HABER

"AKP, kapatma davasında aklanmadı suçlandı"

ANKARA (ANKA) – 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, kapatma davasında Anayasa Mahkemesi'nin AKP'yi laikliğe karşı eylemlerin odağı olarak kabul ettiğine dikkat çekerek, AKP'nin aklanmadığını aksine suçlandığını vurguladı. Demirel, "Bu hadise, önümüzdeki zaman içerisinde bir nevi tartışma kaynağı olacaktır. Türkiye siyasetinde yeni sorunlar çıkartacaktır" dedi.

Demirel Ekoenerji Dergisi'ne, AKP hakkında açılan kapatma davasında Anayasa Mahkemesi'nin verdiği karar, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün rektör atamaları, Ergenekon Davası ve Türkiye gündemindeki gelişmeleri değerlendirdi. AKP hakkında açılan kapatma davasının çok tartışıldığını ve Anayasa Mahkemesi'nin kararından önce Türk ve dünya kamuoyunun konuyu farklı şekillerde karara bağladığını söyleyen Demirel şöyle konuştu:

"Kapatma kararı çok tartışıldı. İktidardaki bir siyasi parti, yüzde 47 oy almış parti kapatılır mı, kapatılamaz mı? Yargı tabii ki kendi önüne gelen dokümanlarla hükmeder. Ama, genelde yargının kararı karardır. Ben daha önce de söyledim, yargı ne karar verirse bununla yetinmek lazımdır. Bana göre yargı meseleyi bitirmiştir, partiyi kapatmamıştır. O günden bugüne de Türkiye'de bu tartışma bana göre bitmiştir.

Gerçi yargının, Anayasa Mahkemesi'nin bir başka kararı daha var. Bu siyasi partiyi laikliğe karşı eylemlerin odağı kabul etmiştir. Yalnız bu hadise tabii ki önümüzdeki zaman içerisinde bir nevi tartışma kaynağı olacaktır. Türkiye siyasetinde yeni sorunlar çıkartacaktır"
Anayasa Mahkemesi'nin kararı ile AKP'nin aklanmadığına aksine suçlandığına dikkat çeken Demirel, "Umalım ki, iktidar partisi Anayasaya Mahkemesi'nin bu kararının yeniden tartışılmasına, açılmasına vesile vermez" dedi.
Demirel, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın, kararı açıklarken yaptığı konuşmada, bu tip davalarla karşılaşılmaması için anayasa değişikliği yapılmasına ilişkin siyasi tavsiyesini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine ise, "Anayasa mahkemeleri, tam hukuk mahkemeleri değil. Dünyanın başka memleketlerinde de görüldüğü gibi kararlarında biraz hukuk ile siyasetin karıştığı yer" yanıtını verdi.

-"REKTÖR ATAMALARI SONUCUNU ZAMAN İÇİNDE GÖSTERECEK"
Demirel, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün tartışma yaratan rektör atamaları konusuna da değinirken, şunları söyledi:
"Cumhurbaşkanı gayet tabii ki, önüne gelen belgelere göre rektör tayinlerini bir neticeye bağlar. Evvela 24 üniversitenin rektörlerini neticeye bağladılar. Bunun içerisinde eleştirilebilecek olanlar vardır. ‘İyi oldu, doğru oldu' denilenler de vardır. Hangi şekilde neticeye bağlarsanız bağlayın, mesele bu yargılardan zaten kurtulmaz.
Doğru mu yaptı, eğri mi yaptı meselesi, önümüzdeki zaman içinde görülür. Yani, Cumhurbaşkanı bu rektör tayinleriyle acaba, laikliğe karşı eylemlere odak teşkil edecek tayinler mi yaptı, yoksa Cumhuriyet'e sadık rektörler mi tayin etti? Bu önümüzdeki zaman içinde görülecektir.
Bu rektör tayinlerinde ben Cumhurbaşkanı olsam, Antalya, Akdeniz Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Mustafa Akaydın'ı, hem üniversitesinde, hem YÖK'te en yüksek oyu almış kişi olarak, ve kendisinin ondan evvelki hareketlerinde Cumhuriyet savunuculuğunu, laiklik savunuculuğunu dikkate alarak, mutlaka atardım. Atanmamış olmasını üzüntüyle karşılıyorum. Keza İstanbul Üniversitesi'nin Rektörü en yüksek oyu almış olmasına rağmen, YÖK'te üçüncülüğe düşürülmüştür, onun da içime sinmeyen bir tayin olduğunu söylemeliyim. Biliyorsunuz, ben üniversitelerle ve rektörlerle çok meşgulüm. Ama, diğer tayinler şu veya bu şekilde tartışılabilir. Ben onlar üzerinde mülahazalarda bulunmuyorum."

-"ERGENEKON DÂVASI TÜRKİYE'DE BELİRSİZLİK MEYDANA GETİRDİ"

Demirel Ergenekon davasına ilişkin ise davanın Türkiye'de büyük bir belirsizlik meydana getirdiğine dikkat çekerek, "Suç nedir? Bu suç nerede işlenmiştir? Bundan kim zarar görmüştür. Bu suçun suçluları ile irtibatı nedir? Eğer iddianamede zikredilen herkes, telefon konuşmalarına atıfta bulunulan herkes suçlu ise, o zaman Türkiye'de devlet ve toplum suçludur. Bir belirsizlik, bir şaşkınlık meydana getirmiştir" dedi.
Yargının en kısa zamanda davayı sonuçlandırması gerektiğini vurgulayan Demirel, "Ümidim odur ki yargı, çok zor olan bu davanın içerisinden, mümkün olan en kısa zamanda, ne kadar kısa zamanda onu bilemiyorum, bu uzadıkça birtakım yanlış imajlara sebep olacaktır, mümkün olan en kısa zamanda çıkmanın yollarını arar. Buradaki mesele, çok rastlanmamış bir olaydır. Hür ve serbest bir ortamda, eğer siz her hareketinizin takip edildiği, her hareketinizin kayda alındığı gibi bir şeye rıza gösterirseniz, hem de paniğe kapılırsanız, o toplum hür ve serbest olmaktan çıkmış demektir. Böyle bir şey olmaz. Topluma bu hissi verdiler" diye konuştu.

-"BİR ÜLKEDE ÖNCE DOĞAN ÇOCUĞU YAŞATMAK LAZIM"
Ankara Dr. Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yaşanan bebek ölümlerini de değerlendiren ve üstü kapalı olarak Başbakan Erdoğan'ın "üç çocuk doğurun" çağrısını eleştiren Demirel şöyle dedi:
"Eğer bir ülkede doğan çocuğu yaşatamıyorsanız, ‘daha çok doğurun' demenin bir anlamı yoktur. Evvela doğan çocukları bir yaşatmak lazım. Doğuran anneleri yaşatmak lazım. Yani, beş günde 25 tane bebeğin ölmesini esefle karşılıyorum.
Bir de Konya'da Taşkent'in Bağlıca kasabasında çöken bina üzerinde durmak istiyorum. Bu çeşit kazaların olması manidardır. Bu hadise, sadece kazadan ibaret değil, ama orada 10-15 yaşındaki kız çocuklarını yaz aylarında tutmanın anlamsız olduğunu da ifade etmek isterim. (ANKA)

En Çok Aranan Haberler