Bazı romanlardaki kadın karakterler o kadar iyi tasvir edilmişlerdir ki, durduk yere aşık oluruz. Sonra bu romanlar film olur, harika bir kadın oyuncu da o rolü oynarsa; artık o karaktere müptela olmamız işten bile değildir..
J.R.R. Tolkien'in 1937-1949 arasında parça parça yazıp tamamladığı, dünya edebiyat literatürünün kült eseri Yüzüklerin Efendisi, bir değil birçok adet aşık olunası karakter barındırsa da, o karakterlerden biri 2001 yılında vizyona giren 'Yüzüklerin Efendisi: Yüzük Kardeşliği' ile resmen hepimizi aptal etti. Mr. Steven Tyler'ın kızı Liv Tyler; Lord Elrond'un kızı Arwen olarak karşımızda...
Daisy Buchanan (Muhteşem Gatsby)
F. Scott Fitzgerald'ın Muhteşem Gatsby'sindeki o kadını nasıl tarif edebiliriz? Bir bakalım; oldukça naif ve gerçek aşkını bekleyecekmiş gibi hayalci görünmeyi başarabilen, oysa materyalist dünyanın gereklerini harfiyen yerine getirme konusunda kendini çoktan ikna etmiş, bir nevi 'Guilty Pleasure'ımız. Ve işte Daisy Buchanan rolünde; güzeller güzeli sarışınımız Carey Mulligan. Esmeralda (Notre Dame'ın Kamburu)
Victor Hugo'nun 1831 yılında yayınlanan eseri, 1998'de Garou'lu, Patrick Fiori'li orjinal kadrosu ile müzikal olarak karşımıza çıktı. Belle'i o kadroda öyle bir isim oynadı ki, romandaki üç ana karakterin birden aşık olduğu o çingene kızı, bir daha da öyle güzel tasvir edilemedi. İtalyan ve Ermeni asıllı Fransız yıldız Helene Segara'yı Esmeralda olarak izlemeye son 17 yıldır doyum olmuyor sevgili izleyenler... Shura (Kurt Seyt & Shura)
Biraz da ülkemizden devam edelim. Nermin Bezmen'in 2006 yılında yayınlanan tarihsel romanı 'Kurt Seyt & Shura', yıllar sonra 'Kurt Seyit ve Şura' adı ile diziye uyarlandı. Herkes bu dizi hakkında ''Aman da Kıvanç ne yakışıklı olmuş...'' yorumları yaptı ancak; çok genç, çok aşık ve bir o kadar da kırılgan Rus kızını canlandıran oyuncu da gözlerden kaçmadı. Romanı okuyanların kalbini merhamet hisleriyle karışık çalan 16 yaşındaki Shura'nın ekranlardaki etkisi; Farah Zeynep Abdullah'ın oyunculuğu ve narin görünümüyle çok daha büyük oldu. Marla Singer (Dövüş Kulübü)
1996'da yayınlanan Chuck Palahniuk'un romanından aynı isimle uyarlanan filmi neresinden tutsanız harika, filmin hangi sahnesine baksanız usta oyunculuk, eh tabii yönetmeni de David Fincher. 'Daha ne olsun!?' diye nara attığınız an, Helena Bonham Carter'ın Marla Singer'ı oynarken nasıl bir sosyopata dönüştüğünü, ve bu dönüşümün film boyunca nasıl seksi bir hal aldığını hatırlatmayı da bir borç bilirim. Sophie Neveu (Da Vinci Şifresi)
2003 yılında ABD'li yazar Dan Brown tarafından kaleme alınan 'Da Vinci Code'un gördüğü büyük ilgi karşısında bir Hollywood filmine uyarlanması elbette kaçınılmazdı. Neyseki filmi Ron Howard yönetti, Robert Langdon karakterini de Tom Hanks oynadı. Ailesi bir tarihe sahip olan kadınlardan hoşlananların, filmin sonunda ille de evlenmek isteyecekleri Princess Sophie karakterini canlandıran oyuncuysa, -kendisi de resmen bir prenses olan biricik Amelie'miz; Audrey Tautou. Irene Adler (Sherlock)
İskoç yazar Sir Arthur Conan Doyle'un 1887'den itibaren parça parça kaleme aldığı Sherlock Holmes, defalarca filmlere ve televizyon dizilerine konu olmuş bir fenomen. Eh pek tabii, bu hikayelerin seksi ve suçlu kadınını da her daim hakkını verebilen aktrisler oynuyor... Robert Downey JR'ın başrolünde yer aldığı Sherlock Holmes film serisinde Irene Adler'i canlandıran Rachel McAdams kırılmasın ama, bu rolü 'The Woman' yapan kadın; Lara Pulver'dır. Emma Morley (Bir Gün)
David Nicholls'ın 2011'de yayınlanan romanı da, Hollywood yapımcılarının radarına yakalananlardan. İki lise arkadaşının aşk hikayelerini biyografik şekilde konu alan, içine bir tutam da 'Hollywood büyük bir yalandır!' söylemi katan 'One Day'in Emma'sı; gerçekçiliği, hayata karşı güçlü duruşu ve Dexter'a duyduğu aşkı bir türlü yansıtamaması ile tam bir 'tatlış' olarak kalbimizi kazanmıştı. E tabii bu rol için de, dudaklarını çok iyi büken ve güldüğünde dahi hüzünlü bakmayı başarabilen Anne Hathaway'den başkası düşünülemezdi... Hermione Granger (Harry Potter)
1997 yılında piyasaya çıkan ve çok kısa zamanda fenomen haline gelen J.K. Rowling'in Harry Potter serisi, içerisinde o dönem çocukluk yıllarını yaşamış olanlar için birden fazla aşık olunası karakter barındırıyor. İçlerinden biriyse özellikle son iki filmde öyle güzelleşti, öyle güzelleşti ki; kitapta tasvir edilen zeki, çalışkan ve inatçı muggle'a alımlı ve seksi sıfatlarını da ekleyiverdi. Karşınızda Hermione Granger -olaraktan, Emma Watson! Lisbeth Salander (Ejderha Dövmeli Kız)
İsveçli gazeteci Stieg Larsson'un 2005 yılında kaleme aldığı çarpıcı roman Ejderha Dövmeli Kız, listemizdeki ikinci David Fincher filmi olarak göze çarpıyor. Kuzey ülkelerinin karanlık havasının fazlasıyla yansıdığı bu filmin en çarpıcı karakteriyse hiç şüphesiz Lisbeth Salander. Cinsel ve duygusal tacize maruz kalmış bir bilgisayar hacker'ı olan bu dışlanmış karakteri ise gerçek hayatta tatlı mı tatlı olan 85'li yıldız Patricia Rooney Mara canlandırıyor. Bu kadar güzel bir aktrisin, role girebilmek için ne hale geldiğini görmek bile yeterince çarpıcı değil mi? Clare Abshire (Zaman Yolcusunun Karısı)
2003 yılında Amerika'lı Audrey Niffenegger tarafından kaleme alınan Zaman Yolcusunun Karısı, filme uyarlandığı 2009'a kadar Amazon En Çok Satanlar Listesi'nden inmeyen, fantastik bir aşk hikayesi. Eh aşk hikayesi olur da, içinde aşık olunacak bir kadın karakter olmaz mı hiç? Filmde canlandırdığı Clare Abshire olarak bazen kolejli bir genç kız gibi, bazen 40'lı yaşlarında bir kadın ressam gibi görünmeyi başarabilen Rachel McAdams'a bu kez hakkını teslim ediyor, gif'teki kahkülünü de çok beğendiğimi itiraf etmekten geri durmuyorum. Mercedes (Monte Kristo Kontu)
Alexandre Dumas'ın 1844-1845 yılları arasında 18 bölümlük bir seri halinde yayınlanan eseri Monte Kristo Kontu, hikayeyi daha çok Edmond Dantes'nin gözünden ele alsa da; aslında bu sayede Dantes'nin nişanlısı olan Mercedes'e de hafiften bir sempati duymamızı sağlıyordu. Ta ki 2002 yılına kadar. Yönetmenliğini Kevin Reynolds'ın üstlendiği, başrollerini Jim Caviezel ve Guy Pierce'ın paylaştığı uyarlamada Mercedes'i canlandıran Dagmara Dominczyk; sempatimizi tehlikeli derecede üst seviyelere taşımayı başardı. Maria Puder (Kürk Mantolu Madonna)
Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna'sı, geçtiğimiz 5 yıldır en çok satanlar listesinden inmeyen, ancak ne yazık ki değeri çok geç anlaşılmış bir roman. Bu romanın sakin ve içine kapanık Raif Efendi'sinin biricik aşkı, ihtiraslı, Avrupai ve aşık Maria Puder'ine aşık olmak için bir kadın oyuncuya ihtiyaç yok... Ama olur da sevgili Mert Fırat bu amacını gerçekleştirebilirse, umarım hayallerimizdeki kadını yıkmayacak bir oyuncu olur. Mesela Diane Kruger?