Akciğer kanseri tedavisi, göğüs hastalıkları, göğüs cerrahisi, onkolog, radyoterapist, radyolog ve patolog hekimlerin ortak kararına göre yapılır. Akciğer kanserinde, son yıllarda yeni uygulanmaya başlayan tedavi yöntemleri de vardır.
ENDOBRONŞİAL TEDAVİ
Daha çok küçük hücreli olmayan akciğer kanserlerinde, büyük bronşları tıkayan ve radyoterapi ve kemoterapi gibi standart tedavilere cevap vermeyen hastalarda uygulanır. Bu hastalarda ana nefes borusu veya ana bronşlar tümörle tıkalıdır ve hastanın nefes alıp vermesi ileri derecede bozulmuştur, hasta büyük bir solunum sıkıntısı içindedir.
Hastayı sadece rahatlatmak, kalan günlerini daha huzurlu geçirebilmesini sağlamak için uygulanan bu tedavilerin amacı, bronş içindeki tümör dokusunun ortadan kaldırılmasıdır. Bunun için kriyoterapi (tümörün dondurularak küçültülmesi), ve brakiterapi (bronşiçine radoterapi yapılması) yöntemleri yapılır. Bazı hastalarda tıkanıklığı gidermek için ve bronşların açık kalmasını sağlamak için stent (protezler) de takılmaktadır.
GEN TEDAVİLERİ
Günümüzde melanom ve böbrek kanserlerinde sıklıkla uygulanan gen tedavileri akciğer kanserinde de denenmektedir. Özellikle p53 ve p51 gen tedavilerinin sonuçları umutla beklenmektedir.
İMMUNOTERAPİ
Akciğer kanserlerinin tedavisinde henüz araştırma safhasında olan, etkinliği kesin olarak kanıtlanmamış yöntemler de vardır. Levamisol, BCG, IFN, bazı spesifik tümör antijenleri ve monoklonal antikorlar... gibi maddelerle denemeler sürmektedir.
ANTİ-ANJİYOGENİK TEDAVİ
Son yıllarda, damar oluşumunu kolaylaştıran maddeleri etkisizleştiren ilaçlar da denenmektedir, çünkü tümörün gelişmesi ve yayılmasında yeni oluşan damarların çok önemli rolleri vardır. Bu amaçla denenen pek çok madde vardır ve köpek balığı kıkırdağı bunlardan biridir.
AKCİĞER KANSERİNDE KLASİK TEDAVİLER
Uygulanan başlıca klasik tedavi yöntemleri şunlardır:
-Cerrahi girişim
-Kemoterapi
-Radyoterapi
Bu yöntemler, bazı hastalarda tek tek uygulanırken, bazılarında çeşitli kombinasyonlar da gerekebilir. Mesela, bazı hastalara ameliyat edildikten sonra radyoterapi uygulanırken, bazılarına da hem kemoterapi hem radyoterapi yapılabilir.
CERRAHİ GİRİŞİM
Cerrahi girişim uygun olan hastalar için en etkili tedavi yöntemidir, ancak hastaların sadece %20 kadarında uygulanabilmektedir. Cerrahi girişimden önce, kanserin hücre tipi belirlenmeli ve doğru evrelendirme yapılmalıdır. Ayrıca, hastanın genel durumunun, akciğer ve kalp fonksiyonlarının da yeterli olması gerekir. Akciğerin tamamı çıkarılacak olan hastalar ameliyattan önce çok iyi değerlendirilmelidir. Bazı hastalarda cerrahiden önce, mediastinoskopi adı verilen yöntemle lenf düğümlerinde sıçrama olup olmadığının da kesin olarak saptanması gerekir.
Cerrahi girişim, kanserin büyüklüğüne, bulunduğu yere göre değişik şeklerde yapılır. Bazı durumlarda, sadece kanserin bulunduğu akciğer kısmının çıkarılması yeterli iken, bazen bir akciğerin tamamının alınması da gerekebilir.
KEMOTERAPİ
Kemoterapiye, en duyarlı olan küçük hücreli kanserlerdir. Küçük hücreli olmayan kanserlerde kemoterapinin yaşam süresine belirgin bir katkısı yoktur. Kemoterapi, ileri yaştakilere, kilo kaybı çok olanlara ve genel durumu bozuk olanlara uygulanmamalıdır.
Bu tedavi, genellikle birkaç ilaçla birden ve kürler halinde uygulanır. Kullanılan ilaçlar sadece kanserli hücrelere değil, normal hücrelere de etkilidir. Bu nedenle, tedavi, hastanın kan sayımları yapılarak devam ettirilir. Bazı ilaçlar aşırı derecede iştahsızlık, halsizlik, bulantı, kusma, ishal yapabilir, saç dökülmesine neden olabilir.
RADYOTERAPİ
Radyoterapi, ya da halk arasındaki adıyla ışın tedavisi, özellikle küçük hücreli kanserlerde baş vurulan bir tedavi yöntemidir.
Kemoterapiye göre yan etkileri daha azdır, hastaları daha az rahatsız eder. Bazı küçük hücreli olmayan kanserler de radyoterapiden yarar görebilirler.
Radyoterapi, cerrahi girişimde önce ya da sonra uygulanabilir.
Radyoterapi, akciğerlere uygulandığı gibi, metastaz olan hastalarda beyin, kemik ya da diğer yumuşak dokulara da uygulanabilir.