HABER

"AKP, ekonomik başarılarını yineleyebilir"

LONDRA (İHA) - İngiliz basınında bugün, ABD ordusundan Sadr operasyonu, İngiltere'de sokaklara yerleştirilen gözetleme kameralarıyla ilgili tartışmalar ve Hicaz Demiryolu'nu canlandırma projesi başlıkları öne çıktı.

BBC'nin Türkçe internet sitesi "http://www.bbc.co.uk/turkish/" adresinde yer alan basın özetlerine göre, Independent Gazetesi, Amerikan ordusunun Irak'ta Şii liderlerden Mukteda El Sadr'ı yakalama ya da öldürmeyi hedef alan bir operasyonunun ortaya çıktığını manşetinden duyurdu. Gazetenin Irak konularında uzman muhabiri Patrick Cockburn imzalı haberde, "Operasyon 2 buçuk yıl önce, Necef'te Amerikan ordusu Sadr'ın lideri olduğu Mehdi Ordusu'nu kuşattığı sırada düzenlendi" denildi.

Cockburn'e göre, suikast girişimi başarıya ulaşmış olsaydı, öfkeli Şiilerin isyanına neden olacaktı. Ancak Cockburn, "Girişim düzeyinde kalmış olsa da, bu operasyonun mirası es Sadr'ın Amerika'ya yönelik güvensizliği oldu" yazdı.

Haberde görüşlerine yer verilen Irak Ulusal GüvenliK Danışmanı Muvaffak el Rubai, El Sadr'ın koalisyon güçlerine ve yabancılara yönelik şüphesi ve güvensizliğinin derinlerde olduğunu söylüyor.

İngiltere gazetelerinde yer alan haberler, bir kaç hafta içinde başbakanlık koltuğuna oturması beklenen Maliye Bakanı Gordon Brown'ın da Irak konusuyla yüzleşmeye başladığına dikkat çekti. Tony Blair'in ayrılması ardından haziran ayı sonunda İşçi Partisi liderliğini devralacak olan Brown dün politikalarını anlatmak üzere Coventry'de delegelerin karşısına çıktı.

Daily Telegraph'ın haberine göre, toplantının yapıldığı binanın dışında toplanan yaklaşık 60 kişi, Brown'dan işbaşına gelince İngiliz askerleri Irak'tan çekmesi çağrılarında bulunurken; içerde toplantının katılımcılarından bir kadın, "Gordon Brown, askerleri Irak'tan çıkar" diye bağırdı. Gazete, Washington yönetiminin Brown'ın Irak'tan çekilme konusundaki çalışmaları hızlandırmasından endişe ettiğine ilişkin haberlere de dikkat çekerken, aynı toplantıda Brown, Irak politikasında bir değişiklik
olmayacağını söylediğini aktardı.

İngiltere'de sokaklara yerleştirilen gözetleme kameraları bireysel hak ve özgürlükler konusunda sıklıkla tartışılan ve insan hakları örgütlerinin yoğun biçimde eleştirdikleri bir uygulama. Uygulamadan yakınanlar arasına polis yetkilileri de katılmaya başladı.

Guardian'ın haberine göre, ülkenin güney kesimlerindeki Hampshire bölgesinin üst düzey bir emniyet yetkilisi, İngiltere'nin giderek "George Orwell'in 1984 adlı kitabında tarif ettiği gözetleme toplumu olma riskiyle karşı karşıya olduğundan" yakındı. Artık suç oranlarının düşük olduğu sakin köylere bile kameralar yerleştirilmeye başlandığını kaydeden polis yetkilisi Ian Readhead, her sokak köşesinde gözetleme cihazlarının bulunduğu bir ülkede yaşamak istemediğini söyledi.
İngiltere'de 4 milyonun üzerinde gözetleme kamerasının bulunduğu tahmin ediliyor.

"CHAVEZ SİNEMAYA EL ATTI" Yine Guardian'ın iç sayfalarında yer alan bir habere göre, Venezuela lideri Hugo Chavez şimdi de beyaz perdeye el attı. Venezuela lideri, Haitili kölelerin 1800'lerin başında İngiliz, Fransız ve İspanyol ordularına karşı verdikleri bağımsızlık mücadelesinin önderlerinden Toussaint L'Ouverture'in yaşam öyküsünün anlatılacağı bir film için 18 milyon dolarlık bir bütçe tahsis etti.

Filmin yönetmenliğini sinemaseverlerin, Mel Gibson'la birlikte oynadığı Cehennem Silahı serisinden hatırlayacakları siyah oyuncu Danny Glover üstlenecek. Glover Chavez'in güçlü destekçilerinden, insan hakları savunucusu bir isim.

Yaşamını beyaz perdeye aktaracağı Toussaint Louverture, Avrupa ordularına karşı bağımsızlık mücadelesi veren Haitili kölelerin liderliğini yapmış, ancak uğradığı ihanet sonucu yakalanıp sürgüne gönderilmişti. Haitili köleler, liderlerinin 1803'te hayatını kaybetmesinden bir yıl sonra bağımsızlıklarını kazanmışlardı.
Danny Glover, Amerikalıların zihinlerinden silinmiş olduğunu savunduğu bu olay hakkında Amerikan halkını eğitmek istediğini söylüyor.

Guardian'ın haberine göre, Chavez yönetiminin bütçe ayırdığı bir diğer proje de Kolombiyalı yazar Gabriel Garcia Marquez'in "Latin Amerika'nın özgürlük savaşın liderlerinden Simon Bolivar'ın son aylarını anlattığı Labirentindeki General'in beyaz perde uyarlaması" olacak.

Guardian'ın yorum sayfalarında Türkiye'deki siyasi gelişmelere ilişkin bir makale dikkat çekti. Peter Preston imzalı yorum, "Avrupa Türkiye'yi içeri almalı" başlığını taşıyor.

Seçimlerin ardından AK Parti'nin yeniden hükümet kurmasının muhtemel olduğunu belirten Guardian yazarı özetle şöyle devam etti:

"AK Parti, yeniden işbaşına gelirse geçmişteki ekonomik başarılarını yineleyebileceğine ilişkin güven vermiş durumda. Ancak Avrupa olmazsa, değişim için bir zorlama, bir yol haritası da olmayacak. Türkiye kavşakta bulunan bir ülke. Tahran ve Bağdat, ayrıca muhtemel kargaşa uzak değil".

Avrupa'yla yakınlaşmaması durumunda Türkiye'nin yönünün ne olacağı sorusunu da gündeme getiren Preson, Sarkozy'nin Türkiye'nin üyeliğine karşı çıkmasına gönderme yaparak, şöyle devam etti:

"Anadolu Paris'ten 3 bin 500 kilometre uzakta olabilir. Ama bağlantı göz ardı edilebilir gibi değil. Modern kimliği için mücadele eden yalnızca bir Türkiye var. Ama yazık ki, öbür tarafta da iki yüzlü bir Avrupa var. Sözünü tutmayan; görevini ve çıkarlarının gereğini yerine getirmemenin ezikliği altındaki bir Avrupa".
Times Gazetesi, 1916'da Arabistanlı Lawrence'ın sabotajları sonunda kullanılamaz hale gelen Osmanlı İmparatorluğu'nun en önemli ulaşım güzergahlarından Hicaz Demiryolu'nu canlandırma projesi için ilk adımın atıldığını duyurdu.

1900'lerin başında Mekke ve Medine'ye hacı adaylarını taşımak amacıyla Almanlar tarafından inşa edilen Hicaz Demiryolu, Osmanlı yönetimince Arabistan yarımadasındaki kontrolünü pekiştirme amacı da taşıyordu. Ancak 1908'de Osmanlı Sultanı 2. Abdülhamid tarafından görkemli bir törenle hizmete sokulan demiryolu İngiliz casusu Arabistanlı Lawrence'ın öncelikli hedeflerinden biri haline gelmiş, hat dinamitlenmişti.

"On yıllarca kapalı kalan hattın güney bölümü, 1970'lerde yük taşımacılığı için yeniden açılmıştı. Şimdiki hedef ise, önce Ürdün'ün iki kenti Zarka'yla Amman'ı bağlamak. Bunun için açılan ihaleyi Çinli bir firma kazandı. Yap işlet devret modeliyle 2009'da yapımına başlanacak projeyle, Ürdün'ün başkenti Amman'ın Suriye'nin başkenti Şam'a bağlanması, iki kent arasındaki ulaşımın süresinin de iki saate düşürülmesi hedefleniyor".

En Çok Aranan Haberler