HABER

Akdeniz ateşi hastalığı (FMF) nedir? Hangi belirtilere sahiptir?

Akdeniz ateşi hastalığı adından da anlaşılacağı üzere Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerde sıklıkla görülen ateşli bir hastalıktır. Genetik altyapısının olduğu pek çok bilimsel bulgu ile kanıtlanmıştır. “Akdeniz ateşi bulaşıcı mı? Akdeniz ateşi belirtileri neler?” gibi en sık merak edilen soruları sizler için yanıtladık.

Akdeniz ateşi hastalığı (FMF) nedir? Hangi belirtilere sahiptir?

Akdeniz ateşi hastalığı dünya çapında Familial Mediterranean Fever yani FMF adı ile bilinir. En çok görülen ülkeler; Türkiye, İsrail, Kuzey Afrika ülkeleri ve Arap ülkeleridir. Hastalık pek çok farklı semptom ile kendini gösterebilir.

Akdeniz Ateşi Hastalığı (FMF) Nedir?

Akdeniz ateşi (FMF) genel olarak incelendiği zaman, rahatsızlığın görüldüğü ülkelerde hastalığa genetik olarak bir yatkınlığın olduğu saptanmıştır. Akdeniz ateşi MEFV isimli gen üzerindeki hasar kaynaklı olarak ortaya çıkar. Genellikle çocukluk döneminde teşhisi yapılır ve bu teşhisi romatologlar yapar. Özellikle meydana gelen ataklar döneminde alınan kan tahlili ile teşhis edilebilir. Kan tahlilinde iltihap oranı teşhis konulmasında oldukça önemlidir. Ancak yine de en net tanı, yapılan gen testleri sonucunda incelenen MEFV geni ile ortaya konur. Hastalıkta sık sık tekrarlayan ateşlenmeler, vücutta iltihaplanma düzeyinde yükseklik ve eklem ağrıları gibi belirtiler görülür.

Akdeniz Ateşi Hastalığı Belirtileri

Akdeniz ateşi belirtileri içerisinde en karakteristik olanı geçmeyen ve 3 - 4 gün boyunca süren yüksek ateştir. Hastanın ateşi 40 derece civarında seyreder ve düşüş eğilimi göstermez. Genellikle ateşin düşmesi iki ya da üç gün sürer. Ateş dışında hastalığın belirtiler ise şunlardır;

  • Göğüs ve kaslarda ağrıma olur.
  • Eklem ağrıları sıklıkla görülür.
  • Diz ve ayak bölgelerinde cilt döküntüleri görülür.
  • Hastalığın ilk döneminde kabızlık görülür. Ancak bu kabızlık ilerleyen süreçte ishale dönüşür.
  • Genellikle Akdeniz ateşi hastalığı geçiren bireylerde şiddetli karın ağrısı görülür.

Akdeniz Ateşi Teşhisi Nasıl Konur?

Akdeniz ateşi testi ile birlikte uzmanların yapmış olduğu diğer testler ve klinik bulgular hastalığın teşhisinde önemlidir. Ayrıca hastalığın olduğuna şüphe duyulan kişilerin aile öyküleri de dinlenir ve genetik olması nedeni ile bu konuya önem verilir. Yapılan kan tahlili sonucunda CRP nin yüksek çıkması, sedimantasyon seviyesinde artış ve fibrinojen yüksekliği hastalığın teşhisine dair önemli hususlardır. Hastalığın her ne kadar genetik olduğuna dair pek çok örnek vaka olsa da genetik bulgular tek başına yeterli değildir. Bu nedenle uzmanlar hastalığın teşhisini koyarken mutlaka pek çok kaynaktan yararlanır.

Akdeniz Ateşi Hastalığı Tedavisi Nasıl Olur?

Test sonucunda tanısı konulan Akdeniz ateşi için tedavi yöntem ve teknikleri oldukça sınırlıdır. Uzmanlar tarafından genellikle atakları hafifletici ya da azaltıcı yöntemler uygulanır. Kolşisin tedavisi ise hastaların genelinde uygulanan yaygın bir tedavi yöntemidir. Kolşisin, çiğdem çiçeğinden elde edilmiş olan bir ilaçtır ve hastalığın semptomlarının azalmasında önemli ölçüde etkilidir. Tedavi hastanın ömrünün sonuna kadar devam eder. Bununla birlikte tedaviye erken başlamak her zaman hasta için daha faydalıdır. Geç kalındığı takdirde kolşisin tedavisi istenilen cevabı vermeyebilir. Akdeniz ateşi hastalığı tedavisinde uygulanan bu yöntem bebeklerde ve gebelerde herhangi bir yan etkiye sahip değildir. Ancak gebelik düşünen ya da gebe olduğunu öğrenen anne adaylarının durumu mutlaka doktorlarına bildirmeleri gerekir. Gebelik takibinin ise daha sıkı ve titizlikle yapılması önemli bir husustur.

Akdeniz Ateşi Hastalığı ve Akdeniz Anemisi Farkı

Her iki hastalık da genetik kökenlidir ve Akdeniz ülkelerinde sıklıkla rastlanır. Ancak Akdeniz anemisi bir kansızlık problemidir. Bu nedenle evlilik öncesi kan tahlili yapılarak bireylerin bu hastalığın taşıyıcısı olup olmadıkları öğrenilir. Çünkü genetik olarak anne veya babanın taşıyıcı olması durumunda anemi çocuğa geçer. Bu kansızlık genellikle demir eksikliği ile karıştırılır.

Akdeniz Ateşi Hastalığının Bulaşma Riski Var Mı?

Hastalığın herhangi bir bulaşıcılığı günümüze kadar saptanmış bir durum değildir. Genellikle bir veya ikinci kuşaktan geçer ve gen yapısının hasarı kaynaklıdır. Hastalığa sahip olan bireylerde genellikle iltihaplanmalar görülür. Bu iltihaplanmalar vücudun ağrıyan bölgelerinde meydana gelir.

Akdeniz Ateşi Hastalığı Semptomlarını Hafifletmek İçin Öneriler

Akdeniz ateşi hastalığı henüz tedavisi bulunabilmiş bir hastalık değildir. Ancak hastalığın semptomları azaltılabilir ve atakların olma süresi geciktirilebilir. Hastalığa karşı alınabilecek basit ve etkili önlemler şunlardır;

  • Beslenmeye dikkat ederek ve beslenme koşullarını iyileştirerek bağışıklığı güçlendirebilirsiniz. Bu sayede hastalığın etkilerini daha hafif atlatmak mümkündür.
  • Sağlıklı yağların kullanımı ve kaliteli besinler tüketilmesi hastalığın semptomlarının hafifletilmesinde etkilidir.
  • Düzenli egzersiz yapılarak iskelet ve kas sistemini güçlendirebilirsiniz.
  • Çok fazla soğuk ya da sıcak havaya maruz kalmak vücudun iltihabını arttıracağı için uzmanlar tarafından önerilen bir durum değildir.
  • İltihaplanmaya karşı bedeni korumak için bol su içilmeli ve vücut ani sıcaklık değişiminden korunmalıdır.
  • D vitamini başta olmak üzere önemli vitamin ve minerallerin alımına dikkat edilmelidir. Bu sayede vücut direnci yüksek tutulabilir.
  • Uzmanlar Akdeniz ateşi hastalığı geçirenlerin alkol, sigara, gazlı ve şekerli içecekleri tüketmemelerini önerir.
  • Tüm bunların yanı sıra düzenli ve kaliteli uyku hastalığın etkilerinin azaltılmasına yardımcı olur. Stresli ve yorucu bir iş yaşamı hastalığın en önemli düşmanıdır. Bu nedenle beden ve ruh sağlığına dikkat edilmelidir.

Akdeniz Ateşi Atakları Geçer Mi?

Kolşisin tedavisi gören hastaların önemli bir kısmında hastalıkta geçirilen ataklar neredeyse tamamen sona ermiştir. Ancak %10’luk kısımda hastalıkta meydana gelen ataklar tam olarak kontrol altında tutulamaz. Ayrıca kullanılan kolşisin ilacının ciddi yan etkileri görülebilir. Bu nedenle hastaların sürekli doktor kontrolünde olmaları gereklidir.

En Çok Aranan Haberler