Rusya Devlet Atom Enerjisi Kurumu ROSATOM tarafından kurulan ve ilk ünitesi 2023 yılında devreye alınması hedeflenen Akkuyu Nükleer Güç Santrali, istihdam deposu olacak.
Türkiye’nin ilk nükleer santrali olan Akkuyu NGS’nin her açıdan istihdama katkıda bulunacağını söyleyen Hacettepe Üniversitesi Nükleer Enerji Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şule Ergün, “Akkuyu NGS’nin en yüksek inşaat döneminde yaklaşık 12 bin kişilik bir istihdam oluşturması söz konusu. İşletmede çalışmak için aileleriyle birlikte bölgeye yerleşecek yaklaşık 3 bin kişinin gerçekleştireceği ticari faaliyetler de ekonomide canlanma oluşturacak. İşletmeyi destekleyen diğer organizasyonları da eklediğinizde, farklı sektörlerde değerlendirilmek üzere binlerce nitelikli personel yetiştirileceğini söylemek de mümkün” dedi.
Nükleer santrallerin Türkiye’nin nükleer teknoloji kapasitesini geliştireceğine de dikkat çeken Ergün, Güney Kore örneğini vererek, "Güney Kore’deki nükleer endüstrinin gelişimi iyi bir örnek aslında Türkiye için. Güney Kore’de ilk nükleer santralinde yalnızca yüzde 2 oranında bir yerel katkı varken, bugün yüzde 98’i milli kaynaklarla inşa edilen nükleer santral projeleri tasarlayabiliyorlar. NGS Türkiye’nin ileri teknolojiye geçişini hızlandıracak. NGS projesi tasarlayan bir teknolojiye ulaşabiliriz" diye konuştu.
“Farklı sektörlerde istihdama katkı sunacak"
Ergün, ucuz, güvenli, kesintisiz elektriğe ulaşmak ve temiz enerji için tercih edilen nükleer santrallerin, yaşam döngüleri boyunca üretecekleri katma değerin ülke ekonomisine etkilerini şu sözlerle anlattı:
“Bir nükleer santral kurulduğunda, 1 gigawattlık elektrik üretiminin ciddi anlamda istihdam oluşturduğunu görüyoruz. İnşaat sürecinde, işletmeyi destekleyen bakım onarım gibi organizasyonlarda, santralin sökümü ve kullanılmış nükleer atığın yönetimi aşamalarında oluşacak istihdamın ekonomiye katkısı son derece büyük. Santralin tüm yaşam ömrünü değerlendirdiğimizde bu istihdamın niteliksiz değil, farklı sektörlerde de kullanılmak üzere nitelikli personel yetiştirmeye yönelik olduğunu söylemek gerekiyor. İşletmenin yanı sıra NGS’ler kuruldukları bölgeye ve ekonomiye canlılık getirir. Bu canlılık istihdamda ekstra bir katma değer daha oluşturacaktır. NGS’ler her açıdan ülke ekonomisini canlandıran niteliğe sahip.”
"Türk sanayicisine teknoloji edinimi fırsatı"
Akkuyu Nükleer Güç Santrali sürecinde Türk firmalarıyla önemli bir işbirliği içerisinde olunacağına da değinen Ergün, "Türk şirketleri inşaat sürecinin yüzde 90’ı, montaj sürecinin yüzde 40’ı, ekipman tedarikinin de yüzde 10’unda yer alabilecek. Ayrıca Türk sanayicisinin teknoloji edinimi için de önemli bir fırsat alanı oluşturacak. Türk şirketlerinin nükleer endüstrisi için yatırım yapmaları onlara sadece yurt içinde değil, yurt dışında da inşaatı gerçekleştirilecek nükleer santral projelerinde yer alma fırsatını sağlayabilir. Bu konuda çok iyi çalışan yerli firmalarımız var. Daha çok şirketin bu sürecin içerisinde yer almasını arzu ediyoruz" ifadelerini kullandı.
Nükleer güç santrallerinin tüm dünyada güvenlik öncelikli olarak tasarlandığını ve inşa edildiğini vurgulayan Ergün, "Ekipmanları da bu güvenlik önceliklerine göre yapılır. Bu da petrokimya, uzay ve savunma teknolojileri gibi sofistike malzemeler, üretim teknikleri ve yöntemleri kullanıp uygulamanızı gerektirir. Söz konusu durum santrale ekipman ya da hizmet sağlayan firmalar için kalitede, uygulamada, üretim tekniklerinde sınıf atlama anlamına gelir. Türkiye’de de eğer yerlileştirme hedefleri gerçekleştirilirse, Akkuyu Nükleer Güç Santrali, teknolojide basamak atlama açısından ciddi potansiyel taşıyor. Nükleer teknoloji kapasitemizin güçlenmesi enerji, uzay, savunma, otomotiv, denizcilik, havacılık gibi katma değeri yüksek sanayi kollarında da bizim çok güçlü olmamızı sağlayacak. Düşünün ki Almanya, Japonya, Hindistan ve Güney Kore gibi ülkeler ithal ettikleri teknolojiyi daha da geliştirerek kendilerine has nükleer güç santrali tasarımlarına sahip oldular" şeklinde konuştu.