Dünya nüfusunun artışına ve nüfustaki yaşlanmaya bağlı olarak 2025 yılında 20 milyona yakın yeni kanser vakası olacağı belirtilmiştir. Ülkemizde yaklaşık her yıl 160 bin yeni kanser tanısı konulmaktadır. Bu gidişle de 2023 yılında 400 binlere kadar çıkabileceği bildirilmekte. Ülkemizde hem erkeklerde hem de kadınlarda kanserden ölümler kalp damar sistemi hastalıklarından sonra ikinci sırada görülmektedir. Akciğer kanseri en sık görülen kanserlerden biri olup, kansere bağlı ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer almaktadır. 20’inci yüzyılın başlarında nadir bir hastalık iken, 1950’lerden itibaren, özellikle tütün ve tütün ürünlerinin kullanımının artması ile beraber tüm dünyada önemli bir hastalık haline gelmiştir.
AİLEDE AKCİĞER KANSERİ HİKAYESİ OLANLAR DAHA BÜYÜK RİSK ALTINDA
Ailede birinci dereceden kişilerde akciğer kanseri hikayesi olanların, akciğer kanserine yakalanma riski normal kişilere göre 2 kat artmaktadır. Birinci derece yakınlarında akciğer kanseri bulunan hiç sigara içmemiş kişilerde, akciğer kanseri gelişme riski ailesinde akciğer kanseri bulunmayan kişilere göre 2,7 kat artmaktadır. Erken teşhis diğer kanser türlerinde olduğu gibi akciğer kanserinde de büyük önem taşıyor. Akciğer kanserini erken evrede yakalamak için Checkup sayısını arttırmak, akciğer filmleri ve düşük doz tomografiler önemli rol oynuyor. Özellikle 10-20 yıldır sigara kullanan 40 yaş üstü kişiler, ailesinde akciğer kanseri hikayesi olanlar düzenli olarak hekim kontrolünde olmak zorundalar. Risk altında oldukları için bu kişilere kesinlikle tomografi öneririm. Eğer lezyon tespit edilirse çok iyi ve dikkatli değerlendirilmeli takip gerektiren lezyon ise 3 veya 6-12 aylık takipler yapılmalı. Ama düşük doz tomografi olması büyük önem taşıyor çünkü hastalar radyasyona maruz kalıyor. Çünkü tomografi ilaçsız çekilse bile hasta radyasyona maruz kalır. Erken tanıda bize yol gösteren uluslararası bir formül vardır bu yöntem yüzde 100 olmasa da bizlere bir fikir vermektedir. Filmde patoloji saptandığı zaman sigara içimi ve yaş durumu da göz önünde bulundurulur. Sıkıntılı durumları erken tespit etmek için PET CT de önerilebilir. Lezyon tanısı için biyopsiye kadar giden bir sürece de gidebilir eğer ameliyata uygunsa mutlaka cerrahi tedavi tercih edilmelidir.
AKCİĞER KANSERİ OLDUĞUNU ÖĞRENEN KİŞİYE PSİKOLOJİK DESTEK BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR
İnsanın akciğer kanseri olduğunu öğrenmesi travmatik bir durum. Öncelikle bu travmayı atlatması lazım. Ailesinden, yakınlarından gerekirse uzmandan psikolojik destek alması lazım. Her türlü destek çok önemli ama kişinin bu sorununu mutlaka ailesi ile paylaşmasını öneririm. Ondan sonraki süreç bu hastalıktan nasıl kurtulabilirimi bulmak. Tedavi seçeneklerini araştırmaktır. Akciger kanserinde tedavi yöntemlerinde ameliyat oranları yüzde 15-20 gibi. Akciğer kanseri tanısı konmuş hastaların çoğu yaygın metastaz olunca göğüs cerrahisine başvuramıyor. Bu yüzden hızlıca vakit kaybetmeden bu hastalığın vücuda yayılıp yayılmadığına bakmak lazım. Onun tarama yöntemleri var. PET CT, beyin MR, gerekirse kemik MR’ları ya da vücudun başka bir yerlerinin MR’ larını çekmek gerekir. Bu taramaları yapıp hastanın vakit kaybetmeden eğer ameliyata uygunsa ameliyat seçeneği değerlendirilmeli eğer ameliyata uygun değilse diğer tedavi seçeneklerine bir an önce başlanmalı. Kişinin bu süreçte vakit kaybetmemesi çok önemli. En geç 15-20 gün içinde tedavilerin başlanması hastanın yasam kalitesi ve tedavi başarısı açısından önem taşıyor. Erken tanı için ise özellikle ailede hikayesi olanlar sigara içen ya da içmeyen mutlaka rutin taramalarını yaptırmayı atlamamalılar. Akciğerde lezyon çıkması durumunda da göğüs cerrahisine de başvurmak gerektiğini unutmamalılar. Tedavilerde ise ileri evre akciğer kanseri tespit edilmiş olsa dahi multidisipliner tedavi yaklaşımı ile uygun hastalar cerrahi tedaviye aday olabiliyor. Öte yandan erken evrede tespit edilen hastalarda ilk seçenek her zaman cerrahi tedavidir.”
Instagram: @istanbul_goguscerrahisi
Facebook: @docdrozkandemirhan