HABER

Akdoğan'dan HDP'ye "güven" uyarısı

Başbakan Yardımcısı Akdoğan, "Sen barajı geçip de Meclis'te daha fazla çoğunluğa ulaştığında aynı şeyleri yapmayacağının, tehdit etmeyeceğinin bir garantisi var mı?" dedi.

Akdoğan'dan HDP'ye "güven" uyarısı

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, "Sen sürekli her olayda 'aman şunu yaparsan ben sokakları ayağa kaldırırım' dersen, 'kalkışma çıkaracağım' dersen, ben sana nasıl güveneceğim? Sen barajı geçip de Meclis'te daha fazla çoğunluğa ulaştığında aynı şeyleri yapmayacağının, tehdit etmeyeceğinin bir garantisi var mı?" dedi.

Akdoğan, Kanal 7'de yayınlanan "İskele Sancak" programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Seçimlerle ilgili sokakta nasıl bir atmosfer olduğunun sorulması üzerine Akdoğan, seçimden seçime sokağa inmediklerini, her zaman sokakta bulunduklarını söyledi. Esnaf ziyaretlerinde çok ciddi bir heyecan gördüğünü belirten Akdoğan, medyadaki gündem tartışmalarıyla vatandaşın gündeminin aynı olmadığını dile getirdi.

Akdoğan, çok siyasileşmiş ortamlara bakıldığında bazen moral bozukluklarının görülebildiğini kaydederek, "Vatandaşın beklentilerini, ilgisini, alakasını görünce motive oldum. Böyle bakıldığında seçimlerin daha kolay geçeceği hissiyatına kapıldım. Partiler ortaya birtakım şeyler koyuyor. 'Kampanya' demek sadece, pr çalışması yapmak, reklam filmi yapmak demek değildir. Kampanyada aslında siz, nasıl bir gelecek tasavvur ediyorsunuz bu ortaya konur, bir vizyon ortaya konur, böyle baktığımızda bu kapsamda, 'nasıl bir gelecek öngörülüyor' sorusuna, diğer partilerin yeterli düzeyde cevap verebildikleri kanaatinde değilim. Birtakım pr atraksiyonları, reklam ajanslarının birtakım çalışmalarıyla bu açığı kapatmaya çalışıyorlar. Yani siyasetsizlik halini, bu açıkla kapatmaya çalışıyorlar. Bu son bir ayda edinilen laflarla, partilerle ilgili vatandaş siyasi bir kanaat sahibi olmuyor" diye konuştu.

"Bu aynı zamanda bir davettir, çağrıdır"

Kendilerinin 2023 vizyon belgesini açıkladıklarını hatırlatan Akdoğan, şöyle devam etti:

"Bizim ana eksenimiz bu. Bunun üzerine elbette bir seçim beyannamesi, birtakım projeler var. Fakat bu vizyon belgesinin üzerine Sayın Başbakanımız bir de toplumsal sözleşme açıkladı. Bunu çok önemsiyorum. Bu toplumsal sözleşme, yeni Türkiye'nin koordinatları, parametreleri nelerdir? Temel kavramlara nasıl bakıyoruz... İnsan odaklı bir yaklaşım. 2023 vizyon belgesinde de seçim beyannamesinde de önerilen toplumsal sözleşmelerin insan odaklı, insanlık onurunu yüceltmeye dönük perspektif var. Bu aslında bir çağrı ve bir davet. Yeni Türkiye'yi bu değerler üzerinde inşa etmemiz lazım. Gelin hep birlikte bunu yapalım.

Yeni Türkiye'yi inşa etmek bir partinin, bir iktidarın işi değildir. İktidarıyla muhalefetiyle bütün toplum kesimleriyle bu değerler ve prensipler üzerinde uzlaşalım, bunu hep birlikte inşa edelim, yeni anayasayı hep birlikte yapalım, Çözüm Sürecini hep birlikte gerçekleştirelim. Bu aynı zamanda bir davettir, çağrıdır. Siyasi tarafından bakarsanız da bir meydan okumadır. Buna karşı diğer partiler nasıl bir kavramsal çerçeveye oturuyorlar, böyle baktığımda ben, muhalefetin ciddi bir şey söylediğini şu ana kadar duymadım, bundan sonra da söyler mi bilmiyorum. Bu siyasetsizlik hali, negatif siyaset üretiyor. Demirtaş'ın grup konuşmasında 3 dakikada 'Seni başkan seçtirmeyeceğim' yani başkasının yokluğu üzerine siyaset yapmaktır bu. Diğer partilerde de benzer bir sıkıntı var. Sadece iktidarın söylediklerine karşı bir tepki koyuyor. Bu tepkiyle siz siyaset yapıyor olmazsınız. Daha derinlikli bir vizyona sahip olmanız gerekiyor. Çok aralarında bir fark görmüyorum, sadece reklam kampanyalarıyla bu siyasetsizlik halini 'biz nasıl kapatabiliriz? Böyle bir çaba var."

"Seçimi, hayati bir seçim olarak görüyorum"

Akdoğan, "Sayın Erdoğansız bir seçim kampanyasını AK Parti açısından sahada nasıl etkisi olacağını öngörüyorsunuz. Bir de sahada büyük proje beklentisi var, bu kampanyayı sahada sürdürmek nasıl mümkün olacak?" sorusu üzerine, "AK Parti, iktidarı döneminde çok önemli mesafeler katetti ve Türkiye'yi dönüştürdü. Fakat bu dönüşüm daha sonuçlanmadı" ifadesini kullandı.

"AK Parti'nin bugüne kadarki başarısı, bir arazi temizliğiydi" diyen Akdoğan, buradaki en büyük projenin yeni Türkiye olduğunu vurguladı. Akdoğan, bunun altında yeni anayasanın bile alt başlık olduğunu dile getirdi.

Akdoğan, bu seçimin aslında bir kader seçimi gibi görülmesi gerektiğini bildirerek, "Çünkü sistemin demokratikleşmesine verilen çevreler, odaklar, yaklaşımlar... Bunlar bunu kendileri açısından hayat memat meselesi gibi görürler. 'Bu seçimi de AK Parti kazanırsa tamamen bu vesayet sistemi son bulacak' diye bakıyorlar. Yani derin devlet, paralel devlet yapılanmaları işte KCK'sı...AK Parti'nin bu seçimleri kazanması, bu vesayet odaklarının temizlenmesi açısından önemlidir, bunlar olmadan o yeni Türkiye'yi inşa edemeyiz. AK Parti'nin bu seçimden güçlü çıkması lazım. Bu seçimi ben, çok hayati bir seçim olarak görüyorum" değerlendirmesinde bulundu.

"Bunların düşüncelerini HDP kitlesi ne kadar içine sindirilebilir"

"Muhalefet de şimdiden koalisyon hesapları yapmaya başladı. Bugün Sayın Kılıçdaroğlu'nun açıklaması vardı. MHP ve HDP ile de koalisyon hükümeti kurabileceklerini ilan etti. Siz böyle bir tabloyu mümkün görüyor musunuz?" sorusuna Akdoğan, "Ben mümkün görmüyorum, bu da ilkesiz siyaset örneğidir. MHP ile HDP biraraya gelebilir mi? Negatif siyasetle, AK Parti karşıtlığıyla tutum olarak zaman zaman benzer tutumlar sergileyebilirler. Fakat kitleler bunu taşıyamaz, kaldıramaz" şeklinde cevap verdi.

Akdoğan, "Bugün diyelim ki, HDP'yi parlatmaya çalışan birtakım çevreler var. Bu çevrelerin yaklaşımlarına bakın. Yani HDP'nin varlığına tahammül edemeyen, çoktan kapatılması gerektiğini düşünen ve çok ağır bir takım eleştiriler getiren ulusalcılardan tutun da başka bir takım çevrelere kadar. Bunların düşüncelerini HDP kitlesi ne kadar içine sindirilebilir veya HDP'nin bir takım aşırılıkları, siyasi zihniyetini oradaki insanlar ne kadar içine sindirebilir. Bunlar iki ayrı dünyadır. Bu yüzden ben, böyle bir şeyi facia gibi görürüm, böyle bir ihtimali de görmüyorum. AK Parti'nin çok rahat bir şekilde iktidarını koruyacağını düşünüyorum. Bu bir siyasi faciadır, intihar gibi bir şeydir. Fakat bunları konuşsunlar, gerçek yüzlerini ortaya koysunlar, tabanları da nasıl bir noktada ne tür işbirliklerine açık olduklarını da görsün" diye konuştu.

Türkiye'nin bir koalisyon hükümetini taşıyıp taşıyamayacağının sorulması üzerine Akdoğan, "Taşıyamaz, biz yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik. Türkiye tam şaha kalkacak, yeni Türkiye ve anayasayı konuşuyoruz. Bunlar 'eski Türkiye'ye dönmek' demektir, çok gerilere gitmek demektir. Türkiye'yi 50 yıl geriye götürür. Bu açıdan vatandaşın bunu çok iyi idrak edeceğini düşünüyorum" dedi.

Akdoğan, HDP'nin barajı aşıp, aşamayacağı durumuna göre, nasıl bir siyasal analiz yapıldığı sorusu üzerine, "Asıl olan Türkiye'dir, Türkiye'nin menfaatleri var, ona göre hareket etmemiz gerekir. Burada son bir ellerinde 'acaba HDP barajı geçerse bu oyun bozulur mu? Yani AK Partinin iktidarını bozabilir miyiz?' Şimdi HDP'ye sarılmış durumdalar, buna bel bağlayarak bir yere varmaya çalışıyorlar. Bu statükoyu bu niyetle, bu kumaşla hareket ettiği sürece hep başarısız olacak. Bunu ben söylüyorum akıllanmıyorlar. Şimdi farklı bir aktörle bunu tekrar zorluyorlar, bu HDP'ye de çok büyük zarar verir. Onları şu anda bi şekilde kışkırtan, kullanmaya çalışan yapı, senin varlığına karşı ve geçmişten bu yana bu sorunu üreten zihniyet bunlar" ifadelerini kullandı.

"Çözüm Süreci de kendi bağlamında yürür"

"HDP'nin barajı geçemediği takdirde Çözüm Süreci için felaket olur" yorumlarının yapıldığı aktarılan Akdoğan, şöyle konuştu:

"Hiçbir şey olmaz, kıyamet de kopmaz. Burada demokrasiye inanan bir insan böyle bir yaklaşıma sahip olamaz. Kimin barajı geçip, geçmeyeceğine halk karar verir. Cumhuriyet ile yaşıt birçok parti barajın altında kaldı, kıyamet mi koptu? Barajın altında kalırsın, hiç de bir şey olmaz, bir dahaki seçimde de barajın üstüne çıkabilirsin. Sen demokrasiye inanıyorsan, bu siyasi rekabeti, kuralları kabul ettiysen bunu da içine sindireceksin. Kürtler'in temsili sadece HDP'de de değil, diğer partilerde de birçok Kürt var. Bu yüzden ben bunun bir sorun oluşturacağını düşünmüyorum. Bu milletin takdiridir. Çözüm Süreci de kendi bağlamında yürür. Burada ana aktör, lokomotif AK Parti'dir. AK Parti denklemde olmadıktan sonra bunların hiçbiri olmaz.

'Barajı geçmezse şöyle olur, böyle olur.' Bu bir tehdit dilidir. Bu tehdit dilini de bırakmak lazım, buna saygı duyacaksın. Hem bir siyasi otorite hem bir silahlı otorite. Sen, demokrasiye inanıyorsan bir kere diğerinin devre dışı kalması lazım. Yani bir elinde silah olacak, silahlı bir örgüt terör örgütü olacak, aynı zamanda sen barajı geçeceksin, Meclis'te belli bir sayıya ulaşacaksın, demokratik siyaset diyeceksin. Bu ikisi bir arada gitmez. Sen silahları gömersin, ondan sonra millet sana barajı da geçirtir, gerekirse daha fazla temsil gücüne de sahip olursun, demokratik siyasette önün açılır. Artık demokrasi bir kapasiteye ulaştıysa, artık silahın tamamen devre dışı kalması lazım. Bu yönde güçlü bir çağrısı var mı HDP'nin? HDP, 'yedekte dursun' diyor. Bölgede ben silahtan medet umayım, silahtan güç devşireyim, bölgede hala bir şekilde silahlı unsurlar dolaşsın, millete baskı yapsın, batıda da farklı bir yüzle ben görüneyim. Bu bir kandırmacadır, bunun devre dışı kalması lazım."

Akdoğan, HDP'nin barajı aşamadığı, Meclis dışında kaldığı zaman bölgede 6-8 Ekim olaylarına benzer olayların çıkacağı yönündeki iddiaların sorulması üzerine ise "Bu, tehdit dilidir. Bu dili kullanan bir adamdan, bu yaklaşımdan hayır gelir mi? Ben sana nasıl güveneceğim o zaman. Sen sürekli her olayda 'aman şunu yaparsan ben sokakları ayağa kaldırırım' dersen, 'kalkışma çıkaracağım' dersen ben sana nasıl güveneceğim? Sen barajı geçip de Meclis'te daha fazla çoğunluğa ulaştığında aynı şeyleri yapmayacağının tehdit etmeyeceğinin bir garantisi var mı? Çünkü hem siyasi temsil gücün artmış hem de elinde silahlı bir şey var. Onda bir gerileme yok, bunda bir ilerleme var" diye konuştu.

En Çok Aranan Haberler