TÜSAD, Nisan ayının ilk haftasının “Kanser Haftası” olması nedeniyle kanser hastalığı ile ilgili farkındalığı artırmaya yönelik açıklamalarda bulundu. Yapılan açıklamada bu yıl Kanser Haftası’nın, koronavirüs salgınının en şiddetli dönemine denk gelmesinin istinasız herkesin sorumluluk içerisinde davranması anlamına geldiğine vurgu yapıldı. TÜSAD Akciğer Kanseri Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Ufuk Yılmaz, ayrıca koronavirüs (CoVid-19) salgını ile mücadelenin sürdüğü şu günlerde, CoVid hastalığının akciğer kanserli hastaların tanı ve tedavilerinde gereksiz gecikme ve ertelemelerin olmasına müsaade etmeyecek tedbirlerin, hastaneler tarafından alınmasının önemine dikkat çekti.
CoVid-19 salgınının ne zaman kontrol altına alınacağının ve etkilerinin ne kadar süreceğinin tahmin edilemediğine vurgu yapan Yılmaz, şu bilgileri verdi: “Koronavirüs nedeniyle, akciğer kanser şüpheli hastaların tanısal işlemlerinin ertelenmesi iki sebeple ortaya çıkabiliyor. Hasta ve yakınları akciğer hastalığı yakınmalarının farkında oluyor ancak hastanede CoVid-19 olma riskini göze almak istemiyor ve müracaatı erteleyebiliyor. Diğer bir durum da hastaneler CoVid dışı hastalıklara ilgi ve hizmeti minimuma veya durma noktasına getirmiş olabiliyor. Her iki duruma da müsaade etmeyecek tedbir ve bilgilendirmelerin yapılmasında fayda görüyoruz. Hastaneler, başvuran hastaların işlemlerini sürdürebilecek minimum personel ve diğer olanakları oluşturarak tanısal gecikmelere müsaade etmemelidirler.”
Bu dönemde, sonsuz olmayan sağlık sistemi olanakları ile kendisini henüz tanımaya başladığımız CoVid-19 ile mücadele edildiğini vurgulayan Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti: “Sağlık gücümüzün önemli bir kısmını salgın için harcadığımız bugünlerde, günlük pratiğimiz içinde önemli bir yer tutan akciğer kanserli hastalarımızı da ihmal etmemeliyiz. Hasta yakınlarımıza düşen öncelikli görev, akciğer kanseri kliniklerindeki hasta ziyaret ve refakatçi kısıtlamalarına uyum sağlamaktır. Koronavirüs (CoVid) yakınmaları ile hastaneye başvuran hastalarımız triyaj ekibine mutlaka kanser hastalığı varlığını söylemelidir.”
Salgın nedeniyle onkolojik tedavilerin ertelenmesi veya geciktirilmesi ile akciğer kanserli hastaların şifa şansını kaybetmelerine de izin verilmemesi gerektiğinin altını çizen Yılmaz, şöyle konuştu: “Müdahale edilmez ise, hastalığın getireceği sağlık problemleri ve yaşam süresi kayıpları ile olası CoVid riskleri, hasta yönünden değerlendirilmeli ve hasta/hasta yakınları ile paylaşılmalıdır. Hasta yakınlarının, hasta için sağlayabileceği destek ve izolasyon tedbirleri de göz önüne alınarak uygun strateji seçilmelidir. Aynı zamanda, hastaların uzaktan çözülebilecek sorunları veya cevaplanabilecek soruları için hastanelerin uzaktan danışma sistemlerini oluşturmaları yararlıdır.”
Cerrahi tedaviye uygun erken evredeki akciğer kanserli hastaların, uzun süre bekleme ile progrese olarak operasyon ya da şifa şanslarını kaybedebileceğini belirten Yılmaz sözlerine şöyle devam etti: “Aynı durum, radyoterapi gibi cerrahi dışı tedaviler ile şifa şansı olan hastalar içinde geçerlidir. Bu nedenle, Covid hastalığı olmayan akciğer kanserli hastalarda, prensip olarak şifa şansı sunan tedavilerde ertelemelerden kaçınılmalıdır. Operasyon uygulanan hastalarda ise ilave tıbbi tedaviye gereksinim var ise tıbben geçerli bekleme sürelerinin sonuna kadar bir erteleme düşünülebilir. CoVid düşündüren semptomları olmayan, ileri evre akciğer kanserli hastalar için planlanmış sistemik tedavilere devam edilmelidir. Ancak, seçilecek ilaçların olası gelişebilecek CoVid hastalığı tedavisinde kullanılacak ilaçlar ile etkileşime girmeyecek şekilde planlanması önemlidir.”
Hasta ve yakınlarına tedavi sürecindeki hastaların temas izolasyonunun tam ve eksiksiz olarak sağlayabilmeleri yönünde ciddi sorumlulukların düştüğüne dikkat çeken Yılmaz, şu uyarılarda bulundu: “Gereksiz ziyaretler ve dışarıya çıkışlar kesinlikle önlenerek, yeni enfeksiyonların ortaya çıkışı engellenmelidir. CoVid hastalığı mevcut akciğer kanserli hastalar, izole edilerek CoVid tedavi rehberlerine uygun şekilde tedavi edilmelidir. Bu dönemde, kemoterapi ve immünoterapiler uygulanmamalıdır. Hedefe yönelik tedavilere CoVid hastalığının durumuna göre karar verilmelidir. CoVid hastalığı geçtikten makul bir süre (Örneğin; 4 hafta) sonra hastalar tedavilerin başlanabilmesi için değerlendirilmelidir.”
CoVid salgını sırasında kanser hastalarının güvenliği ve yönetiminin daha da önem kazandığını vurgulayan Prof. Dr. Yılmaz, şu bilgileri de paylaştı: “Hem kanser, hem de anti-kanser tedaviler ve cerrahi uygulamaların neden olduğu bağışıklık sistemindeki baskılanmalar, kanser hastalarını enfeksiyonlara daha hassas hale getiriyor. Ancak, kanser hastalarında CoVid hastalığına yakalanma ve şiddetli geçirme riskinin daha yüksek olduğuna dair bilgiler henüz güvenilir bulunmuyor. Sigaranın çok önemli bir risk faktörü olması ve CoVid hastası kanserlilerin aynı zamanda sigara içiyor olması, net bir sonuca ulaşılmasını engelliyor. Sigaranın bu etkisi nedeniyle, tüm sağlıklı ve hasta bireylerin en azından bu dönem için acilen sigarayı bırakmaları şiddetle önerilmelidir.”