YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Aksiyon Temsilcisi Gürsoy: Kuşçu'nun ses kayıtları eksik kareyi tamamladı

1957'deki darbe planını deşifre eden Binbaşı Samet Kuşçu'nun ses kayıtlarına ulaşan Aksiyon Ankara Temsilcisi İdris...

1957'deki darbe planını deşifre eden Binbaşı Samet Kuşçu'nun ses kayıtlarına ulaşan Aksiyon Ankara Temsilcisi İdris Gürsoy, Kuşçu’nun o dönem hükümete yaptığı uyarısının dikkate alınması halinde 27 Mayıs 1960 ihtilalinin yapılamayacağını söyledi. Dönemi Kuşçu’nun ağzından ortaya koyduğunu anlatan Gürsoy, “Bir eksik kareyi tamamlamış olduk. Bir hakkı teslim etmiş olduk.” dedi.
Aksiyon dergisinin bu haftaki sayısında 1957 yılında Türkiye tarihinde '9 subay olayı' olarak anılacak olan darbe girişimi, dönemin Milli Savunma Bakanlığı İstanbul Temsil Bürosu Başkanı Binbaşı Samet Kuşçu'nun durumu fark etmesiyle ortaya çıkması haberi yer aldı. Bu durum karşısında ismi ihbarcı subaya çıkan Kuşçu'nun, o döneme ait anılarını anlattığı ses kaydına Aksiyon dergisi Ankara Temsilcisi İdris Gürsoy ulaştı. Gürsoy, o dönem yaşananları ve darbenin bu döneme yansımalarını Cihan Haber Ajansı (Cihan)'a değerlendirdi.
Kuşçu ve ‘9 subay olayı’ olarak bilinen bu konuyu iyi anlayabilmek için 1950–1960 döneminin iyi bilinmesi gerektiğini belirten Gürsoy, "60’da darbe olmasaydı, Demokrat Parti (DP) o dönem yeniden iktidara gelecekti." dedi.

"27 MAYIS'TA TÜRK DEMOKRASİSİ BÜYÜK DARBE ALDI"
27 Mayıs 1960 darbesiyle Türk demokrasisinin büyük darbe aldığını vurgulayan Gürsoy, askerlerin darbeyi bir gecede yapmadığını ve cuntanın 1954 yılında kurulduğunu söyledi.
Cuntanın o yıllarda darbe yapmaya karar verdiğini belirten Gürsoy, cuntanın ülkede darbe yapma şartları olmadığını ve önce darbe zeminini hazırladıklarını belirtti. Darbe tarihinin 1958 olduğunu ifade eden Gürsoy, “1957, ‘9 subay olayı’ ile bu darbe deşifre oluyor. Deşifre olunca cuntalar yeraltına giriyorlar. Kendilerini yurt için ve yurt dışında önemli yerlere tayin ettiriyorlar ve bu olaydan en az yara ile kurtuluyorlar. Daha sonra kendilerinden emin olunca, ‘hükümet bu olayın üzerine gitmeyince’ tekrar bir araya geliyorlar daha güçlü bir şekilde. Ve 1960’da DP’yi iktidardan indiriyorlar.” ifadelerini kullandı.
Bu dönemde olayların kısaca böyle geliştiğini söyleyen Gürsoy, daha sonra Binbaşı Samet Kuşçu ve ‘9 subay olayı’na dikkat çekti. O dönemin bütün aktörlerinin hatıralarını yayınlandığını, ‘darbeyi yapanlar dahil’ kaydeden Gürsoy, ‘9 subay olayı’nda hatıraları yayınlanmayan tek kişinin Samet Kuşçu olduğunu söyledi.
Darbe girişiminde açığa çıkmasının ardından 9 subayın gözaltına alındığını ve Kuşçu’nun mahkûm olup, 8 subayın beraat ettiğini hatırlatan Gürsoy, dönemin gazetelerinde Kuşçu’yu hedef alan karalama haberlerini yer aldığını belirtti.
O dönemi Kuşçu’nun ağzından ortaya koyduğunu belirten Gürsoy, “Bir eksik kareyi tamamlamış olduk. Bir hakkı teslim etmiş olduk.” diye konuştu.

“KUŞÇU DEMOKROT BİR SUBAYDI”
Kuşçu’nun demokrat bir subay olduğunu, istikbal vaat ettiğini ve Kenan Evren’le de dönem arkadaşı olduğunu ifade eden Gürsoy, Kuşçu’nun harcanmasa 12 Mart’ta general olabileceğini hatta 12 Eylül’de de önemli bir rol oynayabileceğini dile getirdi.
Cuntacıların Kuşçu’nun nüfuzundan yararlanmak için, “Ne olacak bu memleketin hali?” şeklinde soru yönelterek ağzını yokladıkları ifade eden Gürsoy, “Aslında bu cuntacılar arasında bir parola. ‘Ne olacak bu memleketin hali?’ diye sorduklarında eğer Menderes hakkında atıp tutuyorsan, ‘ha tamam bundan istifade edebiliriz.’ Ama hayır diyorsan. ‘Evet bu ülkede kötü şeyler oluyor, bu ancak demokrasiyle düzeltilir' diyorsan o güvensiz insan oluyor. İşte Samet Kuşçu da tam bu tip insan.” dedi.
Kuşçu’nun o dönemine ait konuşmalara ulaştığını hatırlatan Gürsoy, Kuşçu’nun askerin siyasete karışmasına karşı olduğunu ve bunu da, ‘Eğer siyasete girecekseniz, üniformanızı çıkarıp gireceksiniz’ sözünü hatırlatarak Atatürk’e dayandırdığını söyledi.
Kuşçu’nun darbeyi önlemek için elinden geleni yaptığını ancak bunda başarılı olamadığını kaydeden Gürsoy, Kuşçu’nun en çok üzüldüğü şeyin ise Menderes’e darbe hazırlığını bildirmek için ulaşamamak olduğunu söyledi. Gürsoy, darbe girişimini gün yüzüne çıkarmaya çalışan Kuşçu’nun cuntacıların karalamaya çalışmalarına maruz kaldığını ve Kuşçu’nun 20–30 yıl ölüm endişesi yaşadığını sözlerine ekledi.

“CHP BU DÖNEMDE OLDUĞU GİBİ O DÖNEMDE CUNTACILARLA HAREKET EDİYORDU”

CHP’nin o dönemde cuntacılarla ilişki içerisinde olduğunu belirten Gürsoy, “9 subayın arasında Cemal Yıldırım diye bir subay var ve bu cunta ile CHP arasında ilişkiyi yürüten cuntacı. Gözaltına alındığı andan itibaren CHP harekete geçiyor. Hem soruşturma hem yargılama sırasında. Aynı bugün nasıl CHP’li vekiller, Silivri’ye gidip sanıkları savunuyorlar. O gün de bu sanıkları savunuyorlardı.” şeklinde konuştu.
27 Mayıs’ın çekirdek kadrosunda 9 subayın olduğunu söyleyen Gürsoy, Kuşçu’nun hükümete uyarısı dikkate alınsa ve hükümetin gereğini yapması halinde 27 Mayıs 1960 ihtilalinin yapılamayacağını ifade etti.

“ASKERİ MAHKEMELER YARGILAMAYI SÜRDÜRSEYDİ SONUÇ ALINMAZDI”
O dönemden çıkarılacak çok önemli dersler olduğunu aktaran Aksiyon Temsilcisi, “Bir tanesi12 Eylül referandumundaki darbe suçlarının sivil mahkemelerde yargılanması. Bugün sivil mahkemelerde darbe suçlularının yargılanıyor olması ümit verici. Askeri mahkemeler bu yargılamaları yapıyor olsaydı; Balyoz, Ergenekon gibi önemli davalardan sonuç almak mümkün olmazdı. Üzeri örtülürdü.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin o darbe dönemini bir daha yaşamaması gerektiğini vurgulayan Gürsoy, Balyoz ve Ergenekon soruşturmalarına değinerek, kimin hakkında ne iddia varsa sonuna kadar soruşturulması gerektiğini sözlerine ekledi. Siyasi iradenin de bu konuda yardımcı olması gerektiğini belirten Gürsoy, “Menderes’in Kuşçu’ya yaptığı yapılmamalı. Medya da cuntalara karşı olmalıdır.” değerlendirmesini yaptı.

"TÜRKİYE SIKINTILI BİR SÜREÇTEN GEÇİYOR"
Türkiye’nin sıkıntılı bir süreçten geçtiğini, seçime de az bir zaman kaldığını hatırlatan Gürsoy, Türkiye'de projeler ve adaylardan ziyade sokak çatışmalarının olduğunu ve sandığa etki yapılmaya çalışıldığını ileri sürdü.
İdris Gürsoy şunları kaydetti: “1960’dan 2007 Cumhurbaşkanı seçimine kadar siyaset mühendisleri hep devrede oldu. Sokaklar hareketlendirildi ve sandık sonuçlarını etkilemeye dönük eylemler yapıldı. Ama halkın iradesi sağduyusu sandıktan galip geldi. Eğer Balyoz ve Ergenekon davaları olmasaydı ve sanıklar dışarıda olsaydı. Türkiye kanlı bir seçim dönemi yaşayabilirdi.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler