Akdeniz ülkelerinde, özellikle Amerika, İngiltere ve Almanya gibi ülkelere göre kalp hastalığına ve diğer kronik hastalıklara daha az rastlandığının saptandığını belirten Ege Üniversitesi (EÜ) Tire Kutsan Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Mehmet Bayaz, "Bu sonucu doğuran etkenin Akdeniz diyeti olarak tanımlanan geleneksel beslenme tarzı olduğu görülmüştür. Akdeniz diyetinin, kanser önleyici diyet olarak mükemmel bir örnek olduğu anlaşılmaktadır" dedi.
Geleneksel Akdeniz diyetinde meyve, sebze, ekmek ve diğer unlu gıdalar, patates, baklagiller, fındık, fıstık ve bazı tohumlar gibi bitkisel kaynaklı gıdaların en önemli yeri tuttuğunu açıklayan Bayaz, "Bunun yanında diyetin en önemli karakteristik özelliğini oluşturan zeytinyağı, diğer yağların yerini tamamen almış durumdadır. Başta yoğurt ve çeşitli peynirler olmak üzere süt ürünleri daha az düzeyde tüketilmektedir. Aynı şekilde balık ve kümes hayvanları gibi gıdalar orta düzeyde tüketilirken, kırmızı et tüketimi az miktardadır. Diyet içinde yer alan diğer bir ürün, aşırıya kaçırılmadan ve daha çok yemeklerle içilen şaraptır. Sağlıklı bir beslenme şekli olarak önerilen bu diyet; hiperlipidemi, yüksek tansiyon, diyabet, şişmanlık ve koroner kalp hastalığı gibi çeşitli kronik hastalıkların bu bölge insanlarında daha az görülmesine yol açan ana etken olarak kabul edilmektedir" diye konuştu.
Diyetin kanser oluşumunda önemli bir faktör olduğu konusunda genel bir görüş birliğinin bulunduğunu açıklayan Bayaz, şöyle devam etti:
"Bütün kanser türlerinin yaklaşık üçte birinin sağlıklı bir diyetle engellenebileceği tahmin edilmektedir. Yapılan çalışmalar meyve ve sebzelerin kanseri engelleyici rolü olduğunu göstermektedir. Kanserin önlenmesinde uluslararası sağlık otoriteleri tarafından kabul edilmiş bir birkaç öneri vardır; Şişmanlıktan kaçınmak, meyve ve sebze gibi bitkisel gıdalar başta olmak üzere düşük düzeyde işlem görmüş nişastalı gıdalara diyette fazla yer vermek, özellikle hayvansal kaynaklı ve yüksek yağlı gıdaları azaltmak, mümkünse hayvansal yağ yerine bitkisel yağ kullanmak. Bu öneriler göz önünde bulundurulduğunda, Akdeniz diyetinin kanseri önlemedeki etkisi açıkça görülmektedir."
Akdeniz diyetinin önemli bir özelliğinin bitkisel gıdaları yoğun olarak içermesi olduğunu belirten EÜ Tire Kutsan Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Cesur Mehenktaş da, "Hububat ürünler, sebze ve meyveler, kuru baklagiller, kabuklu meyveler, zeytin, sarımsak, çeşitli şifalı otlar bu diyette yer alır. Koyun, keçi ve inek gibi hayvanlardan elde edilen geleneksel süt ürünleri, Akdeniz diyetinde düşük veya orta düzeylerde yer almaktadır.Yine bu diyette, sığır, koyun, keçi veya domuz eti, ayda birkaç defadan fazla tüketilmemektedir" dedi.
Birçok kronik hastalığın Akdeniz halkları arasında daha düşük düzeyde görülmesinin, Akdeniz diyetinin sağlıklı bir beslenme modeli olduğu konusunda akıllarda hiçbir şüphe bırakmadığını belirten Mehenktaş, "Şişmanlık, zengin toplumlardaki başlıca halk sağlığı problemlerinden birini oluşturmaktadır. Yüksek tansiyon, diyabet, koroner kalp hastalığı, safra taşı oluşumu ve belirli kanser türleri gibi birçok hastalığın görülme sıklığı ve derecesi şişmanlık ile ilişkilidir. Karbohhidratlar bakımından zengin Akdeniz diyeti düşük düzeyde enerji vermesi nedeniyle aşırı kilo alımı ve şişmanlığa karşı bir çözüm olmaktadır" diye konuştu.
İZMİR (İHA)