslarımızı durmaksızın sürdüreceğimizi taahhüt ediyoruz.