YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

AKP’nin derdi İzmir’i almak değil ki

Biri almak isterken her ne pahasına olursa olsun diğeri de almadan kazanır İzmir’den.

Yerel seçimlerin henüz adayları açıklanmamış, çalışmalarına bile başlanmamışken sanki yerel seçimler başlamış, adaylar belli gibi bir kapışmadır gidiyor İzmir’de.

Seçim havası sarmış her yanı halk habersiz.

Öyle bir kargaşadır ki birde medyanın dilinde.

Ertuğrul Günay’ın İzmir’de yaşadıkları, İzmir bayrak krizi- ardındakiler, Aziz Kocaoğlu davası, davanın seyri, içinde ve dışında barındırdıkları, bu davanın izleyicilerini adliye önüne getirenler- getirmeyenler, neden getirdikleri ve daha bir yığın şey.

Şimdide Ulusal bir araştırma firmasının yaptığı Anket.

Biri atıyor diğeri tutuyor İzmir’de bu atmaca tutmaca içinde can çekişiyor.

CHP’nin ve AKP’nin en ağır topu İzmir’dir.

Sadece şehir olarak değil içinde barındırdıklarıyla da. Yani genel siyasetin malzemesidir de aynı zamanda İzmir.

Türkiye gündeminin önemli bir parçası olan İzmir üzerinden her siyaset yapılır. Hem CHP hem de AK parti tarafından.

Biri almak isterken her ne pahasına olursa olsun diğeri de almadan kazanır İzmir’den.

Atatürkçülük, Alevilik, Kürt-Türk faşizmi, balyoz, emekli cennetindeki emekli paşalar, türban-anti türban, sanat-anti sanat ve daha birçok malzeme.

Tüm bu malzemeler İzmir’de varken gelin kaynana İzmir’i almak ya da vermenin derdinde değildir.

Zaten CHP’nin elinde kalması da AKP’nin işine gelir.

İşte bu yüzden AK Partinin derdi İzmir’i almak değildir diyorum.

Bu kadar malzemesi bol bir şehrin genel siyasette işine yarar hali ve de kötü bir yönetimin kozları varken neden almak istesin.

AKP’nin derdi İzmir’i almak değilken CHP’nin derdi de iktidar olmak değildir.

AKP gerçekten İzmir’i almak isteseydi alırdı. Herkeste buna bakar kalırdı.

AKP’nin teşkilat yapısını iyi bilenlerde bunun tamda böyle olduğunu düşünürler.

Ne demek istediğimi daha açık anlatırsam eğer şunu söylemek istiyorum.

AK parti isteseydi eğer İzmir’i ta başında alırdı. İzmir teşkilatını ANAP’ın papatyalarına, bir zümrenin sesi olan beylerine teslim etmezdi.

Daha açık bakalım;

Tüm cemaatlerin eğitim ve çıkış yuvası olan İzmir’de bu cemaatlerin üyeleri boş oy mu kullandı da İzmir’de sadece CHP varlık gösteriyor sorusunu sorarsak eğer cevabının soruda gizli olduğunu da görürüz.

Yani hani o iddia edilen cemaatlerin oyuyla Türkiye’de varlık gösteriyor AKP tezi var ya neden İzmir’de ters çevriliyor düşünmek gerek.

Sosyal demokrat, İzmir’de azınlık bir güç falan varsayımlarını geçelim inandırıcı olmadığını veriler ve istatistiklere bakarak inanmayanlar bakıp görsün.

AKP nasıl gücünü cemaatlerden alıyorsa CHP’de alıyor bunun tescili İzmir’dir.

Mesele alması değil neden, nasıl aldığıdır.

Bakalım;

Bir yeri hedefine almışsa AKP o şehrin sosyolojik yapısının derinliklerini iyi irdeleyip o yapıya uygun teşkilat kurarken İzmir’de tamda bunun tersini yapıyorsa burada sorgulanması gereken teşkilat değildir neden bu yapıyı kurduğudur.

İzmir Alsancak ve Karşıyaka’dan oluşmamaktadır. Varoşların varlığı ve aldığı yoğun göç sebebiyle İzmir tamda AKP’nin dilini oluştururken, nokta atışı atması hiçte zor değilken, güven vermeyen bir teşkilat oluşturmak hiçte AKP’ye göre bir çalışma sitili değildir.

Hele hele Merkezin bilgisi olmadan yanlış adımlarda bulunacak CHP’nin ekmeğine yağ sürecek bir teşkilatı bile bile İzmir’de kurmak. Hadi es kaza kurdu öyle bir yapının tüm yanlışlarına göz yumacak. Hiçte AK partinin ruhuna uygun değildir. AKP’nin teşkilat çalışmalarını bilmeyenler buna inanabilir tabii.

Bakalım; “35 sarışın kadın” adlı proje?

Projenin amacı, İzmirli kadınların yaşam alanına müdahale endişelerini Erdoğan’la paylaşmalarını sağlamaktı. Bu proje hayata geçmedi Emine Erdoğan’ın hızlıca müdahalesiyle.

Çünkü tamda genel seçimler üstüydü bu gölgeyi görmezden gelemezlerdi.

Ancak dillendi.

Gerçek AKP ruhunu taşıyan bir teşkilat böylesine anlamsız bir projeyi düşünür müydü?

“Sarışın” Buradaki gizli tını İzmir kadınına tamda hakaret içerirken böyle bir projeyi hayata geçirmek isteyen hanım kendi eliyle böyle bir hakareti partiye sunarken AKP ruhunu taşıyanı bırakın böyle bir hatayı hiçbir parti proje olarak ele almazdı bile. Ama İzmir teşkilatı buna sıcak baktı. Ancak papatyaların ruhuyla örtüşen bir çalışmadır böyle bir çalışma ki AKP İzmir’i almak isteseydi papatyalara ve bir zümreye hizmet eden beylere emanet etmezdi dememin bir sebebi de budur.

Şimdi konunun CHP ayağına bakalım CHP’nin yeni belediye yüzü Türkan Saylan’ın manevi oğluymuş. Bunu İzmirli köşe yazarları dile getirmeye başladığı için söylüyorum.

Türkan Saylan bir kesim için çok büyük anlamlar ifade ederken bir kesim içinse itici güç ifade etmekte.

İzmir manevi oğluna değil Türkan Saylan’a olan sevgisiyle sarılacak adaya ve yine İzmir CHP’nin olacak.

Buraya kadar her şey güzel. Ancak Türkan Saylan üzerinden başlayacak olan siyaset maalesef ki ne İzmirliye yarayacak ne de CHP’ye.

Kaldı ki henüz CHP’nin dillendirmediği beklide henüz hiç düşünmediği bu aday AK parti çevrelerince ortaya atılıp dillendirilmiş köşe yazarları da hemen gündemlerine oturtmuşlar bu ismi.

Hedef gösterme.

Bakalım;

Geçen seçimlere Taha Aksoy İzmir teşkilatınca öne sürülüp çok iyi denirken bir anda aynı Taha Aksoy bir Tv programında CHP adayını öve öve bitirememiştir. İşaret etmiştir oyunuz CHP’ye. Hangi siyasi arenada tamda seçim üstü bir aday karşı adayı över hele hele kritik şehirde. Bu ancak seçimi kazanmaktan çok hedefi göstermek için yapılır.

Şimdide Türkan Saylan’ın oğlu için aynı şey yapılmaktadır.

Adayınız bu diyen AKP ve bu fikri henüz belki aklından geçirmeyen CHP bu adaya sarılıp yine AK partinin genel siyasetine alet olur.

CHP sırf İzmir’i yeniden kazanmak adına bu adımı atarken Türkan Saylan’ın yıpratılmasına da alet olacak. Şimdiden başlamış olan bu yıpratma girişimlerinin sesleri İzmir’de duyurulurken CHP’nin böyle bir adım atması da AKP ile tangosunun bir başka ayağıdır.

Türkan Saylan’a da saygısızlıktır. CHP Atatürk üzerinden yaptığı siyaseti şimdide Saylan üzerinden yaparak iki yüzlü yapısına yeni bir imza atacaktır.

Devam edelim;

AK parti adayı olarak da kesinleşmemekle beraber Binali Yıldırım ismi dillendirilmektedir.

CHP’nin en başından beri güçlü gördüğü bir rakip. Bunu bile bile AK Parti İzmir teşkilatı ve de genel yapı bayrak krizini neden yaratsın?...

Milliyetçiliğin her türünü içinde barındıran ve tavan yapmış bir kentte bunu bilmemesi mümkün müdür?

CHP’nin ekmeğine bile bile yağ sürmek hem de seçim üstü. AK Partinin tarzı mıdır?

İzmir’e iki bakan sunan AKP böyle bir gücü yerel seçimlerde kullanmasını bilmiyor mu ki tamda bu noktada bayrak krizine sebebiyet versin? Geçiniz.

Bu bayrak krizinden en çok kim etkilenmiştir? İzmir’in diğer Bakanı Ertuğrul Günay.

Şimdi bir Bakana güvensizliği el birliği ile yaratan teşkilatın ikinci Bakana güveni yakalatması mümkün müdür?

Günay bu sorunu çözsün ya da çözmesin İzmirlinin kafasında var olan şüphelere yeni bir şüphe eklemek bindiği dalı kesmektir.

Ancak İzmir’i almak değil vermek istersen bunu yaparsın olayın iki tarafını da çevirince sonuç buraya varır.

Birde Anket var dillerde dolaşan;

Ne enteresandır ki İzmir teşkilatının başarısızlığını eleştiren Günay’ın sözleri basına düşer düşmez bu anket ortaya sürüldü.

Anket şöyle diyor;

Bugün seçim olsa İzmir’de AK Parti yüzde 40, CHP yüzde 43,5…

Ve ekliyor AK Parti 13 ilçeyi kazanacak.

Bu basına "Bugün yerel seçimler olsa ne olur?" şeklinde yansırken gerçek hiçte öyle değilmiş.

Başbakan bu anketi 30 Eylül’deki tarihi kongre öncesi tüm illerde yaptırmış ve sonucun kamuoyuna açıklanmaması konusunda da uyarmış.

Ve anketin sorusu da; “Bugün Genel Seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz?” Miş.

Erdoğan’ın amacı 12 Haziran’dan bugüne partisinin ne durumda olduğunu ölçmek ve buna göre yeni yol haritaları oluşturmak iken bu değiştirilip İzmir’de seçim olsaya çevriliyor.

Tamda bu krizler olurken ve de Başbakan özellikle kamuoyuna yansıtılmasın derken. Hani kamuoyuna yansıtanlar muhalefet basın olsa neyse de hükümete yakın basın olunca sızdıranların yine kendileri olduğunu düşündürüyor.

Başbakan’ın sözünden çıkan bir teşkilatları var mıdır peki sizce?

İşte tüm bunlar İzmir’i Ak Parti’nin gerçekte almak istemediğini düşündürüyor bana.

CHP’ye gelirsek yine;

CHP İzmir’i elinde tutmak için çok zorlanmıyor al sana taviz, ver bana taviz misali bu işi götürüyor.

Sadece İzmir’in içinde barındırdıklarıyla da muhalefet tangosu yapıyor.

Hoş o muhalefeti de AK parti belirliyor oda oltaya düşüyor.

Yani iktidarı almak gibi bir derdi yoktur CHP’nin. Kaldı ki almak isteseydi ortak olduğu hükümetler döneminde hükümet ortaklığını bozmazdı.

Kemalizm ruhuyla uzaktan yakından alakası olmayan İnönizm ruhunu taşıyan bir CHP’nin AKP’nin gelini olarak kalmak istemesi de bundandır. Muhalefet rahatlığı varken iktidara gelmekte neyin nesi…

Peki diğer partiler ne yapıyor İzmir’de CHP’den aldığı tavizle seçmenini CHP’ye çalıştırıyor belediyede sağlam yeriyle yoluna devam ediyor.

İzmirlide sosyal demokrat, halkçılık, laiklik vs söylemlerinin arasında sıkışarak iki parti arasında pinpon topu gibi hizmet alamadığı ile kalıyor.

Kimin umurunda…

oyatekin@gmail.com

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler