YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Akdağ: Üniversiteler yaptıkları güzel işlerin fil dişi kulesine hapsolmamalı

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, "Üniversiteler kendi başarılarının, kendi yaptıkları çok güzel işlerin fil dişi kulesine...

Akdağ: Üniversiteler yaptıkları güzel işlerin fil dişi kulesine hapsolmamalı

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, "Üniversiteler kendi başarılarının, kendi yaptıkları çok güzel işlerin fil dişi kulesine hapsolunmamalıdır. Dışarıda ne olup bitiyor, dışarıda olup bitenleri ve olayın ya da ihtiyacın toplumsal bir ihtiyaç olarak algılanmasının ve bu ihtiyacın karşılanmasının öncüsü de mutlaka siz bilim insanları olmalısınız." dedi.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kongre Merkezi'nde düzenlenen, ‘Nörogelişimsel Bozukluklarda Yeni Ufuklar’ konulu sempozyuma katıldı. Akdağ, burada yaptığı konuşmada, çocuğa yapılan her hizmetin aslında anne ve babaya yapılan hizmetler olduğunu söyledi. Sağlık Bakanlığı görevinde 10. yılında bulunduğunu hatırlatan Akdağ, "Bu süre içinde herkesi mutlu eden bir çok gelişmeler sağladık. Bunların arasında beni en mutlu edenler anne ve çocuklarımıza yaptığımız hizmetlerdir. Türkiye’de 5 yaş altı ölümler, bebek ölümleri hızlı biçimde azaldı. Göreve geldiğimizde bebek ölümleri binde 30’lar civarındaydı. Bugün bebek ölümünde binde 9’lar civarındayız." diye konuştu. Bu konuda çok hızla mesafe alındığını kaydeden Akdağ, "OECD ülkelerinin 30 yılda aldığı mesafeyi biz yaklaşık 8 yılda aldık." dedi.

Bebeklerde demir ve D vitamini eksikliğinin nadir hastalıklar haline geldiğini kaydeden Akdağ, "Öğrencilere vaka bulup da raşitizm göstermekte zorlanıyoruz. Bu son derece sevindirici.” dedi. Aşılama konusunda gelinen noktaya da değinen Akdağ, “Aşılama oranlarımız yüzde 97’ye ulaştı… Çocuklarımız dünyanın en gelişmiş aşı firmalarının aşıları ile ücretsiz olarak aşılanabiliyorlar. Sadece Ankara’nın merkezindeki çocuklarımız değil; Ardahan’ın merkezinde ya da Şırnak’ın ilçesindeki çocuklarımız da aşılanabiliyorlar." şeklinde konuştu.

"OTİZMİN DE İÇİNDE BULUNDUĞU PSİKO-SOSYAL GELİŞİM BOZUKLUKLARINDA ERKEN TEŞHİS ÇOK ÖNEMLİ"

Bunlarla beraber çocukların mental ve psiko sosyal gelişimleri açısından da önemli adımlar atılması gerektiğinin altını çizen Akdağ, şöyle devam etti: "Çocuğun bütün olarak gelişimini sağlamak çok önemli. Özellikle psiko sosyal gelişimi açısından ya da psiko sosyal gelişme bozukluğu olan çocukların erken tanınması, gerekli müdahalelerin yapılması ve gerekli eğitimlerin erken yapılması açısından meselenin ne kadar önemli olduğunu çok iyi biliyoruz. Otizmin de içinde olduğu psiko sosyal gelişme bozukluklarında erken teşhisin hayatların nasıl değiştirdiği, çocuk ve ailelerin hayatını nasıl değiştirebileceğini çok iyi biliyoruz."

Bu noktada sağlık insan gücü ihtiyacına dikkat çeken Akdağ, "Otizmli bir çocuğu hayatının erken döneminde tespit etmek, tanımak ve onun eğitimine erken başlamak son derece önemli. Bunu kiminle yapacaksınız? Bunu tanırken de çocuk uzmanları, psikologları ile yapacaksınız. Bu işin özel eğitimini almış insanların önemi ortaya çıkıyor." dedi.

Hacettepe Üniversitesi’nin bu konularda tarihsel süreci içerisinde önemli görevler yerine getirdiğini dile getiren Akdağ, şöyle devam etti: "Buradaki hocalarımıza arkadaşlarımıza büyük rol düşüyor. Bu öncü rol çok daha fazla sayıda ve nitelikli eleman yetiştirilmesine yardımcı olacak bir vasfa da bürünmelidir. Çünkü, sadece şanslı çocukların aileleri ya da çocuklarını ilk gören sağlıkçıların dikkatli olduğu şanslı çocukların bundan yararlanmasının yeterli olduğu bir alan değil bu. Her çocuğun buna hakkı var. Türkiye’nin 81 ilinde her çocuğun buna ihtiyacı var."

"DİSLEKTİK ÇOCUĞU ÖĞRETMEN FARK EDEMİYORSA, AİLE NEREDEN FARKINDA OLSUN?"

Milli Eğitim Bakanlığı’na da bu konuda görevler düştüğünü vurgulayan Akdağ, "Ben şunu fark ettim. Öğretmenlerimizin bu konuda çok çok iyi eğitilmesi lazım. Bir dislektik çocuk okula gittiğinde öğretmen bunun farkında değilse, aile nereden farkında olsun. İş işten geçtikten sonra demeyelim ama bayağı zaman kaybettikten sonra herkesin işi tabiatı ile zorlaşmış oluyor." diye konuştu. Bu süreçte aile hekimleri ve pediatristleri de kapsayan entegre modeller geliştirdiklerini söyledi.

Anne ve bebek ölümlerinin düşürülmesi noktasında yakalanan başarının çocukların psiko sosyal gelişim bozuklukları konusunda da yakalanabileceğini kaydeden Akdağ, "Bu salonlarda bu işin sinerjisi oluşuyor. Bu salonlardan ortaya çıkan ivme dalga dalga tüm Türkiye’ye yayılıyor." dedi.

"HİÇBİR KÖR NOKTA BIRAKMAMAK ZORUNDAYIZ"

Projelerin sosyal taraflarının üniversiteler tarafından iyi sahiplenilmesi gerektiğini kaydeden Akdağ, "Bağışlayın, şunu söylemek durumunda hissediyorum kendimi. Üniversiteler kendi başarılarının, kendi yaptıkları çok güzel işlerin fil dişi kulesine hapsolunmamalıdır. Dışarıda ne olup bitiyor, dışarıda olup bitenleri ve olayın ya da ihtiyacın toplumsal bir ihtiyaç olarak algılanmasının ve bu ihtiyacın karşılanmasının öncüsü de mutlaka siz bilim insanları olmalısınız. O zaman işler daha kolay yürümüş olur. Burada çocuk için, sonra aile için, daha sonra toplum için hiçbir kör nokta bırakmamak zorundayız." şeklinde konuştu.

Hacettepe Üniversitesi Rektörü Murat Tuncer ise son yıllarda otizm gibi gelişimsel bozukluk hastalıklarına daha fazla tanı konulduğuna dikkat çekti. Bu konuda önlem almak ve aileleri bilinçlendirmenin önemli olduğunu vurguladı.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler